80. Bölüm - Sorular

347 32 21
                                    

Eylül bu sözlerden sonra utançtan kıpkırmızı kesilmişti. Gözleri ise çoktan dolmuştu, gözyaşları tek bir cümleye daha dayanamayacaktı. Ancak yanındaki Serkan birden kahkaha atınca şaşırmıştı...

Serkan : burada hiç bir hatası, tek bir kusuru bile olmayan bir kız dururken bir anda kendini ideal gelin ilan edebilme cesaretine hayran kaldım doğrusu...

Serkan gülümsemeye devam etti...

Serkan : ayrıca seni ne sevgili ne de gelin olarak isteyen birileri yokken bunları konuşma ki kendini daha fazla küçültme Cemre...

Serkan rahat bir tavırla kolunu Eylül'ün omzuna atıp Cemre'nin yanından geçip gitmişti...

Uzun bir sessizlik olmuştu, Eylül bir türlü konuşmaya cesaret edemiyordu, Serkan'ın nasıl bir ruh hali olduğunu tahmin edemiyordu. Ama en sonunda konuşan Serkan olunca rahatlamıştı...

Serkan : hazır buraya kadar gelmişken biraz mahalle draması olmadan olmazdı değil mi?

Serkan gülümsüyordu ama içten bir gülümseme değildi, daha çok alay eder gibiydi. Eylül cevap vermedi...

Serkan : karşıma dikileceğini tahmin edemezdim. Ne cesaret... ama tam da bu günün üstüne ne iyi giderdi biliyor musun?

Eylül soran gözlerle bakıyordu...

Serkan : Bir bara girip dağıtmak...

Serkan'ın yüzü karanlık bir ifade almıştı. Eylül, her şeyin başa dönmesinden korkmuştu. Yine de bu günün ne kadar zor olduğunu anlıyor ve Serkan'ın üzgün olmasını istemiyordu...

Eylül : evet eskiden olsa olabilirdi ama biz şimdilik çayla idare etsek?

Eylül, Serkan'a bakarken, Serkan'ın surat ifadesi değişmiş, o korkunç ifadenin yerini rahatlamış, içten bir gülümseme almıştı....

Serkan : çay mı? Tamam, iyi bakalım... değişiklikler iyidir...

Eylül rahatlamıştı. Ayrıca Serkan'ın sonunda rahatlamış olmasına da sevinmişti...

Çaylarını içerlerken, Eylül bir şeyler söylemek istiyor ama söyleyemiyor gibiydi, Serkan bunu fark edebilecek kadar iyi tanıyordu onu...

Serkan : ne soracaksın? Sor haydi, içinde kalmasın

Eylül : şey... tamam ama hemen kızma tamam mı?

Serkan : kızacağım bir şey yani?

Eylül : aslında değil ama şu an nasıl bir ruh hali içinde olduğunu bilemiyorum, mutlu gibisin ama öyle olmaman lazım, o yüzden seni nasıl idare edeceğimi kestiremiyorum. Susmak daha iyiydi belki ama...

Serkan : ve insan içinde bağırıp çağırmamdan korkuyorsun

Eylül : hayır, yani evet ondan da endişeleniyorum ama ben sadece sinirlenmenden korkuyorum. Zaten birkaç saatimiz kalmışken her şeyi berbat edip tedavin de güzel gidiyorken bu işi berbat etmek istemiyorum

Serkan : ne söylersen söyle koşup bir şeyler içmeyeceğime söz versem?

Eylül : tamam o zaman. Cemre ile alakalı

Serkan : o kadarını anladım

Eylül: çok güzelmiş... telefonundaki fotoğraflarını görmüştüm ama gerçekten güzelmiş.

Bu başlangıç Serkan'ı şaşırtmıştı...

Serkan : peki?

Eylül : onu seviyordun, o senin ilk aşkındı, peki her şey bitti mi? Bütün hisler uçup gitti mi gerçekten? Onu yeniden gördüğünde bi-....

Serkan uzanıp iki parmağını Eylül'ün dudaklarına bastırarak onu susturdu.

Serkan : bitti... beni Barışla aldattığını öğrendiğim gün her şey bitti. Geriye hiçbir şey kalmadı.

Eylül yeniden bir şey söylemek istedi ama Serkan onu yeniden susturdu...

Serkan : o zamanlar o benim için dünyanın en güzel kızıydı, ondan güzeli yoktu. Şimdi ise artık öyle gelmiyor. Yeniden gördüğümde hissettiğim sadece buydu...

Serkan omuz silkmişti...

Eylül : bir şey daha sorucam...

Serkan : sor tabii...

Eylül : Cemre'ye aileni umursamadığını, umursadığın çok az kişi olduğunu söylemiştin. Neden?

Serkan : ailem sadece kendi çıkarlarını düşünen insanlar. Ayrıca onların birbirlerinden haberleri yok ama babam annemi, annem de babamı aldatıyor. İkisi de sanki çok iyi geçiniyorlarmış gibi hala birlikte yaşıyorlar. Birbirlerine saygısı olmayan iki insan benden saygı bekliyor

Eylül şok içinde Serkan'ı dinliyordu...

Serkan : öğrendiğimde küçüktüm ama aldatmanın normal olmadığını da bilecek yaştaydım. O zamanlar sık sık evden kaçar sokaklarda geçirirdim günlerimi. Cemre ve Barış hep en yakınımdı. Barış sahip olmadığım erkek kardeşimdi, Cemre ise zamanla insanın elini ayağına dolaştıran bir kız oldu.

Serkan o günleri hatırlayıp kısa süreliğine gülümsese de sonra ciddileşip devam etti...

Serkan : ailemi hiç umursamadım, kendi paramı kendim kazandım, kendi seçimlerimi yaptım, onlar ne istediyse hep tersini yaptım. Benim ailem Cemre ve Barış olmuştu, bir tek onları umursardım. Sonra onlar da... neyse, biliyorsun zaten.

Eylül : ve yine de bana güvenebiliyorsun

Serkan : sen kötü bir yalancısın Eylül... yalan söyleyemiyorsun, biraz benim gibi. Ve ben sana bakınca sanki senin içini görüyorum, güvenmemek için bir sebep göremiyorum.

Doğru düzgün eve gelemediğim için bildirimi alır almaz koştuğum hikayeleri okuyamıyorum. En kısa zamanda dönücem. Depodan bir bölüm daha çıksın o halde ❤️

Zoraki AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin