Eylül kararını vermişti vermesine ancak ailesini düşünüyordu. Bu karara tepkileri nasıl olurdu ki? Peki Serkan'ın ailesi? Onlar böyle bir gelini kabul edecekler miydi? Eylül cevabın ne olacağını gayet iyi biliyordu. Serkan sorun etmese bile onlar ederdi...
Serkan : ne oldu? Yoksa kararını mı değiştirdin?
Eylül : şey... ben mi? Hayır. Tabii ki değiştirmedim. Sadece... ailelerimizi düşünüyordum. Yani söylediğimizde bu kararımızı nasıl karşılarlar diye...
Serkan göz görülür şekilde rahatlamıştı...
Serkan : öyle desene... sizinkileri bilmem ama benim paragöz ailem bu karara oldukça mutlu olacaktır. Zaten senin yanındalarken gözlerindeki dolar işaretlerini görür gibiyim...
Eylül : Serkan, ben ciddiyim... sence beni kabul ederler mi? Yani, formaliteden değil de gerçekten, gelinleri olarak...
Serkan : senden iyisini mi bulacaklar? Onların hayallerinde bambaşka biri olurdu muhtemelen...
Kendi kendine güldü...
Serkan : onlar muhtemelen yüzlerce suçtan içeride yatmış, benim gibi bağımlı, belki de uyuşturucu bile kullanan bol dövmeli sevimsiz bir kız bekliyorlardır... açıkçası sen onların arayıp da bulamadığısın...
Eylül : görünüşte evet... belki kanunen de.. ama, sen de biliyorsun ki...
Serkan sinirlenir gibi olmuştu. Ama aslında bu siniri Eylül'e değil, ailesineydi...
Serkan : eğer buna takılacaklarsa beni tamamen unutsunlar... zaten onların ne düşündüğü umrumda da değil, bu zamana kadar da olmadı. Asıl sorun senin ailen... benim gibi beş parasız bir ayyaşı damatları yerine koyacacaklar mı? Cevabı sen de biliyorsun eminim ki...
Eylül : onlar da kabul etmek ve kararıma saygı duymak zorundalar... Serkan, sen hayatıma gelene kadar ben yaşayan bir ölüydüm, sense onlara biricik kızlarını geri kazandırdın, hayata döndürdün... bunun değeri parayla ölçülmez... ayyaş lafına gelince de, artık buna çok sinir oluyorum. Çünkü sen zaten tedavini oluyorsun, artık sana bir şey diyemezler
Serkan alayla güldü...
Serkan : Eylül, bir baksana bana... yani, gerçekten mi? Sizin gibi bir aileye yakışıyor mu bu tip? Güldürme beni... ben durumun ne olduğunu gayet iyi biliyorum
Eylül kafasını kaldırıp Serkan'a baktı. Yüzünü inceledi, kaç saniye, belki de dakikalar geçmişti ama o saymadı. En sonunda konuşmaya başladı...
Eylül : ne varmış sende? Ben gayet yakışıklı bir yüz görüyorum... çok yakışıklı hatta...
Serkan hafiften sinirlenmiş gibiydi. Eylül'ün daha fazla yalan söylemesini istemiyordu...
Serkan : bırak ya...
Eylül : Serkan, ben ciddiyim zaten... hem de çok ciddiyim. Artık gözlerin çok daha anlamlı bakıyor. Gözlerin kızarık değil ve artık alkol kokmuyorsun. Tıraş oluyorsun, kendine bakıyorsun... kendindeki değişikliği sen hiç mi farketmiyorsun?
Serkan : hayır...
Eylül : farketmelisin... evlendiğim Serkanla şu an karşımdaki Serkan bambaşka insanlar... her anlamda
Eylül, Serkan'ın dudaklarının kıvrıldığını farketmişti...
Eylül : ayrıca onlara söylemeliyiz... bilmeliler...
Serkan : biliyorum
Eylül : onların kararı benimkinin zıttı olabilir ama ailemin kararı umrumda değil. Beni bu evliliğe sürükleyen, seni bana övüp duran, ısrarla seninle evlenmem gerektiğini söyleyen onlardı. Şimdi kararıma saygı duyarlar, benim için sevinirlerse ben de mutlu olurum. Ama kararıma saygı duymayacak olurlarsa, o zaman ben de...
Serkan : sen de?
Eylül : bunu o zaman düşünürüm...
Serkan gülmüştü...
Serkan : kim tutmayı beceremiyorsun değil mi? Ya da biriyle dargın kalmayı...
Eylül : aslında gayet beceriyorum... ablamla ne zamandır görüşmüyorum...
Serkan : biliyorum. Ama dangalaklık eden oymuş, bir insan önce kardeşine inanır, ne olursa olsun. Ayrıca böyle bir konuda yalan söyleyecek değilsin. Kim söyler ki?
Eylül : oysa sen başından beri bana inanmıştın
Serkan : besbelliydi...
Eylül : aile önemli evet ama... bilmiyorum, her zaman doğruyu söylemeyebilirler. Doğru olduğunu düşündükleri şekilde davranabilirler... belki bir durum olur, ailen ile bir sorunum olur, yani oldu diyelim ve ailen hakkımda bir şey söyledi. Beni değil onları mı tutacaksın?
Serkan : doğru olduğuna inandığım şeye inanırım. Ailemi tanıyorum ve güvenmiyorum. Sen de arada bana yalanlar söylüyorsun. Ama sen yalan söylediğinde bunu kolaylıkla ayırt edebiliyorum... yani ben sadece gördüğüme inanırım...