Meral : hangisini diyorsun? Sarışın olan mı?
Eylül : hayır hayır, yanındakini...
Meral: hee... oh be.. tamam... o Güney. Mert'in kankası...
Eylül : ee tanışıyorlar mı ki onlar?
Meral : yok, ama demek ki sigara içerken tanıştılar...
Eylül : sen diğeri için neden sakın dedin?
Meral : ay canısı o benim anne tarafımdan kuzenim... tanımak bile istemezsin, bakma sen onun sarı saçına, mavi gözüne, aslında huysuzun tekidir, terstir, aksidir... Zaten alkolik derler ona, çok içer çünkü... onunla evlenecek olana Allah sabır versin...
Eylül : peki Güney? O nasıl?
Meral gülümsedi...
Meral : iyi çocuktur... o grubun maskotu gibidir, herkesi eğlendirir. Tanıştırırım şimdi sizi...
Yüzüğündeki kurdeleden ufak bir parça kesip su ile birlikte Eylül'e uzatır...
Eylül : bunu mu içicem? Mümkün değil
Meral : hadi kızım... had iç.. kısmeti açar derler. Hadi iç...
Eylül yutmuştu bile.. sonra Meral onu itekleyerek dışarı çıkarır, iki çocuk da onlara dönmüştü...
Güney : vay yenge.. tebrik ederim
Meral : ıyy yenge mi? İğrenç!
Ama sanırım bu aralarındaki bir espri olacak ki ikisi de kahkahalarla gülmüştü...
Meral : bu kuzenim Eylül... ama kardeşim gibidir... Eylül bak bu da Mert'in arkadaşı Güney.. o da Serkan...
Serkan umursamaz tavırla sigarasını içmeye devam etti...
Meral : Serkan.. annen seni arıyordu, seni birileriyle tanıştıracakmış...
Serkan : şimdi mi?
Meral : yok haftaya ama ben şimdiden söylüyorum...
Serkan : kes! Ben de sanki doğru düzgün bir şey konuşacakmışsın gibi dinliyorum... Çekil şurdan...
Serkan küfrede küfrede sigarasını söndürüp salona döndü...
Meral : ben de bir şeyler yiyecektim, heyecan acıktırdı tabii...
Meral de çıkmış, onları yalnız bırakmış oldu...
Eylül : ah Meral ah... beni de yalnız bıraktı burada böyle...
Güney : fena mı oldu, tanışmış oluruz... içer misin?
Güney elindeki yarısı içilmiş sigarayı ona uzatmıştı... Eylül kafasını sallayıp sigarayı alıp içmeye başlamıştı. Uzun zaman önce babasının zoruyla bırakmıştı ama görünen o ki bugün ihtiyacı vardı...
Güney : Meral'in böyle güzel bir kuzeni olduğunu bilseydim daha önceden tanıştırmasını isterdim... ben seni nasıl görmedim?
Eylül : aslında ben pek dışarı çıkmam...
Güney : öyle mi? Asosyal tiplere pek benzemiyorsun
Eylül : öyle değil de...
Güney : neyse, geç olsun güç olmasın... başka bir zaman seninle görüşüp yakından tanımak isterim...
Eylül : olabilir...bir ara belki...
Güney gülümsedi... Eylül de ona bakıp gülümsedi... bir erkek arkadaşı olmayalı seneler oluyordu... hiçbir zaman doğru insanı bulamamıştı ama belki de bu sefer bulmuş olabilirdi...
Eylül salona yanakları al al girince bu Meral'in dikkatini çekmiş, hoşuna gitmişti...
Meral : ay, oldu bu iş
Eylül : şişşt... bir şey olduğu yok, konuştuk sadece
Meral : hıhı, tabii tabii...
Eylül bir şey demedi... Güney de havalı bir şekilde sırıtarak Mert'in yanına oturdu...
Mert : ne sırıtıyorsun oğlum?
Güney : şu kızı görüyor musun... o ne güzel bir kız öyle... sen onu tanıyordun dimi?
Mert : Eylül'ü mü? Tabii ki tanıyorum
Güney : oğlum ne biçim arkadaşsın sen? Etrafında böyle bir kız varken insanın aklına hiç kardeşi gelmez mi? İnsan kardeşini de düşünür... ne olurdu bizi tanıştırsaydın? Belki çift olarak da takılırdık... sen ne ara bu kadar bencil oldun oğlum?
Mert : Eylül öyle bir kız değil... ayrıca onun artık kimseyle tanışmak isteyeceğini sanmıyorum... özellikle son olanlardan sonra...
Güney : son olanlar mı? Ne olmuş ki?
Mert cevap vermedi...
Serkan, Meral'in kolundan tuttu...
Serkan : ne diye yalan söylüyorsun bana?
Meral : ne diyorsun sen be?
Serkan : kimsenin beni çağırdığı yokmuş... sen benim huzurumu bozmaya mı çalışıyorsun?
Meral : seninle mi uğraşıcam? Git başımdan
Serkan : iyi, son sigaramı bir huzurla içirtmedin, bari git bana bir bira daha getir de bir işe yara.... kuzen...
Meral öfleyerek yerinden kalktı ve Serkan da Eylül'ün yanına oturdu. Eylül'ün elindeki tabaktan kanepeleri alıp birer birer ağzına atmıştı... Eylül şok olan gözlerle ona bakmıştı...
Serkan : ne bakıyorsun? Dönsene önüne
Eylül içinden ya sabır dedi... hakkaten Meral'in dediği kadar varmış diye geçirdi içinden...
Serkan : bir gün havyar yemeyiver ne olacak, izin ver de bugün biz yiyelim...
Eylül tabağı ona verip yanından kalktı...