Eylül : hamileyim
Serkan : ne?!
Eylül : hamileyim işte...
Serkan adeta donup kalmıştı, büyük bir şok yaşıyordu. Günlerdir Eylül'ün nesi olduğunu anlamaya çalışıyordu. Bugüne kadar kafasında kurduğu senaryolar bambaşkaydı. Önce, aslında Eylül'ün artık onu sevmediğini farkettiğini, ama bunu ona nasıl söyleyeceğini bulamadığını geçirmişti aklından. En mantıklı olan ihtimal buydu çünkü. Ya da artık anne babasıyla barışmak istemiş, kendini ondan uzaklaştırıp boşanmanın yollarını aradığını sanmıştı. Bu da olabilirdi, sonuçta aklına yatan bir ihtimaldi. Ama hamilelik... hamilelik onun aklının ucundan bile geçmemişti...
Bir süre Serkan hiçbir şey söylememişti... kelimelerini kaybetmişti çünkü. Bu süre içinde mutfakta çıt çıkmıyordu... Eylül, ona bu sonsuz gibi uzun gelen sessizliğe daha fazla dayanamayıp konuşarak, bu sessizliği bozdu...
Eylül : bir şey söylemeyecek misin Serkan?
Serkan : ben... ben anlamıyorum. Günlerdir neyin olduğunu anlamaya çalışıyorum ama bu...
Serkan ne söyleyeceğini unutmuş gibi durdu ve çok geçmeden devam etti...
Eylül: yani her şeyi beklerdim... demek istediğim, her şeyi... ama bu aklıma gelebilecek son şey bile değildi. Ama anlamıyorum... yani benim istemediğimi bile bile... Nasıl?
Eylül : saçmalama Serkan. Biraz mantıklı ol, sen de biliyorsun ki insan iki gün içinde hamile kaldığını öğrenemez. Seninle bu konuşmayı yapmadan önce ben zaten hamileymişim ama haberim yokmuş. İçime mi doğmuş nedir...
Serkan : inanamıyorum...gerçekten inanamıyorum... peki ama şimdi biz asıl meseleye dönelim...
Asıl mesele mi? Bundan daha asıl ne mesele vardı ki diye düşündü Eylül... çok sinirlenmişti... ama Serkan da sinirli görünüyordu...
Serkan : bunun bu Gökhan denilen herifle ne alakası var? Neden onunlaydın?
Eylül : Serkan, bir kere onun adı Gökhan değil.. Göktuğ. İnadına mı yapıyorsun bilmiyorum ama evet, Göktuğ'la konuştum dün ve bunu senden sakladım. Tek arkadaşım olarak ondan fikir almak istedim, tabii ki onu yap bunu yap demedi de, bir erkek bakış açısından durumu değerlendirdi diyebilirim. Günlerdir hiç tepki veremedim, çünkü korktum...
Serkan: neyden korktun?
Eylül: senden... yani senin tepkinden korktum... böyle olacağını biliyordum işte. Bundan korkmuştum. Ama senin istemediğin bir bebeğe hamile kalmak senin sandığından daha boktan bir durumdu Serkan, gerçekten... inan bana...
Serkan : öncelikle, senin ağzını bozmana gerek yok. Durum benim için yeterince ortada zaten... o değerlendirmeyi ben de rahatlıkla yapabilirim
Eylül : iyi, ama ben yaptım. Yani benim için de durumun ciddiyetini burdan anlayabilirsin o halde...
Serkan'ın yaşadığı şok, üzüntüsü ve hayal kırıklığı Eylül'ün görebileceği ölçüdeydi. O gözlerde sevinç yok, sadece kızgınlık vardı. Ama bu sinir kendisine miydi yoksa Eylül'e miydi, ondan emin değildi... Serkan birden ayaklanıp mutfaktan çıkınca Eylül de onun peşinden gitti...
Serkan: Eylül bu berbat bir durum... gerçekten berbat. Kahretsin!
Serkan birden yürümeyi bırakıp birden arkasını dönerek Eylül'e baktı... çok sinirliydi... Eylül de ona daha fazla yaklaşmadan olduğu yerde sindi. Ne kadar sinirli olursa olsun ona asla fiziksel olarak bir zarar vermeyeceğini biliyordu ama yine de...
Serkan: Nasıl oldu bu? Anlamıyorum... ben... Nasıl...
Eylül: ilk gün... yani sanırım...
Serkan: kahretsin! Evet! Hay ben kafama...
Serkan dilinin ucundaki bütün lafları yutup içinden kendine defalarca küfürler etti. Bu kabus gibiydi, olabilecek bütün kabuslardan korkunç çünkü gerçekti, uyanınca bitmeyecekti. Ama o bebeğe asla babalık yapamazdı. Tabii ki Eylül gibi biri de o bebeği asla aldırmazdı, zaten aldıracaktı ki? Bebek de masumdu, aynı annesi gibi... bu hikayeden çıkması gereken tek kişi kendisiydi. O bebeğin babası olmayacaktı belki ama zaten kendisinin nasıl biri olduğunu öğrendiği an babasının çekip gittiğine her gün şükredecekti. Öyle bir babası olacağına, hiç babasının olmamasını binlerce kez tercih ederdi... aynı kendisinin öyle olmasını dilediği gibi...
Eylül : ama senin bu konuda fazla kafa yormana gerek yok, ben bunun hakkında çok düşündüm ve kararımı verdim zaten... yani senin hiçbir şeyle uğraşmana gerek kalmayacak... madem sen bu çocuğu istemiyorsun, bana da başka bir seçenek kalmıyor Serkan...
Bunun üzerine Serkan cevabını zaten bildiği o soruyu sordu. Bu işin sonunda ne olacağı, ucuz ergen romanlarının sonunda ne olacağını bilmek gibiydi. Orta yol yoktu. Kadın, bebeği uğruna adamdan vazgeçer. Ve hikayenin sonu... yine de kendini bu soruyu sormaktan alamadı...
Serkan : neymiş o karar? Ne yapacaksın?