''Saçmalık! 6.seviye ülkeden biri olan, benim yardımımla, Ruh Değişimi aşaması da neymiş dingil? Her ne kadar dışarı çıkamıyor olsam da, bu otuz yılda Yuan Ying özümle gelişimine yardım ediyordum, öbür türlü, yoksa muazzam(!) yeteneğinle, nasıl olur da 30 yıl içinde bu seviyeye ulaşabilirdin?''
''Ve benim Yuan Ying Özümü emdiğinden dolayı, benimle aynı seviyedeki insanlar dışında, hiç kimse gerçek gelişimini göremez.''''
''Ayrıca, elindeki Cenet'e Başkaldıran Boncuk ile neyden korkuyorsun ki? Bu boncuk Ölümsüz İttifak'ında belirdiğinde, elde için ne denli uğraşsam da, bedenimi kaybetmemle sonuçlandı. Eğer bu boncuğun içine kaçmasaydım ruhumda yok edilecekti. Aslında, kullanmak için başka bir beden bulmak istedim, ancak bu lanet Cenet'e Başkaldıran Boncuk... görünüşe göre birisi bedeni olmadan rüya dünyasına girerse, ayrılamaz.''
''Yalan söylemiyorum. Seni ilk gördüğümde, bedenini ele geçirmek istemiştim, ama bu Cenet'e Başkaldıran Boncuk ayrılmama izin vermeyen bir kafes gibi.''
''Yıllarca bu boncuk üzerinde çalıştım. Bu boncuğun bir sürü etkisi ortaya çıkmadan ve ben dışarı çıkabilecek duruma gelmeden önce bir sahibi olmak zorunda.''
''Bu boncuğu elde ettiğimde, avlanmıştım, ancak üzerinde çalışmak için biraz zamanım olmuştu. Sahibini tanımadan önce metal, tahta, su, ateş ve toprak olan beş elementin özünü özümsemeli. Ama böyle olsa bile, sahibi beni buradan çıkarmadan önce Ruh Değişimi aşamasına ulaşmış olmalı. Ah, küçük çocuk, biraz merhamet göster ve daha hızlı geliş! Sonra da kullanmam için iyi bir beden bulmamda bana yardım et. Ben, Si Tu Nan, nezaketini hatırlar ve benim korumam altında, güvenli ve rahat bir hayat yaşayabilirsin!''
Sözlerinin sonunda, Si Tu Nan'ın ses tonu başlarda olduğu gibi agresif değildi, bunun yerine pişmanlıkla kaplanmıştı.
Wang Lin bir süre düşündü. Tam konuşmak üzereyken, Si Tu Nan'ın sesi tekrardan duyuldu.
''Velet, birileri geliyor. Ayrılman için yardım edeceğim.''
Aniden, parçalanma hissiyatı belirmişti. Wang Lin'in bedeni sallanmış ve gözlerini açmıştı.
Genç adam ilahi hissini çevresine yaydığında, bulunduğu yere doğru sessizce yürüyen iki öğrenciyi -bir kadın ve bir erkek- fark etmişti. Wang Lin'den yaklaşık otuz metre uzaktayken, ikili durmuş, öpüşmeye ve flört etmeye başlamıştı. Çok geçmeden, ikili elbiselerini çıkarmış ve iniltileri çevrede yankılanmaya başlamıştı.
Wang Lin bu iki öğrenciye oldukça aşinaydı. İkisi de dağın arkasındaki eğitime katılmıştı. İsteksizce ayrılmadan önce, merakla ikiliye, özellikle de kadın öğrenciye, bir süre bakmıştı.
Eve geri döndüğünde, Wang Lin Si Tu Nan'ın söylediklerini düşünüyordu. Genç adam, yaşlı adam Si Tu Nan'ın sözlerinin tamamına inanmıyordu, ancak ölümsüz dünyasının nasıl işlediği hakkında cidden bir sürü şey öğrenmişti. Wang Lin bu konularda yalan söyleyeceğine inanmıyordu.
Üç Gün sonra, Heng Yue Tarikatı ve Yuan Dao Tarikatı arasında olacak değiş tokuş resmi olarak başlamıştı.
//Bu değiş tokuştan kastım yarışma gibi bir şey. Hamle değiş tokuşu yapıyorlar. Önceden yarışma olarak geçiyordu İngilizcesinde ama değiş tokuş şeklinde değiştirilmiş. Bende sizi bilgilendireyim dedim :I //
Bu iki tarikat arasında uzun zamandır süregelen bir gelenekti, bu yüzden çok fazla gösterişli hareket yoktu. Mekan olarak Heng Yue Tarikatı dağının çam tepesi seçilmişti.
Dağın iki tepesini birbirine kavisli bir taş köprü bağlıyordu. Wang Lin, uzaktan Çam Tepesi Dağının zirvesini görmüştü, ancak bulutlar yüzünden asla netçe görememişti.
Çam Tepesi Dağı, Heng Yue Tarikatı'nın önemli mekanlarından biriydi. Dağın arkası gibi yüksek yoğunlukta ruhsal enerjiye sahipti ve iki Merkez Oluşturma seviyesindeki uzmanların pratik yapmaya gittiği yerdi.
Çam Tepesi Dağı'nın üzerine, değiş tokuş için geniş, taştan bir platform hazırlanmıştı. Platform, Heng Yue Tarikatı'nın 500 yıllık tarihinin yazılmış olduğu 8 beyaz yeşimtaşı sütün ile çevrelenmişti.
Buraya vardıktan sonra, beyaz yeşimtaşlarından yayılan görkemli hava, anında kemiklerine işleyen öldürme niyetine dönüşmüştü.
''Dostum Huang Long, bu beyaz yeşimtaşı sütunları her görüşümde, farklı hissediyorum. Kuşkusuz gelişim ülkesi Zhao'nun hazinelerinden biri.'' Yaşlı adam Ou Yang iç çekmiş ve öldürme niyetini yok etmek için kolunu sallamıştı.
Yaşlı adamın arkasındaki, tüm Yuan Dao Tarikatı öğrencileri şaşkına dönmüştü. Bu andan itibaren, öldürme niyeti, bir savaş alanına girmişler gibi hissetmelerini sağlamıştı. Üstat Ou Yang öldürme niyetini dağıtana kadar, bu duygu altında neredeyse ezildiklerini hissetmişlerdi.
''Kardeşim Ou Yang, bu kurucumuzun şahsen yaptığı bir hazine. Beyaz sütunların olduğu bölgede, 100 metre içinde, hiçbir Heng Yue Tarikatı öğrencisi öldürme niyeti tarafından baskılanmayacaktır. İnanıyorum ki Üstat Ou Yang bu durumu anlar, lütfen özrümüzü kabul edin.'' Huang Long'un ifadesi değişmemişti. Elleri bir mühür oluşturmuş ve nazik bir ışık beyaz yeşimtaşı sütunlarına yönelmişti. Devasa eller gibi, ışık, zirveyi kaplayan bulutları da uzaklara götürmüştü. Ayrıca öldürme niyeti de kaybolmuştu.
Bundan önce, tüm iç tarikat öğrencileri parmak eklemlerini kütletmiştiler.
Üstat Ou Yang dönüp iki üstatla konuşmadan önce Huang Long'a, ''Endişelenme. Eski kurallara göre, ilk kişiyi biz göndermeliyiz. Liu Feng, gidebilirsin!'' demişti.
Liu Feng saf su ruhu köklerine sahip olan erkekti. Gülümsedikten sonra, derin bir nefes alıp şimşek gibi sahneye çıktı. Ardından da keskin bir ses tonuyla konuşmaya başladı. ''Yuan Dao Tarikatı'ndan Liu Feng, Heng Yue Tarikatı'ndan bana yol gösterecek birisi öne çıkabilir mi?''
Wang Lin, sırtındaki uçan kılıç ve kırmızı öğrenci kıyafetleriyle, Sun DaZhu'nun arkasında duruyordu. Oldukça görkemli görünüyordu.
Sun DaZhu öğrencisinin görünüşünden oldukça memnun kalmıştı. Genç adam 3.katmana ulaştığından beri, Wang Lin'e baktığında, daha öncesinde olduğu gibi rahatsızlık hissetmiyordu. Wang Lin'i beğenmekten uzak olsa da, en azından genç adamı öğrencisi olarak görmeye başlamıştı.
Tabii ki, tüm bunlar Wang Lin'in 3.katmanı geçip geçemeyeceğine bağlıydı. Eğer 8-10 yıl sonra Wang Lin hala 3.katmanda sıkışıp kalırsa, büyük ihtimalle Sun DaZhu genç adamdan tekrardan nefret edecekti.
Bu üç gün içinde, Wang Lin neredeyse hiç evden çıkmamıştı. Zamanının çoğunu rüya dünyasında, Si Tu Nan ile konuşarak geçirmişti.
Bir dizi konuşmadan sonra, Si Tu Nan hakkında bir şeyleri anlamaya başlamıştı. Si Tu Nan 6.seviye bir ülke olan Suzaku'nun bir numaralı uzmanıydı. Gelişimi hayal edilemez bir seviyedeydi, onu rahatsız eden birini rahatça öldürebilirdi, istediği herhangi bir şeyi çalabilirdi, ayrıca inanılmaz kibirliydi.
Liu Feng'in ortaya çıkması yüzünden, manzara sessizleşmişti. Tarikat Lideri, Huang Long, Liu Feng'e bir bakış attıktan sonra söylenmişti. ''Zhao Long, çık bakalım sahneye!''
Zhao Long oldukça sessiz bir öğrenciydi. Buna ek olarak, yoğun eğitimden sonra 6.katmana ulaşan öğrencilerden biriydi.
Heng Yue Tarikatı ilk turdan 6.katmandaki bir öğrenciyi göndermişti. Bu değiş tokuşta sık rastlanmayan bir olaydı.
Üstat Ou Yang düşünmeden söylendi. ''Liu Feng, bu dövüşte, gücünün %50'sini kullanmana izin veriyorum.''
Sözlerini söylediği anda, Heng Yue Tarikatı'ndaki herkesin ifadesi tamamen değişmişti.