Eylül için birkaç gün çok zor geçmişti, yazılanlar ve üstüne arkasından konuşulanlar onu çok yıpratmıştı. Evden çıkmaz olmuştu, bu yüzden Meral ona gelmeye karar verdi...
Eylül, Serkan'ın günlerdir evde oturduğunu görünce konuşmaya karar verdi... Meral gelince belki onlara yalnız konuşmaları için izin verirdi...
Eylül : sen hiç çalışmıyor musun? Kaç gündür evden çıkmadın...
Serkan : hayır...
Eylül : madem çalışmıyorsun biraz çık dolaş, ne biliyim arkadaşlarınla görüş.
Serkan : yakında çalışmaya başlıyorum, o yüzden işe başlayana kadar beni başından atamazsın, hiçbir yere gitmiyorum.
Eylül : kim seni işe alır ki?
Serkan : sevgili kayınbabacığım...
Eylül boş boş baktı Serkan'a...
Serkan : baban...
Eylül : ne?! İmkansız... o çok titizdir, seni asla oraya almaz.
Serkan : ben de meraklı değilim, onun da pek gönüllü olduğunu sanmıyorum ama baban bana sizin şirkette iş bulacakmış. Gerçi hala bir haber vermedi, sanırım batırmayacağım bir pozisyon bulması bayağı bir zaman alıcak
Eylül: ve sen de öylece çalışmayı kabul ettin öyle mi?
Serkan : daha evlenmeden önce evlilik sözleşmesi imzalamak zorunda kaldım, hatırlatırım... orda yazan bir maddeydi bu, şirkette çalışmam gerekiyor ne yazık ki... ne oldu, senin de istediğin bu değil miydi zaten?
Eylül : evet, tabii ki... seni ne kadar az görürsem o kadar iyi
Serkan : ama benim dışarıda olmam senin de benden habersiz başıboş dolaşabilmen, istediğinle istediğini yapabilmen anlamına gelmiyor... hele o düğün basan herifle asla
Eylül : iyi de sana ne bundan?
Serkan : bir haber daha çıkmasıyla evde ağlayıp zırlamana dayanabileceğimi sanmıyorum. Hele de ayık kafayla hiç çekilmiyorsun
Eylül : sen de ancak ortada görünmediğin zaman biraz katlanılabilir oluyorsun...
Serkan : beni bu yüzden mi evden kovuyorsun?
Eylül : evet... hem de Meral gelicek, biz birlikte vakit geçiricez, o yüzden senin evde olmanı istemiyorum.
Serkan : ah kuzen mi geliyor? O zaman asla gitmem.
Eylül gözlerini devirdi ve derin bir nefes verdi... Serkan baş köşeye kurulurken Eylül çalan kapıya bakmaya gitmişti. Kapıdaki Meral birden onun boynuna atlamıştı...
Meral : güzel kardeşim, iyi misin?
Eylül : iyiyim Meral, iyiyim. Gel içeri...
Meral içeri girer girmez Serkan'ı salonda otururken görünce kaşlarını çattı...
Meral : Aslında annen de annem de buraya gelmemi istemediler ama ben dayanamadım. Evet her gün telefonda konuştuk ama içim hiç rahat etmedi... seni çok merak ettim, sesini duydum ama seni görmesem olmayacaktı... sana bir şey yapmadı dimi?
Eylül : hayır...
Serkan : bari ben yokken sorsaydın...
Meral : seni burda zorla tutan yok, git de biz de kardeşimle güzel güzel konuşalım.
Serkan : sen beni evimden mi kovuyorsun?
Meral : öff... bir de evim diyor, evi sanki kendi paranla aldın, gerizekalı...
Serkan : sen kime gerizekalı diyorsun?
Meral, onu umursamadı, yeniden Eylül'e baktı...
Meral : iyi görünüyorsun...
Eylül : evet iyiyim. Peki Güney nasıl?
Meral : üzgün... sana engel olamadığı için çok mutsuz. Oysa sana nikahtan önce evlenme bile teklif etmiş, onu sevmiyor muydun?
Serkan da kulak kabartmış konuşulanları dikkatle dinliyordu...
Eylül : seviyorum...
Meral : ee, madem seviyorsun, neden evlenme teklifini kabul etmedin ki o zaman ?
Eylül : onun hayatını da karartamazdım. Onu mutlu edemezdim ben, çünkü kendim de mutlu olmayı beceremiyorum. Kim ister ki böyle biriyle olmayı? Arkadaşlarım bile terketti beni, bir sen varsın bir de Mert. Sen olmasan o da olmazdı zaten...
Meral : saçmalama Eylül, Güney bunu zaten göze almıştı. Senin üzülmeni istemiyordu, o seninle olursa mutlu olacaktı. Asıl şimdi çok mutsuz
Eylül : ben de mutsuzum ama bu benim için yeni bir şey değil... onun mutsuzluğu ise geçici... ilerde benimle evlenmediği için mutlu bile olacak, eminim. Milletin onun hakkında, evliliğimiz hakkında kötü konuşmasına dayanamazdım. Belki birbirimizi uzun senelerdir tanıyor olsaydık, bir uzun bir geçmişimiz olsaydı onunla evlenebilirdim ama daha her şey çok yeniyken onu pişman olacağı bir karara sürükleyemem.