Serkan'ın sesi dışarıdan duyulmaya başlamıştı. Eylül onun sesini duyar duymaz hemen kapıya gidip kocasına kapıyı açmıştı. Serkan ise kaliteli görünen bir takımın içinde ona gülümseyerek bakıyordu...
Eylül : haydi gidelim, gidelim!
Meral de Serkan da kahkaha atmıştı onun bu heyecanlı haline. Eylül ise etrafa gülücekler saçıyordu...
Meral : canısı senin azıcık gergin, biraz tedirgin falan olman lazım. Adettendir ya hani...
Eylül: öf ne gerginliği Meral, sanki ilk defa evleniyorum
Meral : tamam ama bu da ilk düğünün...
Eylül: ben de ondan bir an önce gidelim diyorum ya! Sizse burda durmuş benimle dalga geçiyorsunuz bir de. İnanılır gibi değil gerçekten. Millet beklemekten sıkılıp gidecek, bunlar burada bana gülüyor...
Meral kahkahalarına hakim olamazken Serkan kendini gülmemek için zor tutuyordu...
Serkan: o zaman önden buyrun gelin hanım...
Eylül hızlı hızlı koridorda ilerlerken Serkan da arkasından seslenmişti...
Serkan: tabii tabii, sen git, ben de gelirim bir ara...
Eylül: sen çok yavaşsın ben naapayım...
Serkan: nikahımız kıyıldı zaten Eylül, acele etmene gerek yok, öyle kaçıp gidecek bir nikah memuru yok. Ayrıca kimse bir düğün görmeden gitmeyecek, herkes bugün senin yanında olmak için geldi zaten...
Eylül: olsun yine de gecikmeyelim... bu arada, gerçekten bunu sormak şimdi aklıma geldi ama eğer nikah falan kıyılmayacaksa bu insanlar neden buraya kadar geldi?
Serkan: nikah kıymayacağımızı kim söyledi?
Eylül: aşkım sen sanırım unutmaya başladın ama biz evlendik. Yani resmi olarak zaten evliyiz...
Eylül alyansını ve yüzüğünü Serkan'ın suratına doğru tutunca Serkan elini tutup dudaklarına götürdü...
Serkan: ama gelenler bir nikaha şahit olmak isteyeceklerdir, değil mi?
Eylül: evet ama...
Serkan: şişşt... geldik bak...
Onların geldiğini gören her davetli onları gülerek alkışlarken Eylül, Merve, Yiğit ve iş yerinde tanıştığı birkaç insanı daha gördüğü için çok mutlu olmuştu. Deniz ve kocası da en ön sırada yerini almışken Deniz eserini mutlulukla izliyordu...
Eylül, kırmızı cübbe içindeki Göktuğ'u zar zor farketmişti, bunu gördüğünde gülmekten nerdeyse düşecekti. Serkan neler planlamıştı?
Serkan onun nereye baktığını görünce o da gülmeye başladı...
Serkan: bu gerçekten benim planım değildi, Meral akıl etti... nikah şahitlerimizi de merak ediyorsundur sen şimdi...
Eylül: etmiyorum desem yalan olur...
Serkan onu Göktuğ'un yanına çekerken Eylül kahkahalarla gülmeye başlamıştı, öyle ki gözlerinden yaş gelmişti artık...
Göktuğ mikrofonu eline almadan önce Eylül'e yaklaşıp göz kırptı...
Göktuğ : nikah şahidin olamadım belki ama nikah memurun oluyorum! Bence bu daha havalı, herkese nasip olmaz...
Eylül gülerken yanlarına Deniz hanım ve onun yardımıyla Kaan da gelmişti.
Göktuğ eline mikrofonunu alıp havaya girerek konuşmaya başlamıştı. O konuşurken davetlilerin sesi de kesilmişti...
Göktuğ : evet herkes hazır olduğuna göre artık başlayabiliriz...
Eylül: evet...
Göktuğ : gelin hanım biraz heyecanlı galiba, onu şimdi değil, birazdan sorduğumda diyeceksiniz...
Herkes gülüşmüştü...
Göktuğ : evet... siz Serkan Özgün, yanınızdaki güzeller güzeller kızla, Eylül Acar ile yeniden evlenmeyi kabul ediyor musunuz?
Serkan: evet!
Herkes alkışlamıştı...
Göktuğ : peki siz Eylül Acar, yanınızdaki baştan aşağı değişmiş bu adam ile yeniden evlenmeyi kabul ediyor musun?
Eylül: evet!
Göktuğ: peki siz şahitler? Bu çiftin mutluluğuna şahitlik eder misiniz?
Deniz & Kaan : evet...
Göktuğ : o halde, hayatınıza dokunan herkesin bana vermiş olduğu yetkiye dayanarak sizi yeniden karı-koca ilan ediyorum... Gelini öpebilirsiniz!
Herkes gülüp onları alkışlarken Serkan, Eylül'ü kısaca öpmüştü...
Deniz : sonunda... sonunda birbirinize acı çektirmeyi bıraktınız ve önünüze bakıyorsunuz. Sizin adınıza öyle mutluyum ki...
Serkan: çok sağol Deniz, gerçekten sen olmasaydın ne yapardık bilmiyorum.
Deniz : ben hiçbir şey yapmadım Serkan, sadece aracı oldum, siz bunu kendiniz başardınız. Mutluluğu sonuna kadar hak ediyorsunuz.
Eylül: gerçekten de iyi ki hayatımıza girdiniz Deniz hanım. Siz de olmasanız...
Deniz : bence hanımı bir kenara bırakabilirsin...
Eylül: peki... Deniz.
Deniz ona gülümserken herkes yavaş yavaş yanlarına gelip onları tebrik etmeye başlamıştı...
Eylül bu esnada Kaan'ın yanına geçmişti ve elini tutuyordu. Bazen gerçekten kendi çocuğuymuş gibi hissediyordu, mavi gözlerini Serkan'dan duygusallığını da kendisinden aldığını düşünüyordu. Öyle alışmış, öyle sevmişti ki Kaan'ı...
Serkan: dans edelim mi?
Eylül: e tabii ki, nasıl bir düğün bu? Gelinle damadın dans etmediği düğün olur muymuş hiç?
Serkan onu ortaya doğru çekerken güzel bir müzik onlara eşlik etmeye başlamıştı...
Eylül: seninle dans etmeye bayılıyorum... çok güzel dans ediyorsun!
Serkan güldü...
Serkan: biraz eğitim, hepsi bu.
Eylül: dans kursuna benimle de gider misin?
Serkan : dansa ilgin mi vardı?
Eylül: yoo, sadece seninle bir şeyler yapmak çok hoşuma gidiyor.
Serkan: "bir şeyler" için bir sınırlaman yoksa benim daha iyi bir fikrim var...
Eylül: neymiş?
Serkan: evde kalabilir...başka aktiviteler yapabiliriz, hem kalori yakmama yardımcı olur, hem de sakinleştirir...
Eylül: ay Serkan! Ben de bir şey söyleyeceksin sandım! Aklın nerelerde senin? Dur daha yeni evlendik...
Serkan: onları düşünen sensin Eylül. Ben yogadan bahsetmiştim.
Serkan kahkaha patlatırken Eylül ona ters ters bakmıştı...
Eylül: sadece ben düşünüyorum yani öyle mi? Hep düşünen benim zaten...
Serkan: inan bana tek değilsin... sadece sürekli dile getiren sensin, hepsi bu...
Serkan gülerken Eylül onun ensesine yapabildiği kadar sert bir şekilde vurmuştu...
Depo çiçek böcek mutluluk... araya birkaç dram sıkıştırmak lazım ama bakalım ne zaman? 🤪🙊
Az sonra Sohbet Köşesinde bölüm yayınlayacağım, konuşuruz biraz ❤️