İkisi arabalarına binmek üzerelerken arkalarından seslenen Göktuğ'un sesini duymuşlardı...
Göktuğ : kusura bakmayın lütfen, hiç haberim yoktu, annem son dakika planlamış her şeyi.. böyle olsun istemezdim. O da istemezdi ama hiçbir şeyden haberi yoktu...
Eylül : sorun değil, asıl sen kusura bakma, huzurunuzu kaçırdık..
Göktuğ : olur mu öyle şey? Siz bu saatte nereye gideceksiniz?
Eylül : eve döneriz
Serkan : bu saatte havada böyle kar varken eve kadar gidemeyiz Eylül.. bir otel bulur bu gece orda kalırız. Ertesi gün eve döneriz
Göktuğ : evet, Serkan haklı. Eve dönmeniz tehlikeli olur. Ama ileride çok güzel bir otel var, aramamı ister misiniz? Yer varsa hemen oraya geçin...
Birkaç dakika sonra otel ayarlanmıştı, Serkan Göktuğ'dan adresi almış, otele geçmek için arabayı çalıştırmıştı... yol boyunca ikisinin de ağzını bıçak açmamıştı... Göktuğ onlar için harika manzaralı, içinde kendi şöminesi bile olan kocaman bir oda ayarlamıştı. Odaya yerleştikten sonra Serkan şöminenin karşısındaki halının üstüne oturmuş, Eylül'ü de kollarına almıştı. Eylül de sırtını onun göğsüne dayamış, sıcağın ve huzurun tüm vücudunu ısıtmasının tadını çıkartıyordu...
Serkan : benim bir kardeşim var...
Eylül şok olmuş bir vaziyette, Serkan'ın kollarının arasından çıkmadan, sadece kafasını çevirip Serkan'a baktı. Serkan bunu ilk defa söylüyordu, hatta itiraf ediyordu demek daha doğru olur çünkü daha önce tek çocuk olduğunu söylemişti. Eylül daha önce herhangi biri tarafından bir başka Özgün'den bahsedildiğini hatırlamıyordu. Meral bile böyle bir şeyden bahsetmemişti...
Serkan : mahallede beni birkaç çocukla gördüğünü söylemiştin ya, çocuklardan biri benim kardeşim.. babamın bilmem kaçıncı ilişkisinden...
Eylül : Serkan...
Serkan : ve biliyor musun, babam bir gün olsun o çocuğa bakmadı... maddi yardımı geçtim, o adam kendine zor bakıyor zaten, ama o çocuğun saçını bir gün olsun okşamadı Eylül... o çocuk babasıyla aynı mahallede oturuyor ama onu tanımıyor...
Eylül : annen biliyor mu?
Serkan : hayır ama tahmin ediyor.. sanırım gerçeği hiçbir zaman bilmek istemiyor, bu yüzden de bunu araştırmıyor. Gerçi kendi de babamı aldattı, o da bu hikayenin sütten çıkmış ak kaşığı değil ama yine de... yani her şeyi başlatan o şerefsiz babamdı...
Eylül : şey peki... yani emin misin? Belki de sen yanlış anlamışsındır...
Serkan : O dul bir kadındı Eylül, kocası öldükten tam 12 ay sonra bir çocuk doğurdu. Çocuğun ölen kocasından olamayacağı belliydi, tek ihtimal, onun evinden defalarca çıktığını gördüğüm babamdı..
Eylül : Serkan, bu berbat bir durum...
Serkan : öyle... aslında bir kız kardeşim var ama kimseyi şüphelendirmemek için yanına bile yaklaşmıyorum... kız bile beni bilmiyor zaten...
Eylül : kız mı? Ama benim gördüğüm çocukların hepsi erkekti...
Serkan hafifçe güldü...
Serkan : hayır... biri kızdı. Sibel hiçbir zaman kız çocuğu gibi yaşamadı. O beş abisi ile birlikte tam bir erkek çocuğu gibi yaşadı. O da diğerleriyle futbol oynayarak geçiriyor günlerini..
Eylül : peki diğerleri kardeşleri miydi?
Serkan : bir tanesi evet. Geri kalanları mahalleden diğer çocuklar...
Eylül : Serkan, bak kabul etmeyeceğini biliyorum ama yardım etmek istersen ben de-...
Serkan : hayır.. annesi bunca zaman kendi kendine yeten bir kadın oldu. Ben arada ufak tefek bir şeyler alıyorum zaten, ama daha fazlasını yapamam. Babamın yapması gerekeni ben yapamam... hem bu çok fazla dikkat çeker...
Eylül : bunu bana neden şimdi anlatıyorsun?
Serkan : bilmiyorum.. yakında baba olacağım için olabilir, ya da babanın yanında masayı terk edip gidecek kadar şiddetli bir şekilde beni savunduğun için de olabilir...
Eylül : bir şey daha sorabilir miyim?
Serkan : sor..
Eylül : sence neden bu hale geldiler? Yani ailen... Ya da nasıl diye mi sormalıyım?
Serkan : bilmiyorum.. sanırım birbirlerini hiç sevmediler, ya da gerçekten sevdiler ama yeteri kadar değildi. Çocuk da olunca bir arada kalmaya mecbur kaldılar, ama zamanla birbirlerini tükettiler.. babam ilgisiz davranıp eve bile uğramayınca annem her şeyi anlamıştı. O da başkalarıyla görüşmeye başladı. Kim bilir babamdan daha kaç kardeşim vardır, Allah bilir...
Eylül : bir sorum daha var...
Serkan : çok soru oldu
Eylül : iyi tamam.. sormam...
Serkan : sor sor.. merak ettim...
Eylül : Cemre'yle her şey güzel gitseydi ve evlenseydiniz ne olurdu diye düşünüyor musun?