Eylül, yanaklarının şimdiden pembe pembe olduğunu hissedebiliyordu... Serkan dayanamayıp yanağından öptüğünde memnuniyetle gözlerini yummuş gülümsüyordu...
Serkan : arayan kimmiş? Telefonun çaldığını duydum
Eylül : evet, şey... babam. Babam aradı. Açmazdım ama onun ismini görünce açtım. Başka da bir şey yapmadım, karıştırmadım telefonunu, sen geldin hemen.
Serkan: karıştıramadın mı yoksa karıştırmadın mı?
Eylül : karıştırmadım. Karıştırmazdım zaten. Hem zaten şifresini bilmiyorum
Serkan : peki bu sana ne zaman engel oldu?
Serkan gülmüştü...
Serkan : peki baban ne dedi? Neden aramış beni?
Eylül : onu tam olarak anlamadım. Sen açıklarsın belki...
Serkan'ın kaşları kalkmıştı sorarcasına, bunun üzerine Eylül devam etti..
Eylül : Onun yüzünden hayatımın hatasını yapacaktım, söyle bir daha üzerine vazife olmayan işlere karışmasın falan dedi. Neler oluyor Serkan?
Serkan : neden bahsettiği şimdi anlaşıldı... hala anlamıyor, göremiyor... anladığında da çok geç olacak...
Eylül : Serkan neler oluyor? Bana da anlatacak mısın?
Serkan : Eylül, o anlatmadıysa benim de anlatmama gerek yok. Şirketteki işlerle alakalı, sen sadece bunu bil yeter
Eylül: peki şu kadarını söyle, başın belada mı?
Serkan kahkaha attı...
Serkan : hayır, benim değil... ben basit bir sekreter parçasıyım, başım ne kadar belada olabilir?
Serkan, Eylül'ün kafasının tepesinden öpmüştü... eğlenir gibi bir hali vardı ama Eylül sinirlenmişti. Hemen kafasını kaldırıp Serkan'a sinirle baktı...
Eylül : sakın kendine öyle söyleme! Ne demek o öyle? Sen çok yeteneklisin, çok zekisin...
Serkan gülümsedi, Eylül'ün burnunun ucuna parmağıyla dokundu...
Serkan : çünkü sen beni seviyorsun... sen sevdiğin için sana öyle geliyor...
Eylül: hayır, hiç de bile. Ben olanı söylüyorum. Sen mühendis değil misin?
Serkan: evet ama birazcık abartıyorsun sanki...
Eylül : hayır... ne olursa olsun babamın sana öyle davranmaya hakkı yok. Sen benimle evlen diye gözünün içine bakıyorlardı, şimdi boşanma vakti yaklaştı diye nazik olmayı bıraktı görüyorum ki...
Buna karşılık Serkan'ın sesi biraz bitkin çıkmıştı. Sitem eder gibiydi...
Serkan : Eylül, çok düşünüyorsun... bu gidişle erkenden yaşlanıcaksın
Eylül hemen dudaklarını bükmüştü... Serkansa gülerek devam etmişti...
Serkan : belki o zaman, daha az güzel olduğunda yanına birazcık daha yakışabilirim...
Eylül : bence sen kendine haksızlık ediyorsun... hem de çok...
Serkansa ona gülümseyerek karşılık vermişti..
Eylül : bu sıralar ne kadar çok güldüğünün farkında mısın? Eskiden hiç gülmezdin...
Serkan : sana aşık olan kişiye aşık olduğunda böyle oluyor insan...
Eylül : galiba...
Serkan : ailene ne zaman söylemeyi düşünüyorsun? Yani bu olanları, bizi...
Eylül koltuğa oturdu, Serkan da hemen yanına oturmuştu...
Eylül : bilmiyorum.. önce kime söylemeliyim bilmiyorum. Acaba Meral'e söylesem de o da mı ben annemlere söylerken yanımda olsa? Belki onun yanında çok tepki veremezler
Serkan : kaçmak anlamsız... olacağı geciktirmenin bir anlamı yok Eylül... bence bir an önce ikisine de söylemelisin... benimkiler zaten havaya uçacaktır, onlara bu ödülü ne kadar geç verirsem o kadar iyi
Eylül : ben öyle tepki vereceklerini düşünmüyorum.
Serkan : fazla düşünmek konusunda ne demiştik?
Eylül: tamam tamam... en iyisi topluca söylemek bence.. tabii ya, bunu nasıl düşünemedim?! Herkesi, annemleri, Meralleri, sizinkileri eve yemeğe davet edicez...
Serkan : buraya? Yemeğe? Hepsini birden mi?
Eylül: evet... ailelerimizi evimize davet etmemiz gerekirdi zaten. Gerçekten evli bir çift olarak bunu yapmanın tam sırası bence.
Serkan : bilmiyorum... bence bu berbat bir fikir.
Eylül : neden?
Serkan: Annemler gereksiz fazla bir şekilde sevinip görgüsüzlük yapacaklardır. Onları çağırma...
Eylül : Serkan, hayır, saçmalama lütfen. Onlar senin ailen... onlar da burda olacak, hep beraber... herkes aynı anda öğrenecek.
Serkan : öğrendiklerinde sizinkilerin suratlarının alacağı ifadeyi çok merak ediyorum... baban masayı başımıza yıkmaz umarım
Eylül : yok, o kadarına cesaret edemez herhalde... edemez değil mi?
Serkan güldü...
Serkan : bilmiyorum... ama merak etme, eğer biri bir sorun çıkarır da seni üzerse onu hemen evden kovarım.
Eylül de güldü...
Eylül: biliyorum... yaparsın..
Serkan, Eylül'ü sarıp onu göğsüne yasladı... şuan en büyük düşmanı Acar ailesiydi...
Selamlar 🧡 dün eski hikayelerime baktım da Tavan Arası Mektuplar ile Hazan Zamanı final niteliğinde ama yarım kalmış, bir ara onları devam ettirmek isterim 🙈 ama ne zaman? 🙊 Hazan Zamanı deposu var ama diğerini bilemiyorum🙊 neyse bir ara hallederim herhalde, buluruz bir yolunu ❤️