Eylül odasına gidip eşyalarını aldıktan sonra kendini aceleyle şirketten dışarı attı. Dışarıdaki sert rüzgara rağmen sanki nefes alamadığını hissediyordu...
Serkanla aylar önce yaptığı konuşma geldi aklına... oysa yapamam demişti ama yapmıştı işte...
Eylül: bir başkasını seversen...
Serkan: sevmem Eylül... sevemem. Seni sana layık olmadığım için bırakıyorum, buna rağmen bir başkasını sevebilir miyim? Ben adam gibi sevebilmeyi becerebilseydim zaten o sen ol isterdim...
Eylül: eğer gün gelir de bir başkasını seversen, seni affetmem Serkan... ahım üstünde olsun...
Eylül onun yüzüne karşı söyleyemediği her şeyi arabasına bindiğinde kendi kendine söylemişti...
Eylül : söz vermiştin! Hani sevmeyecektin? Hani başkasını sevemezdin? Bu kadar mıydı? Kendine biçtiğin ceza bir sene bile değil miydi? Hemen de bulmuşsun bir başkasını... bana layık değildin de ona mı layıktın?
Eylül uzun bir aradan sonra gözyaşlarına akmaları için izin vermiş, yüzünü direksiyonuna gömerek içini çeke çeke ağlamıştı...
Serkan amacına ulaşmış, Deniz'i görüşebilmek için ikna etmişti bile. Bu biraz olsun keyfini yerine getirmişti çünkü ona yardım edebilecek tek kişi oydu. Telefon konuşmasından sonra masasının üzerinde duran ve kimin bıraktığını bilmediği dosyaları inceledi, bunlar acildi. Hemen inceleyip imzaladıktan Merve'ye gidip hepsini teslim etti... aslında Yiğit'in odasına da bırakabilirdi ama en azından Merve ile lak lak edip Deniz ile görüşene kadar vakit geçirebilirdi, çünkü başka türlü vakit geçmiyordu...
Serkan: sen burada tek mi kaldın? Diğer asistan kız nerde? İlk haftadan pes mi etti yoksa?
Merve : Eylül mü? Yok o çıktı, Yiğit bey çıkması için izin vermiş, zaten Yiğit beyin bir işini de halletmesi gerekiyormuş dışarıda...
Serkan: dışarıda ne iş olabilir ki?
Merve : çok anlamadım... sanırım Yiğit beyin sevgilisine hazırlayacağı bir sürprizle alakalı bir şeyler dedi, bütün gün telefonda bir parti organizasyon şirketiyle görüştü durdu...
Serkan: ne alaka ki?
Merve : adı üstünde, kişisel asistan... ben işle ilgili düzenlemeleri hallediyorum, Eylül onun tüm kişisel asistanlığını yapıyor. İşi benimkimden zor, elalemin hayatını takip et dur...
Serkan : anladım, neyse seni daha fazla tutmayayım ben... kolay gelsin...
Merve : sağol... pazartesi görüşürüz...
Deniz'in verdiği saat geldiğinde Serkan hemen alt kata indi ve kendini Deniz'in odasına attı...
Eylül kendini eve attığında hala keyifsizdi. Kaan, Göktuğ ve Elena gelecek günü bulmuşlardı... ama Kaan'ın buraya gelebilmek için tek bir günü vardı ve bunu iptal etmeleri mümkün değildi... arkadaşlarının mutluluğunu paylaşmak adına sahte bir gülümseme yerleştirdi yüzüne, bu konuda yeterince başarılıydı zaten...
Eylül: hoşgeldiniz... ben bütün gün işteydim, bir şey yapamadım kusura bakmayın, pizza söyler miyiz? Hem dolaptan güzel bir şarap da var...
Göktuğ: olur tabii de, sen pek içmezdin...
Eylül: o zaman nasıl bir kutlama olur ki bu?
Göktuğ : tamam da, Kaan?
Eylül: Kaan'a da vişne suyu var... görüntüsü çaktırmıyor ne de olsa...
Göktuğ : Eylül, sen iyi misin? Biraz garip gördüm ben seni...
Eylül: iyiyim tabii, ne olabilir ki? Hadi siz geçin içeri, ben söylüyorum hemen pizzaları...
Göktuğ, Elena ve Kaan'ın yanına salona geçmişti... Eylül'ün bu garip halini iş yerinde sürekli Serkan'la görüşmesine bağlamıştı. Zaten Eylül'ün de dediği gibi başka ne olabilirdi ki? Yanındaki kadının elini tutarak kocaman gülümsedi...
Pizzalarını yerken herkes mutluydu, Göktuğ yanındaki kadına bakıp olanlara inanamamış gibi sürekli sırıtıp duruyordu. Eylül onun bu halini çok komik ama bir o kadar da tatlı bulmuştu...
Elena bir yandan çevrelerinde oynayan Şanslı'yı seviyor, bir yandan da bunca zaman Milano'da neler yaptığını anlatıyordu... Kaan hafiften uyuklamaya başlamıştı bile, konuşmaları takip ettiği söylenemezdi...
Elena : ...ama Göktuğ evlenme teklif edince şok oldum. Oysa ben sadece onu yeniden görmeye gelmiştim, ayrılmıştık ama belki uzun mesafe de olsa devam ettirebilirdik. Ama artık dönmek istemiyorum. Dönmek için bir sebebim yok...
Eylül: zaten biliyor musun benim kafamın etini yemişti sen gelene kadar, iyi ki geldin. Pek belli etmiyordu ama çok mutsuzdu. Ama artık arkadaşım yeniden mutlu, senin sayende...
Elena da kocaman gülümseyip birden Göktuğ'u öpünce Eylül de onları izleyip gülümsedi... onları böyle görünce bir an gözünün önüne Göktuğ'ların çiftlik evinde babası gelene kadar Serkan ile yaşadıkları o komik dakikalar gelmişti... henüz hamile olduğu, Serkan'ın elini karnında hissettiği ve aile olduklarını sandığı zamanlar...
"Eylül biz boşandık, bitireli uzun zaman oldu. Tabii ki sevgilin olacak, bu çok doğal. Bana açıklama yapmak zorunda değilsin..."
Doğal mıydı gerçekten? Öfkesini bırakıp birini sevebilmeyi başarabilmiş miydi cidden?
Merhaba ☀️ umarım iyisinizdir. Zor ve sıkıcı günler geçiriyoruz biliyorum, umarım bir nebze kafanız dağılabiliyorsunuzdur burada 🙏🏻
Günleriniz nasıl geçiyor?