Serkan inanamıyormuş gibi defalarca gözünü açıp kapadı...
Serkan : bana motor mu aldın?
Eylül : Serkan buna motor demek gerçekten biraz haksızlık olur... bu resmen bir hurda. Elden düşme, çok eski ve birkaç parçası da eksik. Eksik parçaları da arabanın arkasında, aldığım yerde onu tamir etmeyi becerememişler, benim de aklıma hemen sen geldin. Bana bir dönem tamirhanede çalıştığını, motorlarla ilgilenmeyi sevdiğini söylemiştin. Ben de bununla uğraşabileceğini düşündüm... ayrıca bunu tamir etmek senin için güzel bir uğraş olmuş olur, böylece hiç gereği olmayan bir işi aramaya uğraşmazsın...
Serkan : Eylül, sen bana bir motor mu aldın? İnanmıyorum... bu çok...
Eylül : bak, hemen reddetme ne olur.. bu hurda için gerçekten çok para vermedim. Gerçekten çok ucuzdu, sahibi bir an önce elden çıkarmak istiyordu. Aslında sana yepyeni gıcır gıcır bir motorsiklet almak isterdim ama o kadar büyük bir şeyi kabul etmeyeceğini çok iyi biliyorum. Bu da iş görür diye düşündüm... her ne kadar bir hurda olsa da...
Serkan : motoruma laf söyleme... hele hurda hiç deme...
Eylül'ün neşesi yerine gelmişti...
Eylül : beğendin!
Serkan : Beğenmek mi? Bayıldım... biliyor musun bu benim eski motoruma çok benziyor.. gerçekten inanamıyorum. Cidden doğum günüm için bana bunu mu aldın? Yani kiralık falan değil, artık tamamen benim öyle mi?
Eylül : başka herhangi bir zaman da alabilirdim ama öyle kabul etmeyeceğini biliyordum. Doğum günün benim için mükemmel bir bahaneydi. Sadece biraz üstünde çalışman gerekiyor, seni biraz yoracak gibi. Ama eğer olmazsa, yani çalıştırmak için başa çıkamazsan yeni bir tane alırım...
Serkan : saçmalama... bu benim aldığım en mükemmel hediye... bu muhteşem... çok teşekkür ederim Eylül...
Eylül : oh be! Kabul etmeyeceğini düşünüp çok gerilmiştim.. çok rahatladım
Serkan : yeni ve pahalı bir motor alsaydın kabul etmezdim ama buna bayıldım. Hem çözülemeyecek bir sorunu olduğunu sanmıyorum. Evet elden düşme olduğu belli, biraz hırpalanmış da. Ama bence sadece biraz ilgi ve sevgiye muhtaç ve ben de bunu ona verebilirim...
Eylül güldü...
Eylül : eh, bir motorsikletle ortak noktalarımın olacağını asla tahmin edemezdim...
Serkan hafifçe gülerek Eylül'e döndü ve elinden tutarak yeniden evin içerisine çekti...
Serkan : bir dakika... hediyenin senin için mi benim için mi olduğunu tam olarak bilmediğini söyledin. O ne demekti?
Eylül : açık değil mi? Son deneyimimizden sonra korkuma rağmen seninle motor ile seyahat etmek çok hoşuma gitmişti. Bunu daha sık yapmak isterim yani aslında bu biraz kendime de bir hediye olmuş oldu.. tabii tek kullanmak istersen o başka...
Serkan : deli misin? Seni bırakıp nereye giderim?
Serkan birden Eylül'e sarılıp büyük bir mutlulukla onu öpücüklere boğmuştu. Onu böyle mutlu görünce Eylül'ün içi de ister istemez büyük bir mutlulukla dolmuştu... on dakika öncesine kadar Serkan'ın hediyeyi kabul etmeyeceğini hatta belki de sinirlenebileceğini düşünerek korksa da şimdi hepsinin yersiz olduğunu görmüş oldu.Serkan hediyesine bayılmıştı...
Serkan : demek ki benim karım ilgi ve sevgiye muhtaç öyle mi?
Eylül : sadece özellikle o kısmı mı dikkatini çekti? Ben elden düşme ve hırpalanmış kısmını kendime benzetmiştim aslında. Hiç öyle bakma, bu benzerliği inkar edemezsin...
Serkan kaşlarını çattı... yine de moralini bozmadan Eylül'e cevap verdi...
Serkan : bu söylediğini hiç duymamış farz ediyorum Eylül.. hem ben ne de olsa yaşlı bir adamım, bugün bir yaş daha aldım ve yirmi dokuzuma bastım...
Eylül : o zaman sana otuzuncu yaş gününe ne alacağım belli oldu. Beni hediye düşünme derdinden kurtardığın için çok teşekkür ederim. Demek ki benim bu yaşlı adama bir işitme cihazı almam gerekecek.
Serkan kahkahalarla güldü...
Serkan : hı hı.. kesinlikle almalısın...
Serkan neşeli bir şekilde Eylül'ü öperken Eylül de kendini ona bırakmıştı... Özlem dolu kısa ama yoğun duygular içeren bir öpüşün ardından Serkan onun elini tutup merdivenlere yönelirken Eylül de hiç itiraz etmeden peşinden gitti...