Eylül çok kötü görünüyordu ama Göktuğ'un elinden hiçbir şey gelmiyordu...
Göktuğ : her şey olacağına varır Eylül.. bunu ona söylemek zorundasın, hem de bir an önce. Sakladığın her gün biraz daha kötü olacak ve tabii ki bugün buraya geldiğini de söylemen gerek. Hatta bunu hemen eve gider gitmez söyle...
Eylül : sorun olmaz. Serkan bir şeylerin olduğunun farkında, yalan söylediğimi anlıyor. Ama seninle olduğumu bilemez. Arkadaş derim geçerim... ki öylesin zaten.
Göktuğ : seni kıskandığı tek arkadaş...
Eylül'ün morali iyice bozulmuştu...
Göktuğ : bunu bir başkasından öğrenirse çok kötü olur... sen onun biriyle - özellikle kıskandığın biriyle- görüştüğünü duysan ve o da sana bundan hiç bahsetmese, gözünün içine baka baka yalan söylese ne hissederdin?
Eylül : bu berbat bir şey biliyorum...
Göktuğ : ama sen söylersen o kadar büyük bir sorun olmaz...
Ayaklandıklarında Eylül ona arkadaşça sarılır... Göktuğ ile konuşmak ona çok iyi gelse de halen ne yapacağına karar verememişti... bu durumda en doğru olacak şey ne olurdu ki?
Eylül eve geldiğinde salonda televizyon izleyen Serkanla karşılaşmıştı. Yanına gidip hiçbir şey söylemeden oturdu...
Serkan : hoşgeldin...
Eylül: hoşbuldum...
Serkan : ee, günün nasıldı?
Eylül : iyi.. biraz sohbet biraz muhabbet... peki senin? Sen neler yaptın?
Serkan : motorla uğraştım yine.. sonra Meral geldi, onunla oturduk, gerçi doğru kelime bu mu bilmiyorum, o ayakta kaldı, biraz sataştıktan sonra gitti...
Eylül'ün gözleri büyüdü...
Eylül : Serkan ben...
Serkan : Eylül, Meral'e gitmeyeceğini bana söylediğin an biliyordum zaten. Sadece neden yalan söylediğini merak ediyorum.
Eylül : sadece biraz dışarı çıkmaya ihtiyacım vardı, hepsi bu.
Serkan : birlikte çıkardık.. benden neden kaçtığını anlamaya çalışıyorum. Şu kocaman aile saçmalığını açtığından beri işler boka sardı. Şimdi de benden kaçıyorsun. Hiç babalık yapamayacağım bir çocuğu kabul etsem daha mı iyi olur? Başında olmayacağını söylüyorum işte. Doğduktan sonra da yapamadığımda da "babalık yapamayacaksan neden çocuk istedin" demeyecek misin bana?
Eylül : tamam Serkan... tamam bitti. Konu kapandı sanıyordum.
Serkan : kapanmıştı ama şu haline bak. Benden kaçmaya devam edeceksen ben gidiyorum Eylül.. beni görmemek için bütün gün bir odaya kapanmanı, odadan çıktığında da hayalet gibi dolaşmanı daha fazla seyretmicem. Böylelikle dışarı çıkacağın zaman bana yalanlar söylemek zorunda kalmazsın.. ya da her kimle dışarıdaysan bunu benden saklamana gerek kalmaz...
Eylül : Serkan, nereye gideceksin? Gitme.
Serkan : o zaman biraz yaşam belirtisi ver. Konuş benimle, yemek ye, eskisi gibi sarıl bana. Ya da istediğin gibi düşünmediğim için azarla beni. Bağır çağır, benim ne kadar bencil ya da iğrenç biri olduğumu söyle, nefret ettiğini söyle. Bu güne kadar benim için her şeye katlandığını, senin o ufak isteğini çok gördüğümü haykır. Ama böyle durma. Yalanlar söyleme... bir şey yap! Ne düşündüğünü, aklından neler geçtiğini anlayamıyorum. Neden böyle içine kapandın? Ben sana küfürler yağdırırken bile sen hep karşıma geçer bana söylemek istediklerini söylerdin. Şimdi neden sustuğunu anlamıyorum.
Eylül : özür dilerim... ama gitmeni istemiyorum Serkan, asla... yapma böyle, bırakma beni..
Serkan : bırakmıyorum Eylül.. ama sana yaklaşmama bile izin vermiyorsun ki
Eylül, Serkan'a iyice yaklaşıp sıkı sıkı sarıldı. Serkan'ın bu konu hakkında söyleyeceklerinden çok korkuyordu. O zamana kadar bu anın tadını çıkaracaktı...
Sabah Serkan erkenden mutfağa inmişti. Eylül ise onu kahvaltı masasında düşünceli bir şekilde bulmuştu...
Eylül : bir şey mi oldu?
Serkan hiçbir şey söylemeden, gazeteyi ona doğru itmişti... Eylül de açık olan sayfaya bakmış, kendi ile ilgili olan haberi okumuştu... Göktuğ ile kafede oturdukları sırada bir fotoğrafları çekilmiş, magazin sayfasına haber olmuştu. Bunu gördüğü an başından aşağı kaynar sular dökülmüştü...
Eylül : Serkan.. ben sana söyleyecektim...
Serkan : neyi söyleyecektin? O benim sadece arkadaşım diyorsun, ama onunla görüşeceğini benden saklıyorsun! Derdini ona anlatıyorsun, bana bir bok anlatmıyorsun! Ben bu evde ne işe yarıyorum söylesene!
Eylül dün gece kararını vermişti, Göktuğ haklıydı, her geçen gün daha da zor olacaktı, hem kendisi için hem Serkan için. Bu yüzden o kelime ağzından bir anda çıkıverdi...
Eylül: hamileyim
Vay be 100 bölüm olmuş bile 💜