Erdem : bir de soruyorum, iyidir tabii... son görüşümden sonra kaç ay geçti, hala fıstık gibi...
Serkan bu sözlerden sonra öfkeden deliye dönmüştü... artık onu durdurmanın hiç bir yolu yoktu, kendisini sakinleştiremezdi ki zaten bu adama cezasını vermeden sakinleşmek de istemiyordu... bu yüzden yumruklarını hiç durmadan Erdem'in yüzüne geçirip durdu.
Serkan: sen onu yalnız, savunmasız mı sandın, hayvan herif?! Gücün bir ona mı yetiyo ulan?!
Erdem : hiç zahmet etme... o da yeterince güçlü... yoksa burdan öylece çıkıp gitmesine izin verir miydim sanıyorsun? Az kalmıştı... çok az...
Serkan durmuyordu. Erdem'in her kelimesinde siniri biraz daha artıyordu, iyice gözü dönmüştü... Erdem ise sadece bir iki kez yumruğunu isabet ettirebilmişti, artık sadece kendini korumaya çalışıyordu.. Serkan en sonunda tatmin olup onu leş gibi odanın köşesine ittiğinde yorulduğunu farketti. İşini bitirip odadan çıktığında Eylül sinirli ve endişeli bir şekilde onu bekliyordu...
Eylül: Serkan, ne yaptın? Dövdün mü onu?
Serkan: bir de soruyor musun? Yoksa ona acıyor musun?! Dövdüm tabii! Ya ne yapacaktım?
Mesude : sen eşkıya mısın oğlum? Naaptın çocuğa? Ne istedin ondan? Ne yaptı ki sana?
Eylül: anne... lütfen...
Serkan hiç cevap vermedi... çok sinirliydi, bir de Eylül'ün annesiyle uğraşamayacaktı...
Mesude : Eylül'ün her eski sevgilisine böyle mi davranacaksın sen?
Eylül anında kızarıp eliyle yüzünü kapadı ve en yakın yere oturdu. Annesi en olmayacak zamanda en olmayacak şeyi söylemişti...
Serkan: ne?! Eski sevgili mi?! Doğru mu bu?
Eylül sadece kafasını salladı... bu Serkan'ı öfkelendirmekten başka hiçbir işe yaramamıştı... Eylül az önce yaşadıklarına mı üzülsün, Serkan'ın siniriyle mi başa çıksın, karar verememişti... hala dizleri titriyordu...
Serkan : inanmıyorum! Bununla? İnanmıyorum!
Serkan çok öfkeliydi... daha fazla orda duramazdı, tam gidecekti ki bir ses onu durdurmuştu. Yüzü yumrukların etkisiyle kıpkırmızı olmuş, burnundan kan akan Erdem, yanındaki polislerle birlikte onların olduğu koridora girmişti bile...
Erdem : işte orda! O yaptı bana bunu! Anlamadım, birden üstüme saldırdı!
Polisler Serkan'ı alıp amirin odasına götürürken Eylül'ün artık gücü kalmamıştı...
Mesude : kızım? Sen iyi misin?
Eylül: çok yoruldum anne... gerçekten... sen, Serkan, babam... bunlar yetmezmiş gibi bir de Erdem çıktı karşıma. Neden çağırdın onu? Bana neler yaptığını bilmiyor musun?
Mesude : kaç tane avukat aradım ama bir o geldi...
Eylül: kimse gelmeseydi de sabahı bekleseydin sen de. Onun nasıl biri olduğunu bilmiyorsun sanki?
Mesude : tamam iyi bir adam olmadığı belli ama iyi bir adam... o an babanı kurtarmaktan başka bir şey düşünemedim ki ben. Sadece iyi bir avukat işte, babanı kurtarabilirdi...
Eylül: o burdayken beni çağırmasaydın o zaman... biliyorsun anne, bunu yapmamalıydın... o bana yine...
Mesude : ne? Yoksa Serkan o yüzden mi...
Eylül: tabii ki o yüzden... sen ne sandın? Sebepsiz yere adamı dövdüğünü mü sandın?
Mesude : yani, ondan bekledim... onda tam öyle bir tip var. Başka ne bekler ki insan?
Eylül: oysa Erdem çok düzgün bir insan değil mi? En az ablamın kocası olacak o pislik kadar!
Bu sözler Mesude'ye bir tokat gibi çarpmıştı...
Eylül: Ah anne... onu biraz tanımaya uğraşsaydın öyle biri olmadığını hemen anlardın... senin de babamında şu önyargınızı hiç anlayamıyorum... dayanamıyorum... gerçekten dayanamıyorum. Ne olur onu tanımaya çalışsanız? Zaten biraz uğraşsanız benim gördüğüm Serkan'ı siz de göreceksiniz. Ne olur yeniden bir arada olsak ve aramızda hiç problem olmasa? Tam bir aile olsak? Onun benim için iyi olmadığını düşünüyorsunuz, oysa Serkan şu iki senede başıma gelen en güzel şey...
Mesude : eğer babanı kurtarmayı başarabilirse onu tanımak için uğraşacağıma söz veriyorum Eylül...
Eylül hiçbir şey söylemedi. Şimdi Serkan'ı kurtarması gerekiyordu, Erdem kim bilir neler söyleyecekti hakkında...
Eylül: girebilir miyim? Karısıyım...
Erdem : karısı mı?
Amir onu içeri almıştı, önünde Serkan'ın sabıka kaydı karşısında da o adamın karısı vardı. Yine de Eylül'ün konuşmasını dinledi... aynı avukat hakkında yapılan aynı suçtan iki tane daha şikayet olduğunu görünce gerçeği anlamıştı...
Serkan suçlanmaktan kurtulmuştu, yine de ceza alsa bile yaptığından memnundu, o adam bunu hatta daha fazlasını bile haketmişti...