119.Bölüm - İzler

259 26 12
                                    

Eylül: aslında şimdi farkediyorum da benden anne falan olmazmış... ben boşa ümitlendim ama bunu düşünmek için çok geç, artık buna mecburum...

Serkan: saçmalama... neden olmayacakmış?

Eylül, Serkan'ın kollarından ayrılıp yere baktı.. utanç duyuyordu ama utandığı Serkan değil, kendiydi...

Eylül: Serkan, ben de annemin bu damgayla dolaşmasını istemezdim... zaten kim ister ki? Tabii ki ben söylemem, söyleyemem ama ilerde bir gün bir şekilde öğrenecek ve belki de ablam gibi bana inanmayacak, bunların zorla yaşandığına inanmayacak ve iğrenç bir kadın olduğumu düşünüp her geçen gün nefret edecek benden...

Serkan kaşlarını çattı. Onun için böyle bir şeyin oluru yoktu. Şerefiz ve iğrenç olanlar o adamlardı. Eylül iğrenç ve kötü olmaktan çok uzaktı... o masumdu, güzeldi ve çok iyiydi. Çocuk bile olsa bunları görür, Eylül'e inanırdı. Bir insanın onu birazcık tanıyıp birazcık konuştuktan sonra Eylül'e inanıp güvenmemesi için hiçbir sebep yoktu. Eylül açık bir kitap gibiydi...

Serkan buna biraz sinirlense de sesini sabit tuttu... yeterince zor bir gün olmuştu ve bunu daha da zorlaştırmaya niyeti yoktu...

Serkan: sen şimdi biraz dinlen. Güzel bir uykuya ihtiyacın var bence senin... zaten uyandığında ne kadar saçma konuştuğunu anlayacaksın...

Eylül: yok, olmaz...

Serkan: neden? Yoksa aç mısın?

Eylül: hayır... iştahım yok.

Serkan onaylamasa da bir şey demedi. Kendini iyi hissedince nasılsa acıkacak diye geçirdi içinden...

Eylül: önce tüm izleri silmem gerek... dokunduğu yer yeri... aklımdan silemem ama vücudumdan silerim..

Serkan'ın elleri yumruk halini almıştı bile...

Serkan: biliyor musun, o adamı öldürebilirdim...

Eylül: yapabilirdin ama yapmazsın. Sen o değilsin...

Serkan : emin misin?

Eylül: evet... şimdi gitsem iyi olcak. Daha fazla böyle oturmak istemiyorum.

Serkan kafasını salladı ve onu yalnız bıraktı. Kafasında o adama yaptıklarının cezasını çektirmek için planlar vardı. Gerçi bir daha ne zaman görebilirdi bilmiyordu, belki de görmemesi daha iyi olurdu...

Eylül yarım saat kadar sonra Serkan'ın yanına gelmişti. Daha rahatlamış görünüyordu ya da Serkan'a öyle gelmişti...

Serkan: iyi misin?

Eylül: evet... duş iyi geldi.

Serkan hafifçe gülümsedi. Normal davranmak istiyordu ama bu çok zordu...

Eylül: peki sen nasılsın?

Serkan: daha sakinim. Bunu soruyorsan eğer...

Eylül: evet onu sormuştum... iyi...

Serkan: bir şey sormak istiyorum...

Eylül: tabii

Serkan: o herif bana dedi ki... yani sen yeterince güçlüymüşsün, savunulmaya ihtiyacın yokmuş. Ne demek istedi?

Yoksa onu bırakmazdım demişti devamında... bunu Eylül'e söylemedi tabii ki, bu durumu daha da berbat etmekten başka bir işe yaramazdı...

Eylül hafifçe kıkırdadı...

Eylül: bacak arasına tekme attım. Aslında çok korkmuştum ve yapabileceğimden emin değildim. Ama elimde sadece tek şans vardı ve ben onu iyi kullandım.

Bu, Serkan'ı eğlendirmişti, Eylül'ün güçlü yanını görmek hoşuna gitmişti ve bu değişen ruh haliyle, kendince ortamı yumuşatmak istemişti.

Serkan : o halde ben de bunu aklımda tutsam iyi olur. Pis tarafına denk gelmek istemem...

Eylül: iyi edersin... bu zamana kadar kullanmamam kullanmayacağım anlamına gelmez

Eylül hafifçe gülümsemişti, artık kendini daha iyi hissediyordu. Su onu gevşetmiş, her şeyden uzaklaştırmıştı. Tabii ki Serkan'ın iyi ruh halinin de onun üzerindeki mutlu eden ve adeta onu iyileştiren etkisinin de gayet farkındaydı... bunu fark edeli çok uzun zaman olmuştu.

Serkan : saçını kurutmayacak mısın?

Eylül: kendi kendine kuruyacaklardır... zaten bugün evdeyim değil mi?

Serkan: aslında...

Eylül: aslında ne?

Serkan: düşündüm ki, motorla biraz gezebiliriz. Hava fena değil... en azından yağış yok...

Eylül: gerçekten mi? Tamam, o zaman hemen hazırlanıyorum... uzun sürmez...

Serkan: biliyorum, bekliyorum...

Eylül adeta koşarcasına çıkmıştı merdivenleri... yeniden o heyecanı ve adrenalini yaşamak istiyordu. Ama bu sefer çok farklıydı, o zamanlar daha sevgili bile değillerdi, Serkan'a pek güvenemiyordu. Şimdi hiç düşünmeden peşinden giderdi...

O kalın ceketi giyeceğini bildiğinden içine fazla kalın bir şey giymeden saçını kurutup Serkan'ın yanına geldi. Serkan bir şey söylemeden sadece ona bakıyordu...

Eylül: ne?

Serkan: yeşilin sana bu kadar yakıştığını daha önce fark etmemiştim...

Eylül gülümsedi... bu sözler onda bir an önce alışveriş yapıp bir sürü yeşil kıyafet almak isteği doğurmuştu...

Zoraki AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin