Hapsedildiğim bu odayı daha önce hiç incelemediğimi fark ettim.
Bej renginde duvarları vardı. Dolaplar, yatak gibi mobilyalar ise kahverengi ağırlıklıydı. Sıcak renkler hakimdi, tam da istediğim gibi. Ama ne olursa olsun bu odadan nefret ediyordum. Bu oda eskiden bir Hazar'ın odasıydı ve ben bu odada hapistim. Tüm bunlar bu odadan nefret etmem için geçerli sebeplerdi.
İntikamım.. İntikam falan kalmamıştı ortada. Bir tuzakla tek kuruş ödemeden aldığım bu köşkün bir odasında hapistim. Zafer ise köşke yerleşmişti tekrar. Beni serbest bırakınca gitmeyeceğine emindim.
Melisa da onunlaydı. Bir haftadır bu odadaydım ve hala daha sağdım. Demek ki Melisa bir şey belli etmemiş, iyi rol yapmıştı. Anasının kızı işte, başka bir şey beklenemezdi.
Peki ya karnımdaki? O da benim gibi olacak mıydı? Bana benzeyecek miydi? Benzerdi herhalde. Ben onun annesiydim ne de olsa. Bana muhtaçtı. Bana ihtiyacı vardı. Büyüdüğünde herkesten çok beni sevecek, bana sığınacaktı. Ona haksızlık etmemeliydim. Onun bir suçu yoktu, bana ihtiyacı vardı. Kürtaj süresi de geçmiş olabilirdi zaten. Bu bebek Zafer'in başıma daha çok bela olmasını sağlayacak olsa da doğuracaktım, doğurmalıydım.
Can sıkıntısından halının desenini incelerken kapı açıldı. Zafer bu kez tek gelmemişti, tepsiyi hizmetçi taşıyordu. Hizmetçi, tepsiyi yere koydu. Bir bardak portakal suyu, birkaç dilim domates, ekmek, bir dilim peynir ve biraz da reçel vardı. Hizmetçilerden diğeri de bir bardak çay getirdi.
"Tuvalete gitmem için odadan çıkarıyorsun Zafer, yemek yemek için de çıkmama izin ver.."
"Olmaz!"
"Kızımla vakit geçirmek istiyorum. Hem burada hamile bir kadın tutulur mu?"
"Tutulur. Benim annem de dahil, eski insanlar doktor falan bilmezlermiş. Benim annem benim cinsiyetimi doğduğumda öğrenmiş."
"O eskidenmiş Zafer."
"Eski insanlar daha sağlıklılarmış, ne olur ki birkaç hafta burada dursan?"
"Zafer...!"
"Uzatma Defne.. Beşinci aya girdiğinde serbestsin."
Hiçbir şey demedim ama içimden çığlıklar atıyordum.
Beş ay mı? İki buçuk ya da üç ay daha bu odada mıydım yani?
Zafer odadan çıkacakken onu durdurdum.
"Banyo yapmak istiyorum."
Zafer beni odadan çıkardı ve banyoya götürdü.
"Sana on beş dakika süre veriyorum Defne!"
On beş dakika sonra banyodan çıktığımda Zafer, tahmin ettiğim gibi kapının önündeydi.
"Zafer... Ne olur bırak beni... Yemin ederim ki bebeği aldırmayacağım."
"Nedense sana inanasım gelmiyor."
Tekrar hücreme döndüm ve kapı kilitlendi.
Tepside duran çayı bir dikişte içtim daha fazla soğumadan. Diğerlerini de yavaş yavaş yedim.
Bir saat kadar sonra, Zafer ve hizmetçi tepsiyi almaya geldiler.
"Pelin nerede? Okulda mı?"
"Evet, okulda."
"Eve gelince onu görebilir miyim?"
Zafer bir süre düşündü ve cevap verdi:
"Tamam. Yarım saat bu odada, seninle kalabilir.."
YOU ARE READING
BÜYÜK SIRLAR
Teen Fiction"Sana söz veriyorum; beni tekrar içten bir şekilde gülümserken göreceksin." "Gerçekten mi?" Onun gözlerinin içine baktım. O da benimkilere bakıyor, bir cevap arıyordu. Yıllardır benim yüzümden çekmediği çile kalmamıştı. Doğruluğundan benim bile emin...