-16-

109 8 0
                                    

Ertesi sabah, kahvaltıda, Zafer'in yaptığı şeyi anlattığımda Sinan da Sertan da sinir bozucu bir kahkaha attılar.

"Hizmetçiyi etkilemeyi başarabildin mi bari?" diyerek pişkince güldü Sertan.

"Benim işim zor Sertan'cığım. Ben, senin yaptığın gibi bir bücürü değil, eşek gibi bir adamı etkilemeye çalışıyorum."

"Öküz gibi, desen daha doğru olacak sanırım." diye lafa karıştı Sinan.

"Yeter ya, dalga geçeceğinize yardım edin bana."

"Ne yapabiliriz ki? Zafer'e gidip seninle evlenmesini mi söyleyelim?" dedi Sertan. O da haklıydı aslında. Her şey benim elimdeydi. O sırada Sinan, aklına iyi bir fikir gelmiş gibi sırıttı.

"Benim aklımda bir şey var."

"Neymiş o?"

"Sen, ben ve Zafer kutlama yemeğine gidelim."

"Sonra?"

"Biraz aklını kullansana Tuğçe?"

"Bende akıl mı kaldı? Anlat, planın ne? Üçümüz, orada... Nasıl olacak?"

"Benim bir işim çıkacak ve yanınızdan erken ayrılacağım. Gerisi sana kalmış."

"İyi fikir. Zafer kabul eder mi ki kutlama yemeği yemeyi?"

"İkna ederim. Büyük bir ihale aldık, senin de bunda payın büyük."

"Ben de o akşam Tuna'yı sinemaya götürürüm." diye araya girdi Sertan.

"Evet, sen sakın Tuna'yı ihmal etme. Kaç kez buluştunuz, aranız nasıl?"

"Çok iyi. Bana çok aşık."

"Yazık ya, zavallı."

Sinan azarlayıcı bir ses tonuyla lafa karıştı:

"Tuğçe... Tamam, intikam alıyorsun ama unutma ki kocanı Zafer öldürttü, Tuna değil. Abartma, geri dönüşü olmayacak bir yola sürükleme masum bir kızı."

"Ben her şeyi planladım, her şey kontrolümde gelişecek."

"O muhteşem planını ne zaman açıklayacaksın?"

"Tuna, Sertan'dan vazgeçemeyecek kadar onu sevdiği zaman... Onun her dediğini yapacak kadar ona aşık olduğu zaman..."

BÜYÜK SIRLARWhere stories live. Discover now