Tuna'nın gözünden...
Günlerdir okula sırf onu görebilmek için gidiyor, ama göremiyordum. Heyecandan ismini sormayı akıl edemediğim o çocuk, bana begonyaları verdiği günden beri bir daha beni görmeye gelmemişti. Başına bir şey mi geldi acaba, diye düşünmekten kendimi alamıyordum. Bir sabah, uyandıktan sonra salona, kahvaltıya, indiğimde tüm ailem sofradaydı. Kahvaltımızı yaparken Emine Ablam sordu:
"Bugün dersin var mı Tuna?"
"Yok. Neden ki?"
"Bir yerlere gidelim, diyecektim. Simge, sen ve ben alışveriş yaparız belki."
"Olur, gidelim." dedim. Simge Ablamdan ses çıkmayınca Emine Ablam ona tekrar sordu:
"Simge, cevap vermedin?"
"Nereye gideceğiz ki?"
"AVM'ye gideriz.
''Hiç şaşırmadım, her zamanki gibi Emine'den AVM'ye gitme teklifi...Günden güne yaratıcılığına yaratıcılık katıyorsun''
''Simge, terbiyesizleşme! İstemiyorsan gelmezsin.
''Bana bak kızım, seni var ya...''
''Yeter!'' diye olaya el koydu babam. Ve, devam etti:
''Simge, kardeşlerinin yaptığı plana uy. Seninle beraber vakit geçirmek istiyorlar, ama sen nankörlük ediyorsun.''
''Ahahah, ben miyim nankör?'' diye babama kafa tuttu Simge Ablam. Babam ise daha fazla muhattap olmak istemediğinden konunun kapandığını söyledi. Annem ise olup biteni öfkeyle seyrediyordu. Emine Ablama da Simge Ablama da öfkelenmişti. Herkesin kahvaltısı bitince odalarımıza çıkıp hazırlandık ve AVM'ye gitmek üzere evden çıktık. Yolda Emine Ablam tek kelime etmedi. Arabayı kullanan Simge Ablam ise geçen gün bir mağazanın vitrininde gördüğü koyu mavi bluzdan bahsedip durdu. Benim aklım ise ismini bile bilmediğim o çocuktaydı.
AVM'de gezerken bir mağazada genç bir kadının bize gülümsediğini fark ettim. Bunu Emine Ablamla Simge Ablam da fark etmişlerdi. Ben, o kadına tebessüm etmiştim. Emine Ablam, istemsiz bir şekilde ona başıyla selam vermişti, Simge Ablam ise kadına kafasını çevirip bize o kadının kim olduğunu sormuştu. Emine Ablam, o kadının fabrikada işe yeni başlayan bir mühendis olduğunu söyledi. Mağazadan birkaç parça bir şeyler aldıktan sonra bir şeyler yemek için AVM'nin en üst katına çıktığımızda gözlerime inanamamıştım. Az önce bize selam veren o kadınla ismini bilmediğim platonik aşkım aynı masada oturmuşlar, bir şeyler konuşuyorlardı. Sevgili olabilecekleri ihtimali aklımı kurcalamıştı... Yanlarına gitmeliydim...
YOU ARE READING
BÜYÜK SIRLAR
Teen Fiction"Sana söz veriyorum; beni tekrar içten bir şekilde gülümserken göreceksin." "Gerçekten mi?" Onun gözlerinin içine baktım. O da benimkilere bakıyor, bir cevap arıyordu. Yıllardır benim yüzümden çekmediği çile kalmamıştı. Doğruluğundan benim bile emin...