189.Bölüm -Suçlu

206 16 15
                                    

Serkan : ne?! Sen suçlu falan değilsin Eylül, ben kendimi iyi hissedeyim diye hatalarımı örtmeye çalışmana, suçu kendine atmana izin veremem.

Eylül : niyetim bu değil ki Serkan. Olanı söylüyorum. Ben suçum, çünkü sen gittiğinde dağılan, kendimi bile unutan, karnımdaki bebeği umarsamadan yemeden içmeden kesilen bendim. Ona bakamayan bendim. Sen bana ne yaparsan yap, ne yaşamış olursam olayım güçlü olmak zorundaydım... bebeğimi düşünüp güçlü olmak zorundaydım. Ama yapmadım.

Serkan : saçmalama Eylül. Onca haltı yiyen bendim, senin bir suçun yok. Sen böyle olmasını istemezdin

Eylül : sen ister miydin yani?

Serkan : hayır. Ben de istemezdim ama ben sonuçlarının ne olacağını göremedim. Benden nefret et istedim, beni bırak ve hayatına bak istedim. Babalığı beceremeyecektim, biliyordum bunu, emindim. Sen "zaten istemiyordun, bakmıyorsun çünkü işine gelmiyor"lara başlayacaktın ve hiçbir şey yolunda gitmeyecekti. Yol yakınken, vaktin varken birini bul istedim, benden başka birini. Seni sevecek, o çocuğa da baba olabilecek birini sev ve mutlu ol istedim. Güney gibi bir adamla ol istedim mesela. Onu sevmiştin, belki aşıktın bile, yeniden onunla şansını denemek isteyebileceğini düşündüm. Bana gerçekten aşık olduğunu, benim için bu kadar üzüleceğini hesaba katmamıştım. Aslında bunların hiçbirini istemedim ama doğru olan buydu. Söylediklerimi sadece benden nefret et diye söylemiştim, hiçbiri kendi düşüncelerim değildi

Eylül ağlıyordu, Serkan omuzundaki ıslaklığı hissettiğinde şaşırıp Eylül'ü göğsüne çekti ve sarıldı. Eylül artık hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştı....

Serkan : özür dilerim Eylül... özür dilerim. Acını ne siler bilmiyorum a-...

Eylül: acımız...

Eylül kafasını Serkan'ın göğsünden kaldırıp bakışlarını onunkilere dikti...

Eylül : acımız Serkan... senin de üzüldüğünü, acı çektiğini biliyorum

Serkan : çektim... inan bana çektim. Hatta beni kendime getiren bu oldu diyebilirim Eylül.

Eylül : anlayabiliyorum. Ama suçu sana atmam çok yanlıştı... suçlu olan benim, Deniz'le yaptığımız bir seans aklımı başıma getirmemi sağlamıştı. Bu acıyı çekmek zorunda değildim, bunu yaşamama şansım vardı ama ben kendi ellerimle çocuğumun ölümüne göz yummuşum...

Eylül burnunu çekti.. gözyaşları durmaya başlamıştı. Serkan yüzünü avuçlayıp yanaklarına öpücüklerini bıraktı...

Serkan : bir aile olalım Eylül... büyük bir aile hayalin var ya, gerçekleştirelim bunu. Sen kendini ne zaman hazır hissedersen... çünkü ben hazırım

Eylül : değilsin... sırf ben üzülmeyeyim diye öyle söylüyorsun. Sırf bu bebek aramızdakileri çözecek diye istiyorsun...

Serkan : hayır. Eski Serkan o zamanlar bile kendini değil o bebeği düşünüyordu Eylül. Eski Serkan sırf ona baba olamayacak diye istemedi o bebeği, çünkü onu düşünüyordu. Kendisini değil... Ama şimdi her şey farklı.

Eylül : çocuk mu istiyorsun?

Serkan : evet ama problemlerimizi çözsün, acımızı dindirsin diye değil, senden bir çocuğum olmasını istediğim için. Gerçi bir değil, en az iki olmalı, ama başlangıçta odak ilk çocuğun olmalı...

Eylül şaşkınlıkla Serkan'a bakakaldı...

Eylül : sen kimsin ve Serkan'a ne yaptın?

Serkan kahkaha attı...

Serkan : burdayım sevgilim... burdayım. Artık onları affettim unuttun mu? Artık benden baba olur. Bence olur yani...

Eylül : hem de çok iyi olur...

Serkan Eylül'ü öpmeye başlayınca Eylül geri çekilmedi...sadece üzerindeki hırkaya rağmen hava hala soğuktu ve üşüyordu. Serkan yüzünü onunkinden uzaklaştırıp gülümsedi...

Serkan : üşüdün sen...

Eylül : birazcık

Serkan onun ellerini tutarak ağzına doğru götürdü ve nefesiyle ısıtmaya çalıştı... Sonra Eylül'ün bir elini bırakıp diğer elinden tutarak içeri çekmeye başladı. Eylül artık konuşulacak hiçbir şey kalmadığı için çok mutluydu. Serkan'ın az önce kendi gözyaşlarıyla ıslanmış olan gömleğini çıkartırken de aklındaki her şeyi güvertede bırakmıştı...

.....

Eylül uyandığında Serkan'ın hala uyuduğunu görünce göğsüne bir öpücük bırakarak odadan çıktı. Hafifçe sallanan tekne yeniden midesini ağzına getirmeye başlamıştı ama aldırmadan güzel bir kahvaltı hazırlamaya başladı. Bu arada arkasından gelen Şanslı da mamasına kavuşmuştu...

Eylül : sen de sevdin burayı dimi kızım? Ben çok sevdim... umarım baba bizi her sene buraya getirir...

Serkan : getiririm tabii...

Serkan hala uykuluydu, saçları karışmış, üstüne de hala bir şey giymemişti...

Eylül: günaydın...

Serkan : günaydın...

Eylül yanına gelip saçlarını düzeltmiş, yanağına da bir öpücük kondurmuştu...

Eylül : kahvaltı hazır ama dışarıya hazırladım, bugün hava çok sıcak, içerisi daha da sıcak...

Serkan : evet, çok sıcak... ben de bu sıcakta neden bunları giyeceğini soracaktım ki cevabımı aldım.

Eylül : bugün için aklımda çok güzel planlar var Serkan, adanın tadını çıkarmak istiyorum. Sonra bir plaja gideriz...

Serkan : olur... hadi bir an önce kahvaltımızı yapalım o zaman.

Eylül : şey, Şanslı ne olacak?

Serkan : tasması yanında dimi? Alırız onu da yanımıza...

Eylül: belki o da denize girer?

Serkan güldü...

Serkan : neden olmasın? Belki de girer...

Zoraki AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin