Eylül'ün kabusu gerçek oluyor gibiydi, Cemre oradaydı, Serkan'ın tam da karşısındaydı. Serkan nasıl tepki verecekti acaba diye düşünmeden edemedi. Hala içinde ona karşı bir şey kalmış olabilir miydi? Sessizlik Eylül'ü her geçen saniye yiyip bitiriyordu...
Cemre : Serkan? Sen buralara gelir miydin?
Serkan, Eylül'ün elini bıraktığında Eylül bir kaç saniyeliğine bile olsa kendini berbat hissetmişti. Orada fazlalık gibiydi sanki... Ne yapacak, yoksa Cemre'ye mi sarılacak derken Serkan bu sefer elini Eylül'ün beline sarmıştı, üstelik sıkı sıkı sarılmıştı. Eylül'ün de tüm endişesi aynı anda uçup gitmişti...
Serkan : benim evim burada. Sana mı soracaktım gelip gelmeyeceğimi?
Serkan, Cemre'nin yüzüne ifadesizce bakarken Eylül fazlaca rahatladığını hissetmişti... tüm korkuları yersizdi belli ki...
Cemre : bizimkiler senin iyileştiğini duymuş, tedavi oluyormuşsun sanırım ama yanılmışlar belli ki, hala o eski huysuzluğun üzerinde. Oysa içmeye başlamadan önce böyle değildin...
Serkan : belki de bu, beni kardeşim dediğim kişilerle aldatan insanlara karşı özel bir tutumdur...
Cemre'nin suratı tokat yemiş gibi bir ifade almıştı...
Cemre : sen de kardeşini öldüren bir adam için fazla rahatsın... vicdan azabından nasibini almamış gibi duruyorsun.
Serkan : ben hep umursamaz biriydim, özellikle söz konusu ailemse. Umursadığım çok fazla insan yoktur ki sen bunu gayet iyi bilirdin. Ama bakıyorum da, sen de o duygusallığa rağmen büyük aşkını kaybeden biri için fazla mutlu görünüyorsun...
Cemre sinirlenmişti...
Cemre : yooo hayır, ben yasımı tuttum Serkan... ben sen değilim. Asla değilim... Ben kendimi içkiye verip her şeyi unutmak yerine acımı yaşadım.
Serkan : ama ben böyle bir ihaneti sindirebilecek kadar midesiz değilim, her şeyi unutmamın başka yolu yoktu, o zamanlar tek yol bu gibi görünmüştü.
Cemre iyice sinirlenmiş gibi görünüyordu. Serkan'a yaklaşıp baş parmağını ona doğru sallamaya başladı...
Cemre : Yeter! Yeter Serkan! Tüm suç senin, sakın benim üstüme atmaya kalkma. Barış'ı bile bile öldürmedin mi sen? Katil değil misin? Sakın inkar etmeye kalkma, herkes senin nasıl bir insan olduğunu biliyor.
Eylül : yeter... yeter Cemre, lütfen. Katil diyip durma
Cemre : ama öyle, o bir katil. Sana daha önce söylemiştim. Sen de kendine dikkat etsen iyi olur.
Eylül : değil... öyle değil. O katil değil...
Serkan : Eylül, o haklı. Evet ben katilim... ama o şekilde değil.
Cemre : ama onu sen öldürdün, yalan mı? Nasıl olduğu önemli değil, sonuçta öldürdün, bunu yaptın... Evet ben de bir hata yaptım, ama seninkinin yanında çok çok masum kaldı...
Serkan alayla güldü...
Serkan : çok çok ufak demek... bakalım bir sonrakiler bu çok çok ufak hatanı görmezden gelebilir mi?
Serkan bu sefer Eylül'e döndü...
Serkan : Sen gözardı edebilir miydin Eylül? Senelerdir beraber olduğun adamı kardeşin gibi gördüğün en yakın arkadaşınla bassaydın...
Eylül, Serkan'ın suratına baktı, yüzünde bir gülümseme vardı ama bu hali çok korkutucuydu...
Eylül cevap veremeden Cemre konuşmaya başladı...
Cemre : sevdim! Çok sevdim! Oldu mu? Biz seninle çok yakın iki arkadaş gibiydik, çok tatlı çok güzeldi ama o... o tam bir erkek gibiydi...
Serkan yeniden güldü ama bu sefer iyice sinirlenmişti, kendini tutuyordu, Eylül bunu gayet iyi biliyordu.
Eylül : Serkan, hadi gidelim.
Serkan, onu duymamıştı bile, hemen Cemre'ye cevap verdi...
Serkan : erkek gibi mi? Ben neydim? Sana el sürmedim diye mi erkek olmadım? İlk fırsatta seni yatağa atan çocuk mu adam oldu?
Cemre : hayır Serkan hayır.. seninle yanında o varken bunu asla konuşamam... biz başka zaman da konuşuruz. Burada olmaz, yol ortasında olmaz...
Cemre Eylül'ü gösteriyordu...
Serkan : demin yolun ortasında bana katil katil diye bağırıyordu. Senin yediğin haltları anlatınca mı mahallenin ortasında olduğumuz aklına geldi?
Cemre afallamıştı, cevap vermedi. Bunun üstüne Serkan devam etti...
Serkan : ayrıca ben seninle ne konuşucam be?! Herkes zaten senin nasıl bir kız olduğunu biliyor. Mahalledeki tüm çocuklar daha hiçbir şey belli değilken bile hakkında konuşup duruyordu ama ben hep seni savundum be! Allah benim belamı versin! Sana da güvenemeyeceksem kime güvenecektim ben? Bilemedim...
Cemre : ama kimseye güvenemeyeceğini anlamana rağmen evlendin... hem de onunla...
Serkan : evet. Ne olmuş?
Eylül konunun kendisine gelmesiyle iyice rahatsız olmuştu.
Cemre : anlamıyorum, sizinkiler nasıl kabul etti? Onun gibi bir kız... sebep yalnızca para mıydı?
Serkan sinirlenmiş, Cemre'ye doğru hamle yapmıştı ki Eylül onu durdurdu...
Serkan : seni mi kabul edeceklerdi?
Cemre : en azından benim sadece tek bir hatam oldu... en azından tek bir insanla adım çıktı, kendi yaşıtım olan bekar bir insanla... yani düşününce bir çok kızdan çok daha iyi bir gelin olurdum...