Yılbaşı gecesi Eylül ve Serkan için her şeye rağmen güzel geçse de Meral tatsızdı, gece beklediği gibi geçmemişti.Ertesi gün Eylül'le telefonda bunu konuşuyorlardı...
Meral: siz gittikten sonra herkesin tadı kaçtı... özellikle annen baya üzüldü. Neyse ki Göktuğ ve Mert ortamı biraz yumuşattı. Elena var diye konuyu fazla uzatmadılar zaten. Ama keşke gitmeseydiniz...
Eylül: gitmemiz en doğrusuydu, babamın laflarına daha fazla katlanamazdım Meral.. duymadın mı söylediklerini?
Meral : evet ama haksız da değil hani...
Eylül: Meral sen de mi? Bak eğer bir şey söyleyeceksen kapatırım telefonu yüzüne
Meral : canısı ben senin hep yanındayım, bunu bilmiyor musun? Sadece bilmiyorum... yani Serkan'ı bilmesem... tamam seviyorsun, koruyorsun da o da dünyanın en iyi eşi de değil hani...
Eylül: Meral, sen onu tanıyorsun, eskiden, hayatındaki kötü şeyleri yaşamadan önce eminim ki öyle değildi, ama şimdi senin düşündüğün tarz bir insan değil o, gerçekten çok değişti... ilk evlendiğim zamanki gibi olsaydı bir dakika fazladan evli kalmazdım onunla, ben günleri sayıyordum...
Meral : eh aslında pek bilmiyorum... eskiden de anne babasına laf atmadan duramayan bir çocuktu işte.. küçükken bile sevmezdi onları, ilginç bir tip olduğunu düşünmüştüm. Böyle bir insanın şimdi aile kurması, daha doğrusu bunu istemesi bile şaşırtıcı...
Eylül: hiç de bile...
Meral kahkaha attı...
Meral : kızım, tamam, ben ne söylesem sen umursamayacaksın bile, abayı yakmışsın ona... bu saatten sonra kimsenin seni vazgeçirebileceğini sanmıyorum. Serkan desen, o hiç vazgeçmez. Anca paran suyunu çekerse... o zaman belki
Eylül: hayır... o zaman bile yapmaz, onun derdi para değil... belki ailesinin olabilir ama onun değil..
Meral : peki... sen öyle diyorsan.. siz naaptınız dün? Eve dönmediniz sanırım, Göktuğ bir otele gideceğinizi söyledi
Eylül: evet, otelde geçirdik ne yazık ki... güzeldi tabii ki ama hep beraber güzel bir yılbaşı geçirebilirdik, babam bozdu her şeyi...
Meral : olsun, siz de yalnız başınıza romantik bir gece geçirmişsinizdir, tabii Serkan ne kadar romantik olursa...
Meral kahkaha attı...
Eylül : inanmayabilirsin ama aslında istediği zaman gayet de romantik oluyor...
Meral : sen ciddi misin? Yani eve çiçeklerle falan mı geliyor?
Eylül : hayır.. çiçek yok. Bana hiç çiçek almadı...
Meral : o zaman yeterince romantik değil demektir...
Eylül : çiçek alınca romantik mi oluyor yani?
Meral : eh yani...
Eylül güldü... telefon konuşmaları da neşe içinde bitmişti... Serkan birden arkasında belirince Eylül yerinden sıçradı..
Serkan : demek çiçekler istiyorsun, öyle mi?
Eylül : yok.. hayır. Onu isteyen Meral'di...
Serkan : Meral benden neden çiçek istiyor ki?
Eylül kahkaha attı...
Eylül : senden değil.. sen neden çiçek alasın ki? Mert alsın ona çiçeğini...
Serkan güldü...
Serkan : beni Meral'den kıskandığını söylemeyeceksin herhalde...
Eylül : yok artık...
Serkan cebinden bir kağıt çıkardı...
Serkan : bunu odada buldum, yere düşmüş. Nedir bu?
Eylül, kağıdı Serkan'ın elinden aldı ve baktı. Doktorun ona verdiği ultrason görüntüsüydü bu...
Eylül : bu şey.. ultrason görüntüsü. Bebeğin..
Serkan : ilk fotoğrafı yani...
Eylül : evet öyle de diyebiliriz
Serkan : e nerde şimdi? Ben bir şey anlamadım bundan, hani bebek?
Eylül ufak bir beyazlığı işaret etti. Gösterdiği yer ufak bir leke gibiydi, bir noktadan hallice...
Eylül : şu sanırım..
Serkan : o mu? E bu nokta gibi bir şey
Eylül : boşuna fasulyeye benzetmiyorlar.. şuan anca o kadar herhalde..
Serkan : fasulye demek...
Serkan kendi kendine güldü...
Eylül : ne oldu?
Serkan : hiç..
Eylül : söylesene... merak ettim. Sen çok sık gülmezsin...
Serkan : pek komik değil aslında, yani kendime güldüm. Hiçbir zaman bunun hayalini kurmadım, biliyorsun işte, ne evlilik ne de çocuk... seni bir yıllık kurtuluş gibi görüyordum, oysa işler ne kadar değişti...
Eylül : kötü mü oldu peki?
Serkan : geçmişe dönsek ve bana yeniden aynı soru sorulsa, ben yine bu teklifi kabul eder, seninle yaşardım. Hiçbir şeyin değişmesini istemezdim. Belki sadece...
Eylül : sadece, o gece korunurdun... dolayısıyla bununla uğraşmış olmazdın..
Eylül eliyle karnını işaret etti...
Serkan : hayır, aslında sadece daha büyük bir düğün yapmanı isterdim diyecektim...
Eylül : gerçekten mi? Sadece bu mu? Yani şu bebek meselesi... onu değiştirmek istemez miydin?
Serkan : hayır..
Eylül : neden peki? Birkaç haftada değişen ne?