Eylül : Ne yapacağımı bilmiyorum, ne olur bana yardım et. Peki sen olsan... yani kendini bir Serkan yerine koy. Kocam yerine yani... böyle bir habere tepkin ne olurdu?
Göktuğ hafifçe güldü...
Göktuğ : ben oldukça kendimi beğenmiş biriyim Eylül... bunu asla inkar edemem. Bu yüzden kendimi kocanın yerine koymam çok zor...
Eylül karşısındaki adama üzgün üzgün bakıyordu... Göktuğ onun bu haline dayanamadı ve düşüncelerini söyledi...
Göktuğ : kendimi onun yerine koyamam ama başka şekilde söyleyebilirim. Şimdi düşünüyorum, Elena bana hamile olduğunu söylese ben sevinirdim. Yani hiçbir zaman baba olmak gibi bir hayalim olmadı ama bu düşünceden asla nefret de etmedim. Yani bilmiyorum ama sonuçta güzel bir şeydir bu, eminim... tabii ben hep sevildiğim, her istediğimin yapıldığı bir ailede büyüdüm. Kocanın tam olarak neler yaşadığını bilemiyorum. Ama istemediğim bir şey -özellikle de bu konudaki fikrimi daha önce belirtmişsem- inatla karşıma konsa, sinirlenirdim sanırım.. inadına yapıldığını düşünür, fikirlerimin önemsiz olduğu kanaatine varırdım..
Eylül : ama bu öyle değil, yani ben onun fikrini daha yeni öğreniyorum ve o zaman zaten hamileymişim
Göktuğ : biliyorum canım.. ama yine de o bir anlığına bile olsa böyle düşünecektir... yine de onu en iyi tanıyan yine sensin. Sence ne olur? En sonunda ikna olacağını düşünüyor musun? Yani sırf sen istiyorsun diye, aynı tedavi olması gibi, bebek fikrini de kabul eder mi?
Eylül : açıkçası ben etmeyeceğinden korkuyorum... etse sorun kalmayacak zaten. Bir karar vermek zorunda kalmam...
Göktuğ : peki öyle bir durumda ne yapacaksın? Bu durumda önünde iki seçenek olduğunu biliyorsun değil mi?
Eylül : biliyorum.. sadece neyi seçmem gerektiğini bilmiyorum. Hiçbiri için düşünmeden "Tabii ki bunu yapıcam" diye diyemiyorum işte
Göktuğ : sen de benden fikir almak istiyorsun ama ben de sana "bunu yap" diyemem ki... zor zamanlar geçirdiğini duydum annemden, zaten apar topar evlenmenin sebebi de buymuş. Ama sen, seni gördüğüm düğünde çok mutlu görünüyordun, yani hepsini atlatmış gibi. Eğer bunun sebebi kocansa... bilmiyorum... ama bunun ne anlama geleceğini düşünce tüylerim ürperiyor.. sana nasıl derim...
Eylül : yani evladımın katili mi olucam?
Göktuğ irkildi...
Göktuğ : ama onsuz da tekrar o kötü günlerine dönersen... o psikolojiyle çocuk bakmak da hiç kolay olmaz Eylül... ve çok dikkatli karar vermen gerekiyor, biliyorsun eğer birini seçersen geri dönüşü olmaz. Gerçi ben ne diyorum, ikisi de büyük bir travma olucak senin için...
Eylül : biliyorum biliyorum... ben Serkan'ı çok seviyorum, bana hayat veren o oldu... ama keşke kabul etse, keşke ondan iyi bir baba olacağına inansa. Gerçekten olabilir Göktuğ... olamayacağını bilsem, ona bu konuyu ona açmazdım bile. Ama olabilir... hem de çok güzel olur.
Göktuğ : sana yardımcı olamadım... peki eğer ikna olmazsa onunla konuşmamı ister misin? En azından o şekilde yardımım dokunabilir
Eylül : bilmiyorum... açıkçası seni biraz kıskanıyor... gülme, gerçekten kıskanıyor.
Göktuğ güldü...
Göktuğ : en kısa zamanda tanışmalıyım o halde. Daha fazla kıvranmasını istemem. Buraya geleceğini söylediğinden beri içi nasıl da rahat etmemiştir...
Eylül mahçuptu...
Eylül : şey, bilmiyor.. buraya gelirken ona yalan söyledim
Göktuğ bunu onaylamamış, hemen kaşlarını çattı...
Eylül : bakma öyle... Serkan seni kıskanıyor ve ben de günlerdir berbat bir haldeyim, onun yüzüne bile bakamıyorum. Hala bebekten bahsedemedim, bir de günler sonra sadece senin için evden çıktığımı söylersem neler düşünürdü...
Göktuğ : yine de hoş değil... eğer öğrenirse bunu nasıl karşılar? Bu berbat bir şey Eylül..
Eylül bitkinlikle dirseğini masaya dayayıp avucuyla sanki saklanmak istercesine yüzünü kapatır.
Eylül : biliyorum... zaten ben berbat bir insanım. Bu aralar herkese kötü davranıyorum... herkesi üzüyor veya sinirlendiriyorum. Aileme, kocama, Songül'e... bu da yetmezmiş gibi çevremdeki herkesin huzurunu kaçırıyorum. Bak, şimdi de seni zor durumda bırakıyorum. Benim sorunum ne?
Göktuğ : şişşt.. senin sorunun yok. Sadece git, kocanla konuş. Rahatlayacaksın, tüm stresin sona erecek. Belki de korktuğun gibi olmayacak, kocan her şeyi kabullenecek.
Eylül : umarım dediğin gibi olur. Ama kabul etmezse de tam o an ne yapacağımı biliyor olmalıyım. Buna karar vermeden ona hiçbir şey söyleyemem. Ve her geçen gün vaktim daralıyor.