Sabah kahvaltıdan sonra vakit kaybetmeden, hemen hastaneye gittiler. Doktor detaylı bir muayeneden sonra Serkan'ın hastaneye yatıp tedaviye başlanması gerektiğine karar vermişti...
Serkan : hastanede mi kalıcam? Olmaz... evden tedavi olursa olur, ama hastaneye kapanmam
Eylül : Serkan... vazgeçmek yok. Ne gerekiyorsa öyle olucak. Hastanede kalman gerekiyorsa kalıcaksın
Serkan : olmaz...
Eylül : yalnız kalmayacaksın ki... ben sürekli gelirim
Serkan : yine de olmaz
Eylül : neden peki?
Serkan : yeni dedikodulara hiç gerek yok. Kimsenin benim bağımlı olduğumu bilmesine gerek yok. Gizli saklı olsun, evden olayım tedavimi işte, burda kalmam gerekmez ki
Eylül : Serkan... sen bunları dert etme. Bir an önce, nasıl olması gerekiyorsa öyle olsun. Söylenecekler umrumda değil, tamam mı?
Serkan : hayır.. ben evden tedavi olmak istiyorum. Hastanede asla kalmam, son kararım bu
Doktor : peki.. sonuçta bu hastanın ruh haline bağlı bir olay, burada kalması onun istemediği bir şey ise tedavinin anlamı kalmaz... bu onu sadece daha fazla strese sokar
Eylül: peki evden tedavi olma şansı yok mu? Her türlü maddi imkanımız var, ne gerekiyorsa yapabiliriz
Doktor : şey.. yani bir yolu var tabii ki.. madem maddi durumunuz el veriyor, o zaman evde bir hasta bakıcı veya hemşire bulundurursanız, vereceğim talimatlarla bu iş uzaktan da halledilebilir. Tabii kontrollere sık sık gelip bunları hiç atlamamanız gerekiyor.
Serkan güldü...
Serkan : o iş kolay doktor bey... karım hemşire... daha önce de yaptı, yine yardımcı olur bana
Doktor : o zaman şanslısınız...
Serkan : hem de çok...
Doktor bu sefer Eylül'e döndü...
Doktor : yalnız baştan söylemem gerekir ki, tedaviyle birlikte hastanın ruh halinde sık sık dalgalanmalar olacaktır.
Eylül : nasıl yani?
Doktor : sinir krizleri gibi... hastanede olsa daha rahat takip ederdik ama evdeyken özellikle yalnızsanız sakinleştiricilerin dozunu daha fazla vermemiz daha uygun olur
Eylül : hayır... bunu yapmam
Doktor: bakın, bu kastettiğim sadece bağırma çağırma değil, basit bir sinirlilik hali değil...
Eylül : biliyorum, ama buna gerek yok... onu evde bütün gün uyutmayacağım
Doktor : ama bu tehlikeli..
Eylül : hiçbir şey olmaz. O bununla başa çıkabilir... çıkabiliriz
Doktor : ben baştan uyarmak isterim.. karar size ait
Eylül kafasını salladı...
Doktor : durumun farkında olmak ve tedaviyi kabul etmek, iyileşmenin yarısıdır. Bu çok büyük adım. Ancak bundan sonrası çok da kolay olmayacak. Kolay dersem kandırmış olurum
Serkan : sen nerden biliceksin ki? Sanki yaşadın da...
Eylül : Serkan...
Doktor : doğru.. yaşamadım ama bir çok hastanın halini gördüm... onları öyle gördükçe yaşamış kadar oldum. Bu süreçte en doğru olan kafanın dağıtılması... bağımlı olunan şeyden ne kadar uzaklaşılırsa o kadar kolaylaşır
Serkan : sen öyle san...
Eylül, doktordan gerekli ilaçları ve talimatları aldıktan sonra Serkan'la hastaneden çıkmıştı...
Eylül : dışarıda bir şeyler yesek mi?
Serkan : Eylül, başlama şimdiden... doktorun o kafa dağıtma hikayesine inanıyor musun sen? Kendi yaşamamış, nerden bilecek, uyduruyor bir tarafından
Eylül: ben acıktığım için söylemiştim ama neyse. Eve gidelim o zaman...
Serkan, Eylül'ün bozulduğunu farketti...
Serkan : of tamam... tamam, önce bir şeyler yiyelim, eve sonra gideriz
Eylül : ayrıca uydurma ya da değil, seni anlıyor ya da anlamıyor, şu kafa dağıtma olayını denesen ölür müsün? Başladın madem, doktorun dediği gibi yap şu işi...
Serkan: tamam... ama hiçbir işe yaramayacak
Eylül: ama hiç bir zararı da olmaz.
Serkan : evet... olmaz.
Dışarıda bir şeyler yiyip biraz dolaştıktan sonra eve dönmüşlerdi... Eylül televizyon izlerken Serkan ise mutfakta dolaşıp duruyordu...
Eylül : Serkan? Ne istedin? Ayşe'den yapmasını isteyeyim hemen, ya da hemen gidip alsın
Serkan : sen ne istediğimi biliyorsun
Eylül: evet ama onu yapamayacağımı biliyorsun. Zaten evde senin istediğin hiçbir şey yok. Bundan sonra olmayacak da...