183.Bölüm - İtiraf

189 21 39
                                    

Başka bir şarkı çalmaya başlamıştı ancak onlar dansı bitirmek niyetinde değillerdi... Serkan birden Eylül'ü döndürerek yavaşça yere doğru eğdi, sonra burnuna ufak bir öpücük bırakarak yeniden yukarı çekti...

Serkan: bu arada... daha önce kiminle dans ettin? Kime göre daha iyiyim?

Eylül: hiç... sadece Göktuğ ile. Biliyorsun, senin gözünün önünde dans etmiştik hatta...

Eylül de Serkan da o günlere gitti bir anda. İkisi de aynı şeyi düşünüyordu, o zamanların sanki çok çok eskide kaldığını...

Serkan: ah, tamam!

Eylül: senin kıskançlıktan delirdiğin, nerdeyse viski bile içeceğin zamanlar...

Serkan: hayır, içmiyordum, içmezdim de... ama seni kıskanıyordum, bu doğru...

Eylül: kaşların çatılmış, kıskançlıktan kendini kaybetmiştin...

Serkan: evet o zamanlar öyleydi. İtiraf etmem gerekirse kendimi kontrol edemiyordum.

Eylül: itiraf demişken... ben de bir şey itiraf edebilir miyim? Seninle ilgili...

Serkan: lütfen...

Eylül: eğer şimdiki seni görse, ilk tanıştığımız zamanlardaki Eylül sana saniyesinde abayı yakmış olurdu...

Serkan kaşlarından birini havaya kaldırıp gülümsedi...

Serkan: hayır, olmazdı... sen o zamanlar esmer ve sırık seviyordun, sarışın değil...

Eylül: bence bakış açısı anında değişirdi...

Serkan: sanmam... ama itirafın bu değildi sanırsam?

Eylül: hayır... ben bazen o halini arıyorum, yani özlüyorum...

Serkan kafasını iki yana salladı hızla...

Serkan: ben hiç özlemiyorum.

Eylül: o kadar kötü zamanlarını, beni bilerek üzmeye çalıştığın zamanları değil belki ama benim dışımda herkese laf sokup, kötü davranman, bana geldiğinde ise daha neşeli ve düzgün konuşmaya çalışman çok hoşuma gidiyordu, kendimi çok çok değerli hissediyordum... şimdi ise herkese karşı iyisin...

Serkan: şimdi de sana kendini değersiz mi hissettiriyorum yani?

Eylül: hayır, bana davranışın hala herkesten farklı ama... bilmiyorum, o halin de bir farklı çekiciydi...

Serkan büyük bir kahkaha attı...

Eylül: gülme, ciddiyim ben. Deniz'e, Cemre'ye Merve'ye, hatta Meral'e bile hiç ters bir şey söylemiyorsun, herkese gülüyor, güzel güzel konuşuyorsun...

Serkan: hep kadınları saydın, sen kıskanıyor musun yoksa?

Eylül: yani biliyorsun, bu iyi hallerin eskiden sadece bana özeldi...

Serkan: ah Eylül...ne desem ki? Kıskanmanı gerektirecek hiçbir şey yok. Ben düzelmeye çalışıyorum, büyük ölçüde başardım da. Ama onlara iyi davranmamın, düzgün konuşmamın sebebi kesinlikle başka bir sebepten değil, inan bana...

Eylül: Merve'ye de mi?

Serkan: evet, ona da... o benim için sadece iş arkadaşı. Arada bir yemek yer havadan sudan konuşuruz ama o kadar. Seninle arkadaşlığımızın bile yakınından geçmez...

Eylül: evlenicem falan diyordun...

Serkan: ama bak şimdi kiminle evliyim...

Eylül: o günü unutamıyorum. Hiç bu kadar öfkelendiğimi hatırlamıyorum...

Serkan: kıskançlık böyle bir şey işte...

Eylül: evet... şimdi bunu daha iyi anlıyorum. Önce Deniz, sonra Merve...

Serkan: üstelik hiç de kıskanılmayacak iki insan...

Eylül: Kaan da öyle değildi...

Serkan: ama Kaan benim düşüncelerimde senin sevgilindi, senin hakettiğin gibi, düzgün, hiçbir kötü alışkanlığı olmayan, zengin, yakışıklı bir adamdı. Hakkında tek bildiğimse senin onu çok sevdiğin, onunla çok mutlu olduğun ve gece onunla yattığın... benim kıskanmam için sebeplerim vardı.

Eylül: benim için de Deniz öyleydi... gözüm döndü...

Serkan: Ben eski halime dönmeyi asla istemiyorum ama senin için de orta yolu bulmaya çalışırız bir şekilde, olur mu?

Eylül güldü...

Eylül: benim yüzümden insanlara kötü davranmayacaksın umarım... yani bir çuval inciri berbat etmek istemem...

Serkan: hayır, hiç olur mu? Ben artık bir beyefendiyim unuttun mu?

Eylül: hiç unutur muyum?

Eylül gülmüştü... eski Serkan'a karşı halen bir özlem vardı içinde, çünkü ona da aşıktı, hatta o ilk aşkıydı. Her ne kadar aksi, ters ve küfürbaz olsa da Eylül'e karşı iyi davranması, ya da çoğu zaman iyi davranmaya çalışması Eylül'ün fazlaca hoşuna gidiyordu. Eylül'e de ters davrandığı oluyordu, hatta en son onunla konuştuğunda kalbini paramparça da etmişti ama aşıktı işte...

Az ileride Göktuğ mutlulukla Elena'ya sarılmış, bir şeyler konuşuyorlardı, aynı kendileri gibi onlar da çok mutluydu. Eylül onlara bakıp gülümsedi... içinde çok güzel hisler vardı, çok yakında tüm acılarından kurtulacağını hissediyordu...

Onlar yerlerine geçip oturduklarında masalarına birer kadeh şampanya ve pasta bırakılmıştı bile...

Eylül hemen kendisininkini bitirmişti. Serkansa ne kadarda etkilenip etkilenmeyeceğini anlamak için o ne kadar içerse sayıyordu, Meral ona giyinme odasında da bir kadeh şampanya bitirdiğini söylemişti...

Eylül : bakma öyle... bugün benim düğünüm, bence bugün sınırım olmamalı. Hem bak bu daha ilk...

eysercilerrr 💙

Zoraki AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin