İlk geri çekilen Serkan olmuştu, ama Eylül durmadı, Serkan'ın zaten birkaç tanesini açtığı gömlek düğmelerini çözmeye çalıştı. Serkan onun elini yakalayarak öptü...
Serkan: buna daha çok yok mu sence de?
Eylül: neye göre çok? Evlenmeden olmaz mı diyeceksin yoksa?
Eylül gülümsedi...
Serkan: hayır, öyle değil de... sadece bazı şeyleri yeni yeni yoluna koymaya çalışıyoruz, seni yeniden kaybetmeyi göze alamam hepsi bu...
Eylül onun ne dediğini anlamayınca Serkan devam etti...
Serkan: sana bunca söylediklerimin yanında hiçbir şey ama o gece sen de bana bir şey söyledin... seni sadece seninle sevişebildiğim için istediğimi...
Eylül bir şey söyleyecek gibi oldu ama Serkan işaret parmağını dudağının üstüne koyarak onu susturdu...
Serkan: böyle düşünmene şaşırdım ve gerçekten üzüldüm. Seni arzuluyorum, evet bu doğru. Ama bu demek değil ki seni sadece bunun için yanımda istiyorum...
Eylül: öyle olmadığını tabii ki biliyorum Serkan. O an sana çok kızgındım, beni çok üzmüştün, ben de seni üzmek istedim.
Serkan: yine de her ne kadar buna hakkım olmada da o söylediğin bana dokundu Eylül... sen bana tamamen güvenmeden, beni affetmeden seninle sevişmeyeceğim...
Serkan sehpanın üstündekileri toplayıp mutfağa giderken Eylül arkasından bakakalmıştı...
Serkan geri geldiğinde Eylül televizyonu açmış oraya odaklanmıştı, Serkan'dan yana bakmıyordu bile...
Serkan: bana alınma...
Eylül: alınmıyorum. Sadece kendimi kötü film karakterlerine benzettim... biraz utandım, hepsi bu...ama seni anlıyorum ve haklısın, yoluna koymamız gereken şeyler varken... yani doğru olmaz...
Serkan onu kendine çekip sarıldı ve şakağına güçlü bir öpücük bıraktı...
Serkan: seninle bir anlaşma yapmak istiyorum...
Eylül: nasıl bir anlaşma bu?
Serkan: Kaan'a haftada bir gününü ayırıyorsun ya, bana da ayır...
Eylül: e haftada iki üç gün dışarıda buluşuyoruz zaten. Yani gerçi bu ilk haftamız ama muhtemelen hep bu şekilde olur... hem şirkette de hep görüşüyoruz zaten. Bir dün görüşmedik...
Serkan : ondan bahsetmiyorum, komple bir gününü bana ayır... aynı Kaan'a yaptığın gibi...
Eylül: kıskançlık kokusu mu alıyorum? Serkan o daha çocuk. Tabii ki onunla ilgilenmem gerekiyor. Zaten haftada bir gün görebiliyorum sadece...
Serkan: tamam ama haftada bir gün seninle kalmama izin ver. İster sen burada kal, istersen de ben sana geleyim.
Eylül: anlaşma demiştin, peki bunun karşılığında benim kazancım ne olacak?
Serkan gülüp kendini gösterdi...
Serkan: yetmez mi?
Eylül buna kahkahalarla gülmüştü...
Serkan: ne oldu?
Eylül: adım adım diyen sendin, şimdi ise birlikte kalmaktan söz ediyorsun...
Serkan: ailelerimiz ilişkimize onay verdi sevgilim... bu yüzden ben bir sakınca göremiyorum. Her hafta sadece bir gün...
Eylül: iyi peki tamam, öyle olsun... bu gece buradayım o zaman...
Serkan sırıttı...
Serkan: bana uyar... ama sabah beni işe bırakman gerekebilir, arabam hala bizimkilerin evinin önünde...
Eylül: ya da sabah önce arabanı almaya gideriz, oradan işe ayrı arabalarla geçeriz.
Serkan: olur, öyle yapalım...
Eylül iyice yaklaşıp kafasını Serkan'ın göğsüne koymuş, parmağıyla göğsünde daireler çiziyordu... Serkan arada saçlarına öpücükler bırakıyor, bir yandan Eylül'ün boşta kalan eliyle oynuyordu...
Eylül: neden değişmek istedin?
Eylül'ün sorusu Serkan'ı şaşırtmıştı, oysa cevabı çok net belli değil miydi? Onu değişime iten Eylül olmuştu...
Serkan: senin için...
Eylül: ama beni hiçbir zaman geri kazanamayacağını düşünüyordun, neden değiştin ki? Günün birinde karşıma mı çıkacaktın?
Serkan: hayır, asla tekrardan hayatına girmeyecektim. Karşıma çıkan sendin...
Eylül: biliyorum ama ben de seni görmeyeceksem neden değiştin? Tek başına kalacaksan neden olduğun gibi kalmadın?
Serkan: olduğum halimle memnun değildim çünkü. Seni yeniden kazanmak ya da kendimi affettirebilmek için falan değişmedim Eylül. Artık aklımı başıma almam gerekiyordu. Dokunduğum her insanın hayatını mahvediyordum resmen. Kafama sıkıp gidemeyeceksem -ki senin bana cezan buydu- düzelmem gerekiyordu. Panik ataklar başlayınca da kaçınılmaz oldu...
Eylül : çok mu kötüydü?
Serkan: ilk seferinde her şeyin bittiğini sandım. Buraya kadar dedim, çünkü kalp krizi geçirdiğimi sandım. Bir parkta ve yalnızdım...
Eylül, biraz uzanıp Serkan'ın gömleğinden açıkta kalan kısma öpücükler bırakırken Serkan'ın eli de onun saçlarındaydı...
Serkan: benim açımdan sıkıntı yoktu, birkaç gün önce ölüm planları yapıyordum ama bunun acı vermemesi ve böyle süründürmemesi gerekiyordu. Bunun gibi dakikalarca çektirmemesi gerekiyordu. Bir seferki öğlen olmuştu, yakınımdaki bir doktor beni farketti ve durumumu anlattı, hemen anlamıştı. Yardım almam gerektiğini söylediğinde Göktuğ'un bana kartını verdiği Deniz'e ulaştım. Bir arkadaşına yönlendirdi önce, ilaçlara başladık ve zamanla rahatladım. Sonra Deniz ile terapilere başladık. Şimdi ilk zamanlara göre çok daha az doz olsa da halen kullanıyorum ilaçlarımı...
Eylül: yani artık bitti... iyisin şimdi...
Serkan: evet, çok iyiyim..
Eylül: benim yüzümden mi oldu?
Serkan: hayır, ben zaten normal değildim Eylül... er ya da geç bu olacaktı. Deniz sadece tetikleyenin muhtemelen sen olduğunu söyledi... yani bu elbet yaşanacaktı.
Eylül: peki nasıl oldu? Yani tüm o küfürler, sinirli hallerin bir anda nasıl gitti?
Serkan: bir anda olmadı ama kendimi düzeltmek istiyorsam en kısa zamanda başarmalıydım. Deniz bana düzgün konuşmayı öğretti diyebilirim...
Eylül: onu seviyorsun...
Serkan: önce sana sonra da ona hayatımı borçluyum... ve seviyorum evet. Ama kastettiğin başka bir sevgi türüyse hayır, aklımdan bile geçmedi...
Eylül: çünkü sabah ben, öğlen ben, akşam ben. Değil mi?
Serkan kocaman gülümsemişti...
Serkan : hep sen...
Serkan yeniden dudaklarına yöneldiğinde Eylül farkı kapatıp ona yardımcı oldu....
Önümüzde iki seçenek var:
1- bugün bu bölüm son olsun, yerine Emanet'ten ikinci bölüm gelsin
2- Emanet'i pazar günü paylaşayım, bugün yine burdan üçüncü bölüm gelsin
Tamamen size bağlı.Bu arada Hazan Zamanı tıkandı, muhtemelen final olucak yakın zamanda 😔