196.Bölüm - Gaz Problemi

231 23 38
                                    

1 sene sonra,
Eylül, odanın içinde kucağındaki oğlu ile volta atan Göktuğ'a bakıp gülümsedi ve yavaşça Elena'nın yanına oturdu...

Eylül : sende de böyle olmuş muydu Elena? Kendimi çok farklı hissediyorum...

Elena : evet... çok normal. Hem keşke o kadarla kalsa ama öyle olmuyor maalesef, git gide şişecek daha...

Eylül elini şişik karnının üzerine koydu ve gülümsedi...

Eylül : sadece şişiklik değil ki benim derdim, yorgunluk... ben normalde enerjik bir insandım, şimdi hep uyku hep uyku...

Göktuğ : keşke o uyku bizimkine de geçse... Ali uyku nedir bilmiyor... hadi be oğlum, uyu artık. Altın temiz, karnın tok. Sorun ne? Ağlıyorsun sadece sabahtan beri...

Serkan : sabahtan beri beynini çalkaladın çocuğun bi oraya bir buraya giderken... sen de uyumamak için zor tutuyorsun kendini sanki, ayakta uyuyacaksın bu gidişle...

Göktuğ: seni de görücez. Başka türlü uyumuyo abi, naapıyım, sallayıp duruyoruz işte, gece de uyutmadı zaten... öyle oturduğun yerden konuşması kolay, çok biliyorsan sen al, nasıl susturuyorsun görelim

Serkan : öf ne konuştun be dırdırdır... tam da karı dırdırı sendeki...

Eylül gülmemek için kendini tutarken, Serkan da ayağa kalkmıştı...

Serkan : ver şunu bana. Sen de git uyuyor musun ne yapıyorsan yap.

Göktuğ : al hadi tamam... ama düşürme bak! Becerebilcek misin?

Serkan gözlerini devirip Ali'yi kucağına aldı ve Eylül'ün yanına oturdu...

Serkan Ali'yi omzuna koyup sırtını hafifçe sıvazlamaya başlamıştı...

Elena : uyku güzel şey... biliyor musun, ben onun ne olduğunu unuttum bile, uzun zamandır uyuyamıyorum doğru düzgün... tadını çıkar bu zamanın, çünkü bir daha böyle rahat uyuyamayacaksın

Eylül gülmüş, Serkan'ın omzunda yatan ve git gide sakinleşmeye başlayan Ali'ye bakmaya başladı...

Elena : sustu sanırım...

Eylül de şaşkındı...

Eylül : galiba...

Ali'den ufak bir gaz sesi çıkınca Serkan güldü...

Serkan : işte... çocuğun sadece biraz sakince durmaya ve gaz çıkarmaya ihtiyacı vardı... Göktuğ beynini çalkaladı çocuğu resmen...

Eylül yeniden gülmüş, uzanarak Ali'yi öpmüştü...

Eylül : beşiğine yatırsan mı? Uyuyacak galiba...

Serkan : olur tamam...koca bebek de yatağına gidip uyusun azıcık...

Eylül bu sefer kahkahasını tutamamıştı...

Göktuğ: yok be, uyuyamıyorum ki... ben bize birer kahve yapayım en iyisi, kızlara da ballı süt...

Eylül de Serkan'ın peşinden Ali'nin odasına gelmişti. Serkan onu yavaşça beşiğine yatırırken Eylül de Ali'ye bakıp gülümsedi...

Eylül : çok sevimli değil mi?

Serkan : öyle...

Eylül : gördüğüm en güzel bebek o...

Serkan : eh bir zamanlar babasına da hayran olduğunu düşünürsek böyle düşünmen normal...

Eylül gözlerini devirdi...

Serkan : güzel... hele ki uyurken çok daha güzel ve masum görünüyor...

Yeniden salona döndüklerinde Eylül kamerayı sehpaya koymuş, Serkan'ın yanına geçmişti.

Eylül : Ali git gide sana benziyor Göktuğ...

Göktuğ: dimi? Bence de. Elena duy bunları bak. Bana benziyor işte.

Serkan : bizimki kime benzeyecek acaba?

Eylül gülümsedi... Serkan ilk günden beri bebeklerine bizimki diyordu, bu lakap Eylül'e çok daha samimi ve sevimli bir lakapmış gibi geliyordu...

Eylül : bilmem...

Göktuğ: harbiden kaç aylık oldu bu cinsiyeti ne? Neden saklıyorsunuz anlamadım ki...

Serkan : biz saklamıyoruz, o saklıyor. Ne zaman kontrole gitsek arkası dönük yakalıyoruz, üç kez oldu üç. Birinde de önünü dönmez mi? Ama yok, illa sırt dönülecek... ama tabii bana kalırsa kız, hem de çok nazlı bir kız...

Eylül : Nazlı...

Serkan : evet hem de çok nazlı, aksini iddia edemezsin...

Eylül : hayır Nazlı... hani isim arıyorduk ya, kız olursa Nazlı olsun işte. Çok güzel değil mi?

Çat pat türkçe öğrenmiş olan Elena da konuşmaya dahil olmuştu...

Elena : nazlı? Nazlı ne demek?

Serkan : nasıl anlatılır ki bu?

Göktuğ: şımarığın daha sevimli hali, amore...

Eylül bir kahkaha attı...

Serkan : hiç de bile... bence Nazlı çok güzel bir isim, bizimkine de çok uygun. Ben sevdim.

Eylül : evet ama yine de kız değil bence. İçime başından beri erkek doğuyor benim.

Serkan : kız... görürsün.

Eylül: annelerin içine doğar bir kere...

Serkan : gerçi sağlıklı olduktan sonra hiçbir önemi yok ama benim de içime kız doğuyor... hem rüyamda da gördüm, kesin kız. Biliyorsun benim rüyalarım çıkıyor...

Eylül, Serkan'ın kabusunu hatırlamış, buz kesmişti... Serkan onun üzüldüğünü anlayınca sarılıp kendine çekerek özür dilercesine şakağından öptü...

Göktuğ: bence siz bir iddiaya girin... kaybeden kazanının her istediğini yapsın.

Eylül : o zaten kazansın ya da kaybetsin hiç farketmez benim dediğim her şeyi anında yapmak zorunda...

Elena güldü...

Serkan : gerçi ben de çok istekleri olan bir adam sayılmam, hem zaten o her durumda kazanan durumda...

Göktuğ gülmüştü.

Göktuğ: o zaman uykusuz gecelere hazır ol Serkan, çünkü gecenin bir yarısı uykunun en tatlı yerinde ağlayan çocuğa bakmak için yataktan tekmelenen sen olacaksın...

Serkan : kimin kalkıp kimin kalkmayacağı hiç belli olmaz... tekmeleme kısmı hariç

Elena : Kaan ne diyor bu duruma? Kardeşi olacağı için seviniyor mu?

Eylül : ay evet çok heyecanlı hem de... tabii doğunca kıskanır mı bilmiyorum.

Serkan : Kaan sana rastladığı için ne kadar şanslı olduğunu bilen bir çocuk. Bunun değerini bilip kıskanmayacağından eminim. Keşke her çocuk anne babası tarafından Kaan'ın sevildiğinin yarısı kadar sevilseydi...

Sonunda bu günleri gördük dediğinizi duyar gibiyim 😊❤️

Zoraki AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin