187. Bölüm - Bir Eylül Akşamı

224 19 22
                                    

Eylül: Serkan ben...

Serkan : bana benzemenden korkuyorum güzelim. Sana karışmak istemiyorum ama geri dönmek hiç kolay olmuyor, sen de gördün, gerçekten çok zor. Ama o noktaya ulaşmak öyle basit ki, anlamıyorsun bile... ama ben biliyorum ve senin de benim geçtiğim yollardan geçtiğini fark ediyorum. Ne kadar ben ayarlarım dersen de o o şekilde olmuyor. Sana benim gibi tamamen bırak demiyorum, iç ama kontrollü olsun. Bu yüzden yalan söyleme bana. Sadece araları biraz aç olur mu?

Eylül kafasını salladı...

Eylül : tamam... ama ben böyle anlamayabilirim, eski Serkan belki benim anlamama yardımcı olur...

Serkan şaşırıp Eylül'e baktı...

Serkan : nasıl yani?

Eylül : elimde şişe gördüğün zaman alıp duvardan duvara atabilirsin mesela... ya da kızıp, bağıra bağıra içmememi söyleyebilirsin..

Serkan : bunları asla yapmam...

Eylül : neden? Beyefendi olduğun için mi?

Serkan hafifçe gülümsedi...

Serkan : hem onun için hem de boşu boşuna seni üzmek niyetinde olmadığım için. Başka kimsenin mutluluğu önemli değil benim için, bu hala değişmedi. Ama herkese eskisi gibi davranarak da eski beni bir kenara bırakamam

Eylül : beni içerken gördüğünde içinden kadehi fırlatmak gelmiyor yani?

Serkan güldü...

Serkan : geliyor... ama aklımın çok ufak bir kısmında bunu düşünüyorum sadece, kontrolümü kaybetmeye yetecek kadar değil.

Eylül : yani eski Serkan düşündüğüm kadar uzakta değil...

Serkan : hiç değil...

Eylül : sevindim... bazen hayatım boyunca bambaşka iki insanla evlenmiş gibi hissediyorum...

Serkan güldü yeniden...

Serkan : ben de... seni çok iyi anlıyorum. Benim Eylül'üm de içeride bir yerlerde ama çoğu zaman farklı bir Eylül görüyorum karşımda...

Eylül : kötü mü?

Serkan : asla... sadece alışkanlık işte, insan eskiyi arıyor. Ama ikimiz de değiştik, eskiyi düşünmemek lazım değil mi?

Eylül : bazen yer değiştirmişiz gibi geliyor bana. İçki konusunda nasihat veren sen, içip duran ben, çok parası olan sen, ufak bir maaşla çalışan ben, evi alan sen, elimi kolumu sallayarak yerleşen ben... öfke nöbetleri yaşayan ben, sakinleştirmeye çalışan sen... eski zamanları hatırlıyorum ama paralel evrendeyiz sanki...

Serkan : patavatsızlığını çok seviyorum... eskiden istediğim aklına ne gelirse söylemendi, ama söylemiyordun. Şimdi o kadar rahatsın ki yanımda. Eski Eylül'e dair özlemediğim tek şey bana karşı olan çekingenliğin..

Eylül : ben de eski Serkan'ın patavatsızlığını özledim... süzgeçten geçire geçire bir hal oluyorsun. Dan diye söylesen ne olur sanki...

Serkan : ne söyleyeyim mesela?

Eylül güldü...

Eylül : bunu söylememen lazımdı mesela

Serkan beklenti dolu bir şekilde Eylül'e bakıyordu...

Eylül : alkolik olmak üzere olduğumu, böyle içmeye devam edersem olacağımı, eğer olursam benimle asla ilgilenmeyeceğini hatta daha ileri gidip eğer içmeye devam edersem beni terkedeceğini söylemen lazım...

Serkan : böyle bir şey mümkün değil. Sen benim bile yanımda olduktan sonra ben olmayacak mıyım?

Eylül güldü...

Eylül : "başlarım böyle işe, içmeyeceksin dedim!" demen lazımken sen "sana içme demiyorum, iç ama araları aç" diyorsun...

Serkan : ama o durum ile bu durum arasında bir fark var, ben alkoliktim Eylül, sen değilsin. Sadece kontrolü kaybetmek üzeresin ve ben yolunu bulmaya yardım edeceğim...

Eylül : üslubun çok... normal. Böyle olmaması lazım. Yani böyle olmalı ama eski Serkan'ı da özletme...

Serkan güldü...

Serkan : tamam.. ama bu konuda anlaştık değil mi?

Eylül kafasını salladı...

Serkan : iyi... içim rahat edebilir o halde.

Eylül : etsin. Yalan yok. İçtiğim zaman söylerim artık.

Serkan : tamam...

Serkan gülümseyerek Eylül'ün yanına gelip saçlarıyla oynamaya başladı...

Serkan : benim yüzümden başladın bu kadar içmeye değil mi?

Eylül hiçbir şey söylemese de Serkan bu sessizliğin evet anlamına geldiğini anlamıştı...

Serkan : o zaman bunu eskiye çevirmek de bana düşer. Lütfen sadece benim yaşadıklarımdan ders al.

Eylül : söz veriyorum... konuyu kapatabilir miyiz artık? Güzel şeylerden konuşalım, aşktan mesela.

Serkan : konuşalım... sabahlara kadar bunun üstünde konuşabiliriz...

Eylül : Bekle, bir şarkı açayım...

🎶Bir yelkene koy beni al götür uzaklara
Kaçıyorum bu dünyadan nedenini hiç sorma

Dalgalar bizim olsun güneş batsın yunuslarla
Denizler bütünleşsin bizim olsun bu dünya

Seninle buluşuruz engin denizlerde
Denizler susuverir derin derin derin
Seninle konuşuruz engin denizleri
Denizler anlatırlar seni

Kal benimle ufuklarıma çağır ateşleri
Rüzgar eserse paylaşırız
Kal benimle sonuna kadar yaşa bu düşleri
Düşler biterse yaratırız🎶

Eylül gülümserken Serkan da onu kendine çekmişti...

Serkan : bunu özellikle seçtin değil mi?

Eylül : evet. Zaten tekne gezisine çıkacağımızı söylediğinden beri playlist yapıyorum... içinde ne kadar tekne, deniz geçen şarkı varsa hepsini topladım...

Serkan : sen pek bir şey yemedin... bu kadar mı yiyecektin?

Eylül : evet...sanırım tekne beni tutuyor, hareket ederken midem ağzımdaydı, yeni yeni geçiyor. Yerim birazdan.

Serkan : hareket etmeyiz biz de o zaman... feribotla gideriz, o bu kadar sallanmaz.

Eylül : hayır, burada bir hafta burada tıkılı kalmayacağım, denizde olacağız, gezdireceksin beni... bunun için geldik buraya.

Serkan : emin misin?

Eylül : evet. Hem şu an ne kadar mutlu olduğumu tahmin bile edemezsin... hadi, gel seninle bir oyun oynayalım...

Zoraki AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin