Wang Lin başka bir şey demeden bahçeden ayrılmıştı. Genç adamın kırmızı kıyafetleri bir sürü isimsiz öğrencinin dikkatini çekmişti; görenlerin gözleri kıskançlıkla doluydu. Ne var ki, daha yakından baktıklarında ve kırmızı kıyafetler giyen genç adamın kim olduğunu anladıklarında, ifadeleri garipleşmiş ve genç adamı daha da kıskanmışlardı.
''Yani onun gibi bir dingil gerçek bir öğrenci mi oldu! İntihar etmeye teşebbüs ederek isimsiz bir öğrenci olmuştu peki ya şimdi hangi yöntemi kullanarak gerçek bir öğrenci oldu? Bu veletten nefret ediyorum!''
''Sormaya gerek mi var? Kesin bir şekilde Üstadın ilgisini çekmek için utanmaz hareketler yaptığını söyleyebilirim! Böyle bir karaktere sahip olmak... Tıch, utanmaz herif!''
''Evet! Sadece şu salak yüzüne bakmanız bile anlamanız için yeterli. Ayrıca gerçek bir öğrenci olabilse bile, hala en alt katmanda kalır. Ölümsüzlük yolunu kolay mı sanıyor dingil?''
''Bu dingil çöp parçası. Gerçek öğrenci olsa bile fark etmez, dikkat etmemeliyiz. Sonuça çöp çöptür ve nereye giderse gitsin küçümsenecektir!''
''S*keyim! Dört yıldır isimsiz öğrenciyim ve böyle utanmazını görmedim. Neden üstat onu seçti ki? Her şekilde o çöpten daha iyiyim!''
''Sadece dört yıldır mı buradasın? Ben 12 yıldır buradayım lan! Ancak kendi yeteneklerime güvenerek burada dururken şu dingilin küstahlığına bak! Hmph, gerçek öğrenciler sıklıkla birbiriyle dövüşüyor, hadi bekleyelim ve şovu izleyelim.''
Tüm bu konuşmaları Wang Lin duymuştu. Genç adam, soğuk bir bakışla çevresindekileri taradı. Şu anda yeterince güçlü değildi, ama gelecekte intikamını alacağına yemin etmişti.
Kısa bir süre sonra, genç adam doğu kapısına varmıştı. Pınara ulaşana kadar küçük bir patikada koşturmuş ve pınara vardığında, soğuk suyla yüzünü yıkayıp kendini yenilemiş, ardından yere oturup düşünmeye başlamadan önce birkaç yudum içmişti.
Üstat Sun yakındaki bir ağaca oturmuş küfrediyordu, ''Bu küçük p*ç. Su kabağı bulmak için gideceğini söylemişti. Burada, gerçekten suda yüzen bir su kabağı görene kadar bekleyeceğine inanamıyorum. Lanet olsun!''
Wang Lin ayrıldıktan sonra, Üstat Sun aceleyle, Wang Lin' in su kabağını nerede bulduğunu öğrenebilirim umuduna kapılarak, genç adamı takip etmeye başlamıştı. Ne var ki, Wang Lin' in oturup pratik yapacağını düşünmemişti.
Ling Qi odasında olduğundan daha yoğundu, ama çiçek bahçesinde olduğu kadar yoğun değildi. Qi Yoğunlaştırması, bedendeki Ling Qi' nin miktarına dayanan bir anlayıştı. Şu anda sadece küçük bir miktarda Qi özümseyebilmesine rağmen, bu zamanla gelişecek bir şeydi. (?)
Wang Lin' in tahmini doğruydu. Qi Yoğunlaştırması; bedene giren Lin Qi ile gelecek için temel oluşturmaktan ibaretti.
Wang Lin nefes tekniğini öğlene kadar devam ettirmişti, ardından kalkıp gerinmişti. Hala karıncalanma hissiyatını tüm bedeninde hissedemiyordu. Pınarın yanında dikildi ve Üstat Sun' ın dışarı çıkmasına sebepsiz yere izin vermemesini düşündü. Üstat yakında bir yerde gizleniyor olmalıydı.
Genç adam karnına dokunmuş ve dikkat etmeden, tarikata dönmek için yürümeye başlamıştı. Üstat Sun öfkeden patlayacaktı; bütün sabahı hiçbir şey için boşa beklemekle geçmişti. ''Demek böyle olsun istiyorsun p*ç kurusu! Bu yaşlı adam senin kurallarına göre oynayacak. Eğer bir günde başarılı olamayacaksam bir ay bekleyeceğim. Bir ay yeterli değilse de tek yapmam gereken bir yıl beklemek! Başka su kabağına sahip olmadığına inanmayı reddediyorum.'' Diye homurdanmıştı yaşlı adam.
Konuşmayı bitirdikten sonra harekete geçmiş ve Wang Lin' den önce çiçek bahçesine varmıştı.
Kısa bir süre sonra, sıradan yürüyüşüyle Wang Lin içeri girdi. Sun DaZhu sakalını okşamış ve söylenmeye başlamıştı. ''Öğrencim, bu sabah su kabağı bulabildin mi?''
Wang Lin iç geçirmiş ve kafasını, olumsuz anlamda, sallamıştı. ''Usta, öğrenciniz kaynağın yanında bir süre bekledi ama su kabağı bulamadı. Öğleden sonrayı bekleyip tekrardan gideceğim. Belki bu sefer şanslı olurum.''
Sun Dazhu, ''Bütün sabah boyunca meditasyon yaparken gözlerini kapalıydı. Bir su kabağı suda yüzüyor olsaydı bile göremezdin.'' Diye düşündü ama bunun yerine, ''Çok güzel. Wang Lin önce yemeğini ye, öğleden sonra da kontrole gidersin.''
Wang Lin mırıldanarak karşılık vermişti. Odasına gitti ve masanın üzerindeki 4 sebze ve et yemeğiyle tok birini bile acıktıracak derecedeki çorbayı fark etti. Yemekleri kimin getirdiğini sormamış ama birazını hızla mideye indirmiş ayrıca yatağa yatıp kısa bir şekerleme yapmadan önce tüm çorbayı içmişti.
Sun DaZhu' nun bedeni hayalet gibi ortaya çıktı. Düşünceleri gibi yüzü de kötüleşmişti. ''Bu yaşlı adam tarikat kurallarına uyuyor, yani yemeklerine zehir koymayacağım, ama Ling Qi özümsemeni engelleyen haplar ekleyebilirim. Ortalama yeteneğin ve haplarımla, asla Qi Yoğunlaştırması' nın üçüncü aşamasını geçemeyeceksin. Sonsuza kadar kontrolümde olacaksın!''
Bir saat sonra Wang Lin kalkmıştı. Kıyafetlerini düzeltmiş ve pınara geri dönüp tekrardan pratik yapmaya başlamıştı. Genç adam kalkmadan önce karanlık çökene kadar pratik yapmış ve hiçbir şey söylemeden, dağdaki ormana doğru yürümeye başlamıştı. (?)
Yakındaki ağaçta oturan Sun DaZhu, sessizce Wang Lin' i takip ediyordu.
Wang Lin yavaşça sağa ve sola dönerek dağa ilerlemiş ve yol boyunca bir sağa bir sola bakınıp durmuştu. Su kabaklarıyla dolu asmanın yanına vardığında aniden ifadesi mutlu bir hale gelmişti. Güzel görünen küçük bir su kabağı almış, ardından aceleyle ayrılmıştı.
Genç adam ayrıldıktan sonra, Sun DaZhu' nun kafası çok karışmıştı. Nasıl bakarsa baksın, bu su kabakları normal görünüyordu. Yaşlı adam yanına birkaç su kabağı alıp ortadan kaybolmuştu.
Wang Lin dağ yolunu takip etmiş ve bir süre sonra tarikata dönmüştü. Diğer öğrencilerin, hakkında söylediği sözlerini umursamıyordu. Çiçek bahçesine girdikten sonra, Sun DaZhu' nun somurtkan ifadesiyle dik dik kendisine baktığını gördü.
Wang Lin hemen saygıyla elindeki su kabağını üstada uzattı ve konuşmaya başladı. ''Usta, bu öğleden sonra şansım oldukça iyiydi. Pınarda hiçbir şey bulamamış olsam da, dağın çevresinde dolaştım ve bir sürü su kabağı buldum. Bu su kabağı öncekine en çok benzeyen. Usta, nasıl, beğendin mi?''
Sun DaZhu neredeyse öfkeden kendini kaybedecekti ama kendini tuttu ve öfkesini gülümsemesinin ardına sakladı. Su kabağını aldı ve bakmadan kenara fırlattı, ardından Wang Lin' e, kelime kelime söylemeye başladı. ''Benim istediğim su kabağı geçenki gibi Ling Qi ile dolu olan . Neden rastgele bir su kabağı isteyim ki seni salak!''
Öfkesini daha fazla kontrol edememiş, böylece son birkaç sözünü bağırarak söylemişti. Tüm gününü bu çocuğu takip ederken harcamış ve bu çocuk sıradan su kabaklarını test etmesi için getirip onu kandırmıştı!