48.Bölüm - Farkında Olmak

396 27 44
                                    

2 ay sonra,
Düğün günü gelip çatmıştı... o zamana kadar Eylül'lerin evde değişen hiçbir şey olmamıştı... Hala ilk zamanlardaki gibi kavga ediyorlardı ama Serkan biraz daha sakin gibiydi...

Eylül, Serkan'la beraber erkenden düğüne gelmişti ama ayrı duruyorlardı... Eylül ondan uzak durmayı tercih ediyordu... davetliler geldiğinde mecburen gelenleri karşılamak için yan yana gelmişlerdi.

Müzik çalmaya başladığında Eylül dans edenleri izlemeye başladı, imrenmişti...

Eylül : dans eder misin Serkan?

Bir umut, Serkan'ın kabul edebileceğini düşünmüştü. Ne de olsa dans için bir bahaneleri vardı, düğündelerdi... belki böyle bir günde Serkan'ın sert kabuğunu kırabilirdi...

Serkan : zorunda kalmadıkça hayır

Sinir şey diye geçirdi içinden... sonra Güney'in ona doğru yaklaştığını gördü...

Güney : Eylül... uzun zaman oldu, görüşemedik. Nikah kıyılırken de yan yanaydık ama bir türlü konuşamadık...

Eylül : öyle oldu, evet...

Güney : şimdi de seni öyle etrafa bakıyor görünce yanına gelmek istedim... sorun yok değil mi?

Eylül : yok tabii ki... neden olsun? Nasılsın?

Güney : iyiyim... sen de iyi görünüyorsun...

Eylül : iyiyim evet... sağol.

Güney : şey... düşündüm ki eğer müsaitsen bir kez dans edelim mi?

Eylül : dans mı? Şey tabii... olur. Başka kimse dansa kaldırmadı zaten..

Eylül, Güney'le dans ederken Serkan'ın gözü de onlardaydı...

Güney : sanırım az kaldı, yani boşanmana...

Eylül : evet... son üç ay...

Güney : sana o gün söylediğim şeyler için özür dilerim Eylül... çok yanlıştı. Sana saygı duymam lazımdı, yaşadıkların kolay şeyler değildi, biliyorum

Eylül : Güney... sen de haklısın, ben sana hak vermiyor değilim... ama senin bir ilişkiden beklediğin farklı, benimki çok farklı.. bunu geç de olsa farkettik...

Güney : gerçekten böyle mi düşünüyorsun?

Eylül : evet... senin isteklerin gayet normal şeyler... ben, hiçbir zaman beklediğim gibi bir ilişki yaşayamam.. belki seneler sonra... belki, her şeyi atlattıktan sonra aşık olabilirim...

Güney : bana aşık değildin...

Eylül kafasını iki yana salladı...

Eylül : olmak isterdim... ama olamadım, özür dilerim...

Güney : saçmalama... bunda özür dilencek bir şey yok...

Eylül gülümsedi... o sırada Güney'in arkasında Serkan belirmişti...

Serkan : iki şarkı oldu... artık yettiyse karımla biraz da ben dans edebilir miyim?

Güney sinirle kafasını salladı, Eylül'e dostça sarılıp yanlarından ayrıldı... Serkansa çekinerek Eylül'ün belinden tutarak dans etmeye başladı...

Eylül : bu neydi şimdi? Hani sen dans etmezdin?

Serkan : mecbur kalmadıkça dans etmem demiştim... seni ondan kurtarmam gerekiyordu. Mecburdum...

Eylül : kurtarmak mı? Ne alaka? Açıkçası sen gelene kadar bizim keyfimiz gayet yerindeydi...

Serkan : ne o? Barışıyor muydunuz yoksa?

Eylül : hayır... biz sadece...aşkı konuşuyorduk, senin asla anlamayacağın konular yani

Serkan : o yüzden mi romantik şarkılarda dans ediyordunuz? Dans aşkı alevlendirir gibisinden hani...

Eylül güldü...

Eylül : hangi filmde duydun bunu?

Serkan : öyle derler... yoksa doğru değil mi?

Eylül : ortada hali hazırda bir aşk varsa, kuvvetlendireceği doğru... ama ortada aşk yoksa, o zaman...

Serkan : olmadığı ne malum?

Eylül: ne?

Serkan : aşk olmadığını nerden biliyorsun diyorum...

Eylül gözlerini kaçırdı...

Eylül : aşk mı? Hayır hayır... aşk yok. Güney ile bizden ancak dost olur... ben ona hiç aşık değildim... sadece hoşlanmıştım, hepsi bu...

Serkan : peki başka biri.. hiç aşık oldun mu?

Eylül : ben mi? Şey...

Serkan : aşık olunca ne olur?

Eylül : ne mi olur? Bana bunu neden soruyorsun Serkan? Neden birden aşka meşke bu kadar merak salar oldun?

Serkan : her şeyi biliyorum Eylül... ne oldu? yoksa bana artık aşık değil misin?

Eylül : ne?! Sen...

Serkan : sarhoş olmadığın bir zaman bana yeniden açılacağını sandım ama uzun zamandır buna kalkışmadığına göre bundan sonra da açılmayacağın belliydi...

Eylül kıpkırmızı olmuş, yerin dibine girmişti...

Eylül : peki bunu bile bile neden yüzüme vuruyorsun? Onca aydan sonra neden şimdi? Günlerdir Eylül'ü üzmemiştim, ağlatmamıştım, günlerdir onu aşağılamamıştım diyip diğer günlere nazaran en mutlu günü olan bugünü mü bekledin?

Serkan : hayır...

Eylül : şimdi bir de gülecek misin bana? Bu gerizekalı onu itip kaktığım, ona rezil bir şekilde davrandığım halde bana nasıl aşık olmuş diye gülecek misin? Dalga da geç istersen... hatta al mikrofonu millete nasıl bir aptal olduğumu anlat...

Serkan : Eylül.. öyle değil

Eylül : peki nasıl? Neden söylüyorsun bunu?

Serkan : Eylül... niyetim seni daha fazla üzmek değil...

Eylül : Duyduysan duydun. Neden hala beni rezil etmek peşindesin? Ben de çok mu mutluyum sanıyorsun? Senin gibi birine aşık olmakla çok mu mutluyum sanıyorsun? Düzgün birine değil de senin gibi birine, beni üzmekten zevk alan birine aşık olmaktan çok mu zevk alıyorum sanki?

Serkan : eminim ki bundan hiç mutlu değilsin... o zaman söylesene, gerçekten neden ben?

Zoraki AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin