198.Bölüm - Hesap

222 22 32
                                    

Eylül'ün geldiğini gören Songül ayağa kalktı ve onun yanına kadar gelince Eylül hemen geri geri gitti...

Eylül : sakın yaklaşma bana... ne var, neden geldin buraya?

Serkan da arkasından gelmiş, olası bir kavgayı önlemek istercesine ikisinin ortasında duruyordu.

Songül : ben... ben senden özür dilemeye geldim Eylül. Annemlerden de... ben hata yaptım, çok büyük bi hata yaptım...

Eylül : anne, ne diyor bu?

Songül : anladım Eylül, anladım... bana söylediklerinin, anlattıklarının doğru olduğunu anladım. O zaman inanamamıştım ama artık inanıyorum...

Eylül : anladın demek... ne oldu? Başkasıyla mı bastın şerefsizi?

Songül : şey... evet. Evet başkasıyla gördüm. Nerden anladın?

Eylül : Başka türlü inanamazsın çünkü... ben neler söyledim de inanmadın, kendi gözlerinle görmesen inanmazdın...

Songül : kendi itiraf etti... yaptığını itiraf etti. Terk ettim onu...

Eylül : doğru! Sen kendi gözünle görsen bile inanmazdın değil mi? Anca ona inanırsın, o ne söylerse o değil mi?

Songül : beni affet Eylül. Sana inanmam lazımdı...

Eylül : inanman lazımdı evet... çünkü bu yüzünü bilmeden önce ben de eniştemi severdim, onu abim yerine koymuştum. Taa ki bana bunu yaşayana kadar. Sana yalan söylemek için hiç bir sebebim yoktu Songül. Ona iftira atmak için hiç bir sebebim yoktu! Sen kardeşine inanmak yerine ona inandın. O raporlara yalan dedin, o işi başkasıyla yapmıştır, ortaya çıkmasın diye tecavüz yalanı atıyordun dedin! Bana neler yaşattığının farkında mısın sen? Karşıma geçmiş özür dileyecek yüzün var mı senin?

Songül : ne desen haklısın... aşıktım Eylül. Mutluluğumu kıskandığını falan düşündüm işte. Saçma sapan şeylerdi ama aşkımdan gözüm dönmüştü, sen de anlarsın, annem bahsetti... sevdiğin adamla evlenmişsin yani sen de aşıksın, ne demek istediğimi anlarsın, aşık olduğunda gözün hiçbir şey görmüyor...

Eylül : çıldırıcam ya! Bir kız neden ablasına böyle bir konuda yalan söylesin ki?

Songül : üzgünüm... çok üzgünüm ablacım... bilemedim.

Eylül : bundan sonra seni affedip abla kardeş olmamızı sakın bekleme Songül, çünkü olmayacağız. Sen benim için bana tecavüz eden adamın karısısın sadece...

Songül : Eylül... kardeşim yapma!

Eylül : bana kardeşim deme! Sakın!

Serkan etrafa bakıp bir hizmetçiyi göz hapsine aldı...

Serkan : ne izliyorsunuz, gösteri mi var burada? Kaan nerde? Biriniz getirsin.

Hizmetçilerden biri birkaç dakika sonra Kaan'ın sandalyesini iterek yanlarına getirmişti... Kaan şaşkın şaşkın Songül'e bakıyordu...

Kaan : bu kim? Sen kimsin?

Eylül : hiç kimse...

Serkan : bizim için gitme vakti geldi... Hadi Eylül...

Kaan : yeniden gelebilir miyiz annecim?

Eylül, Songül'ü işaret etti...

Eylül : o gittiği zaman geliriz annecim. Şimdi biz gidiyoruz.

Serkan, Kaan'ın sandalyesini sürükleyip Eylül'ün arkasından evden çıktı. Songül arkalarından gelmişti...

Songül : Eylül... yeğenini sormayacak mısın?

Eylül dondu... ablasını en son gördüğünde Songül hamileydi...

Serkan : senin hayatın bizi zerre kadar ilgilendirmiyor. Sen onun ablası değilsin, dolayısıyla Eylül'ün de bir yeğeni yok. Sakın bize bulaşma.

Songül : onu korumak istiyorsun, anlıyorum. Ama ben onun ablasıyım, benden ona zarar gelmez

Serkan : gerçekten mi? Ona inanmayan kimdi? Başımızdan git... onu daha fazla üzmene izin veremem...

Songül : ben çocuğumu kaybettim Eylül... aynı istediğin gibi, o gün orada söylediğin gibi doğamadan öldü... yani artık bir yeğenin yok Eylül...

Serkan : kapa çeneni artık! Çekil git başımızdan.

Eylül : iyi olmuş, kurtulmuş... hadi, lütfen artık gidelim Serkan.

Songül : umarım senin aynı acıyı yaşamazsın

Eylül hiçbir şey söylemeden arabaya bindi. Serkan ise Songül'e yaklaşıp parmağını suratına doğru uzattı...

Serkan : hayatımızdan defol git. Her şeyi sen yaşadın zannediyorsun ama bir halt bildiğin yok. Bunu yaşamayı sen tercih ettin, sonuçlarına da katlanıcaksın!

Serkan, Kaan'ı da arka koltuğa oturtup sürücü koltuğuna geçti ve arabayı evlerine doğru sürdü... Yol boyu herkes suskundu...

Eylül : incir? Hani alacaktın Serkan...

Serkan : şey... evet ben onu tamamen unuttum, alıyorum hemen. Başka istediğin bir şey var mı?

Eylül : yok. Kaan, sen bir şey istiyor musun?

Kaan : muzlu süt...

Eylül: muz al da evde yapalım o zaman Serkan... o sütler şekerli oluyor, çok sağlıksız...

Serkan kafasını sallamış, iştahla soğumuş kestanelerini yiyen Eylül'e bakıyordu... belki de umrunda değildi gerçekten... eve gittiklerinde anlayacaktı. Eğer Eylül o kadın yüzünden bir damla gözyaşı dökerse bunun hesabını Eylül'ün anne babasından soracaktı...

Kaan : biliyor musunuz ben kardeşime bir isim buldum...

Serkan : öyle mi? Ne buldun?

Kaan : erkekse Emre olsun.

Serkan bakışlarını hemen Eylül'e çevirdi... Eylül'ün de suratında bir tiksinti ifadesi vardı. Songül'ün kocası olacak o adamın ismi Emre'ydi...

Serkan : olmaz...

Kaan : neden?

Serkan: çünkü... çünkü şey...

Eylül : çünkü sen o senin en yakın arkadaşının ismi diye o olsun istiyorsun... Ama kardeşin de biraz büyüdüğünde senin en yakın arkadaşın olacak, o yüzden başka bir isim bul bence, aynı isim olmasın...

Zoraki AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin