Günler geçmişti, Eylül mutlulukla dolanıyordu evde. Bir hafta öncesine kadar nasılsa yine öyleydi. Serkan da onun mutluluğu ile mutlu olsa da aklındaki sorulardan dolayı çok dalgındı. Bir ara babasına bile gitmeyi düşünmüştü ama ondan bir şey öğrenebileceğini sanmıyordu. Söyleyecekleri muhtemelen kafasını daha da karıştıracaktı...
Eylül, telefon konuşmasını bitirip neşeli bir şekilde Serkan'ın yanına geldi...
Eylül: Elena gelmiş Milano'dan. Göktuğ bizi tanıştırmak istiyor.
Serkan: tamam... sen git, ben de motora bakmaya devam edicem zaten
Eylül: beni yalnız mı bırakıcaksın?
Serkan: gelmemi istiyor musun ki?
Eylül: tabii ki Serkan. Ben de seni Göktuğ ile tanıştırmak istiyordum zaten. O da seni tanımak istiyor üstelik
Serkan: eh tamam birlikte gideriz o zaman.
Eylül: şey aslında... düşündüm de onları buraya mı çağırsak? Kız da bizim Türk yemeklerinden yemiş olur, dışarıda bulamayacağı şeylerden yaparım...
Serkan: sen bilirsin...
Serkan umursamaz bir tavırla omuz silkti. Uzun zamandır bu adamı tanımak istiyordu, sevgilisi olsa bile Eylül'e yakın olmasından hoşlanmıyordu, Eylül'e güvenmediğinden değil ama rahat edemiyordu işte. Üstelik Eylül'ün de ondan çekinip Göktuğ'a hiç çekinmeden her şeyini anlatması da bu duruma hiç yardımcı olmuyordu. Ama belki tanısa, o zaman bir nebze daha rahat ederdi içi.
Eylül mutfağa geçmiş, misafirleri için bir şeyler hazırlarken Serkan yavaş yavaş yanına gelip Eylül'e arkasından sarılmıştı. Eylül, onun karnında birleşen ellerini hissedince kıpırdayamadı... öyle mükemmel bir andı ki bu... Eylül, Serkan'ın böyle yapacağını tahmin bile demezdi. Serkan ellerini özellikle mi karnına koymuştu? Yoksa sadece tesadüf müydü?
Daha sonra Eylül, Serkan'ın dudaklarını köprücük kemiğindeki boşlukta hissetti. Sevgi dolu, sıcak bir hareketti, Serkan bunu ilk kez yapıyordu ve gerçekten hoşuna gitmişti. Hafifçe kıkırdamıştı...
Serkan: şimdi... o burada mı?
Serkan ellerini, Eylül'ün karnında hafifçe hareket ettiriyordu.Okşar gibi, Eylül'ün karnını sevmeye başladı. O bunu yaparken Eylül'ün kalbi duracaktı sanki...
Eylül: sanırım... evet.
Serkan kahkaha atınca Eylül şaşırdı, yine de suratına bakmak için bu pozisyonu bozmaya niyeti yoktu...
Serkan: sanırım buna alışabilirim... hem ne kadar kötü olabilir ki? Ben de alışırım...
Eylül: alışırız...
Baba burda bebeğim diye geçirdi içinden Eylül... baba burda... o da seni seviyor ve o da seni istiyor. Bu temas öyle iyi gelmişti ki, Eylül gevşeyip her şeyi unuttu. Hiçbir endişesi kalmamıştı. O an sadece o ve Serkan vardı... Serkan hala elini karnından çekmemişti, Eylül de ellerini Serkan'ın ellerinin üzerine bırakmıştı. Serkan da aynı anda Eylül'ün açıktaki omzuna ufak ufak öpücükler bırakmaya başlamıştı. Eylül'ün hiçbir tepki vermeden öylece durması Serkan'ın komiğine gitmişti...
Ama Eylül o an bambaşka şeyler düşünüyordu. Aklına ablası ve karnındaki çocuk geldi.. yeğeni.. durumunda bir gelişme var mı diye merak etmeden edemedi... ya da eğer kendi çocuğu da öyle olursa ne yapardı diye bir anda endişelenmeye başlamıştı... kendi çocuğu için de ölmesi daha hayırlı olur diyebilir miydi?
Serkan: sorun ne?
Eylül: sorun mu?
Serkan: ellerin titriyor...
Serkan, ellerini gevşeterek yavaşça Eylül'ü kendine doğru çevirdi. Eylül ona bakmayınca çenesinden tutup yavaşça kaldırarak, Eylül'ün kendisine bakmasını sağladı. Eylül'ün gözleri dolu doluydu...
Serkan: hay ben ağzıma... ne oldu Eylül yine ne dedim?
Eylül: saçmalama Serkan, sen hiçbir şey demedin ki
Serkan: neden ağlamak üzereymiş gibi bakıyorsun o zaman? Seninle konuştuktan sonra oldu, öncesinde neşeliydin...
Eylül: ablam geldi aklıma. Yeğenim... durumu hakkında bir gelişme olup olmadığını merak ettim hepsi bu
Serkan, hiç bir şey demeden sarıldı ona... sonra da Eylül kollarından çıkınca dudaklarına ufak bir öpücük kondurdu...
Serkan: yardıma ihtiyacın olursa...
Eylül: çağırırım...
Serkan göz kırpıp mutfaktan çıktı. Serkan'ın tasasız ve neşeli hali Eylül'ün de ruh halini bir anda değiştirmişti. Şu an tek düşündüğü, yemekleri zamanında yetiştirmekti...
Akşam, kapı çaldığında Serkan misafirleri içeri aldı. Göktuğ'un sevgilisine Eylül'ü "çok sevgili arkadaşım" olarak tanıştırması Serkan'ın moralini bozsa da tek kelime etmedi. Ancak ilerleyen dakikalarda Eylül sürekli ona dokunup, kendisinden neşeli ve gururlu bir şekilde bahsedince Serkan'ın morali hemen yerine gelmişti...