Sevim : canım bunlar söylentiler.. biraz da abartarak yazıyorlar zaten ama yine de insan bazen acaba doğru mu falan diyor...
Eylül : değil Sevim teyze, değil... benim çocukluğumu biliyorsunuz siz, hiç ihtimal veriyor musunuz o yazılanlara? Beni tanıyan, bilen herkes onların yalan olduğunu anlar...
Zuhal : güzelim, hani çok çabuk evlendin ya, kocan da bizlerden biri değil... işte para için evlendi gibi söylentiler var, onlar da doğru değil dimi?
O sırada Eylül sırtında bir el hissetti... gelen babasıydı muhtemelen.. Eylül dönüp onu bu dedikoducu kadınlar kurtardığı için babasına teşekkür edecekken babasını değil Serkan'ı gördü...
Serkan gülümseyerek Eylül'e bir kadeh uzattı...
Serkan : Eylül, sana da içecek bir şeyler getirdim... seversin değil mi?
Eylül : evet, teşekkür ederim...
Eylül, Serkan'ın elindeki kokteyl bardağını aldı ve içmeye başladı... bu sırada Serkan'ın eli hala sırtındaydı ama Eylül rahatsız olmak bir yana, çeksin bile istemiyordu...
Serkan : sorun mu var? Hanımlar?
Zuhal : yok canım, ne sorunu... biz de kadın kadına konuşuyorduk öyle...
Serkan : peki, acaba karımı bu sefer hangi yalan haberle darladığınızı öğrenebilir miyim?
Sevim : darlamak mı? yok... siz yanlış anladınız...
Serkan : hiç sanmıyorum ama peki, dediğiniz gibi olsun...
İki kadın çok geçmeden türlü bahanelerle yanlarından ayrılınca Eylül gözle görülür şekilde rahatlamıştı.. ama aynı anda Serkan elini sırtından çekince suratı asıldı. Serkan ise bu mutsuzluğu başka bir şeye yormuştu...
Serkan : bu zenginlerin dedikodudan başka işi gücü yok mu? Neden her fırsatta millet hakkında saçma sapan konuşuyorlar ki?
Eylül bir şey demeden bardağını bitirmeye koyuldu...
Serkan : dur dur yavaş... meyve suyu değil o, alkollü... Çarpar seni
Eylül : bir şey olmaz... ilk defa içmiyorum sonuçta... Of, bugün başka biri daha gelirse gerçekten dayanabileceğimi sanmıyorum
Serkan : sanırım ben herkesi kaçırtıyorum... yanında durursam kimsenin buraya geleceğini sanmıyorum
İkisi de buna gülmüştü... onları gören Mesude gülümsedi, kızını böyle mutlu görmek onu da mutlu etmişti...
Öyle ya da böyle, davet olaysız bitmişti... sadece çok dikkatli bir grup, Serkan'ın bu denli içebildiğine hayret etmişlerdi, bunu Ahmet'e söylemişler, Ahmet de sadece gülerek cevap vermişti...
Eylül eve büyük bir yorgunlukla gelmişti... Serkan da anında üstündekileri çıkarmaya koyuldu...
Eylül : merdivenler... çok yüksekler... neden bu kadar yüksek?
Serkan : sarhoş mu oldun sen?
Eylül : bilmem... sarhoş gibi mi duruyorum?
Serkan : kesinlikle... sen o kokteyllerden kaç tane içtin? Getirdiğimle kalmadığın her halinden belli oluyor...
Eylül, üç parmağını havaya kaldırdı...
Eylül : dört...
Serkan : üç mü dört mü?
Eylül kıkırdadı...
Eylül : bilmiyorum...
Serkan : her neyse... belki de bir daha bu kadar içmemelisin... sana yaramıyor belli ki
Eylül : ooo bir tek sana mı yarıyor? Benim içmeye hakkım yok mu?
Serkan : dayanamıyorsan, hemen sarhoş oluyorsan, sınırlarını bilip ona göre içmen gerekir
Eylül : dedi, sarhoş olup araba kullanan şahıs...
Eylül kendi lafına güldü...
Serkan : hadi, odana git, yat uyu artık Eylül...
Eylül ayağa kalktı... merdivenleri çıkmaya çalıştı ama pek başarılı olamadı...
Eylül : peki bu merdivenler neden dönüyor?
Serkan ona umutsuzca bakıp öfledi... sonra Eylül'ü kucağına alıp onu yukarı taşıdı... yatağına yatırdı ve odadan çıkacaktı ki Eylül'ün öğürdüğünü duydu...
Serkan : of hayır... hayır...
Ama Eylül kusmaya başlamıştı bile...
Serkan : of... etrafa kusan sensin ama sabah tüm bu pisliğin suçunu da bana atıcaksın...
Serkan, Eylül'ü iyice doğrultup ağzını sildi... sonra üstüne başına baktı, Eylül'ün kıyafeti kusmuk olmuştu... sonra dolabından pijama aldı ve durup baktı...
Serkan : hadi, şunları giy
Eylül'den cevap yoktu...
Serkan : Eylül! Sana diyorum! Üstün başın battı, şunları giy haydi
Eylül hala cevap vermiyordu... Serkan gözlerini devirdi ve yavaşça kızın üstünü çıkarttı ve oyalanmadan hemen pijamalarını giydirdi...
Serkan : yarın bunun için bana bağırıp çağıracağını biliyorum ama bu şekilde yatamazdın...
Eylül gözlerini açmadan cevap verdi..
Eylül : beni nasıl da tanıyorsun...
Serkan : sen uyumuyor muydun? İyi; madem kendine geldin o zaman bundan sonrasını sen hallet, ben gidiyorum...
Serkan gerçekten odadan çıkacaktı ki Eylül'ün sesi onu durdurdu...
Eylül : Serkan... sen çok kabasın, bana karşı çok da kötüsün.. peki ben senin neyini sevmiş olabilirim?
Serkan şok oldu...
Serkan : ne?! Ne demek şimdi bu?
Eylül : ben sana neden aşık oldum?
Bölüm atmayı unutup beklettim ama öyle bir bölüme denk gelmiş ki 🙊🔥