-100-

117 5 2
                                    

Sertan'ın gözünden...

Korkuyordum. İkinci kez onu kaybetmekten korkuyordum. Bana inanmaması beni kahrederdi. İlk başlarda hayatına babasının parası için girdiğim doğruydu, ama sonra... Sonra ona gerçekten aşık olmuştum ben. Onsuz yaşayamayacağımı anlamıştım. Şimdi onu kaybedemezdim; hem de Tuğçe yüzünden..

''Beni sakince dinle, her şeyi anlatacağım sana..''

Yaşlı gözleri ile gözlerim karşı karşıya geldiğinde, son şansımı kullanacağımın farkındaydım. Kırgın olduğu, hayallerinin paramparça olmuş olduğu belli oluyordu.

Ona her şeyi anlattım. Anlattıklarımın ne eksiği vardı, ne de fazlası.. Defne'nin aslında kim olduğu, Tuna'nın hayatına girme sebebim, ve de ona ne kadar aşık olduğum..

Anlattıklarımdan sonra bir süre gözlerimin içine baktı. Bir sorunun cevabını arıyor gibiydi. Gözleri, benimkiler gibi doluydu. İkimiz de neredeyse ağlayacaktık. Makyajı da akmıştı.

''Hemen gidip de makyajını tazelemezsen, çirkin bir gelin olacaksın.'' dedim espirili bir ses tonuyla. O ise bundan etkilenmedi. Ayağa kalktı.

''Biraz düşünmeye ihtiyacım var..'' dedi ve düğün salonunun olduğu yöne doğru yürümeye başladı.

Tuğçe'nin gözünden...

''Tuğçe, sen katıksız bir salaksın!''

Sinan karşıma geçmiş, bana hakaretler savuruyordu. Haklıydı da. Nasıl yapmıştım ben bunu? Hırsıma yenik düşüp Tuna'ya anlatmamalıydım gerçekleri. Başım belaya girebilirdi.

''Haklısın Sinan. Ben bir aptalım. Hırsıma, kinime yenik düştüm..''

''Ben seni korumaya çalışmaktan yoruldum artık Tuğçe..''

''Beni koruma. Ben cezamı çekmeye razıyım, bu saatten sonra sağ olup olmamam pek de önemli değil. Ama evlatlarımı koru Sinan, sana yalvarıyorum ki onları koru..''

''Saçmalama, üçünüzü de korumaya çalışacağım ama bu kez durum çok daha ciddi Tuğçe. Sertan gidip de Zafer'e senin aslında kim olduğunu anlatırsa benim sizi korumaya gücüm yeter mi, bilmiyorum.''

''Nasıl yaptım bunu? Ben gerçekten aptalım..''

''Evet, öylesin. Tuna'ya bir zarar vermemen konusunda seni tembihlemiştim, beni dinlememiştin. Ve de Zafer'den boşanmak zorunda kaldın. Sertan'ın senden sadece bunu istediğine şükretmelisin. Ve yine seni Tuna'ya hiçbir şeyi anlatmaman konusunda tembihledim, yine beni dinlemedin. Bakalım bunun bedeli ne olacak?''

''Bedeli belli. Zafer her şeyi öğrenecek ve beni öldürecek. Evlatlarımı benden önce öldürmesin de diğer her şeye razıyım..''

''En kötüsünü düşünme. Zafer seni öğrense bile ben bir şeyler yapacağım, bir yol bulabilirim. Tabii artık rahat durursan...Neyse, ben düğüne geç kalmayayım..''

Sinan haklıydı. Artık rahat durmanın vakti gelmişti.

Tuna'nın gözünden...

Sertan hariç herkes etrafımda toplanmıştı. Benim dilimden dökülecek herhangi bir kelimeyi ya da cümleyi bekliyorlardı. Onları da daha fazla merakta bırakmayacaktım.

''Babam, Defne diye bildiğimiz Tuğçe'nin kocasının katiliymiş. Sertan da başlarda Defne'nin yardımcısıymış. Şimdi ise bana gerçekten aşık olduğunu söylüyor..'' deyiverdim bir çırpıda.

Herkes şok olmuştu.

''Abim doğruyu söylüyor. Bunları ben de biliyorum..'' dedi Ezgi. Ona baktım. Yalan söyler gibi bir hali yoktu, gayet ciddi görünüyordu.

''Zafer katil miymiş?'' ''Defne'nin gerçek kimliğini nasıl fark edemedik?'' ''Bak sen şu çırpı bacaklı geline, meğer bir yılanmış..'' gibi cümleler havada uçuşuyordu.

''Şimdi ne yapacaksın?'' diye sordu Emine Ablam. Sesinde tereddüt ve endişe vardı.

''Bilmiyorum ki... Neye inanıp neye inanmayacağımı şaşırdım..'' dedim ağlayarak.

Abim ''Evlenme o ahlaksız adamla..'' dedi. Ezgi'nin ona ters bir bakış attığını fark ettim. Ezgi tam bir şey diyecekken araya girdim ve olaya müdahale ettim.

''Biraz yalnız kalabilir miyim? Lütfen..'' dedim sakin bir sesle. 

Annem yanıma yaklaştı. Onun da gözleri doluydu.

''Kızım... İyi düşün.. Sonradan pişman olacağın bir karar verme..''

Annemin söylediklerini başımla onayladım. Sonra da teker teker odayı terk ettiler. Yalnız kalmıştım, az da olsa düşünmek için zamanım vardı.

Sertanla yaşladığımız iyi ya da kötü tüm hatıralar gözlerimin önünden film şeridi gibi geçiyordu. Bana olan aşkı sahte olabilir miydi? Beni sevmiyor olabilme ihtimali var mıydı?

Emine Ablamla Sertan'ın odaya gelmesiyle düşüncelerimden sıyrıldım.

''Nikah memuru geldi..'' dedi Emine Ablam. Gözlerinde ise sanki bir yalvarış vardı. Evet de, der gibi bakıyordu ama ne diyeceğimi henüz ben de bilmiyordum.

Sertanla el ele konukların önünden geçerken ona hiç bakmadım. Herkes bizi alkışlıyordu. Birkaç saattir yaşananlardan haberdar olan ailelerimiz ise merakla bana bakıyorlardı.

Nikah masasına oturmuştuk. Yıllardır sabırsızlıkla beklediğimiz an gelmişti. Bunu mu hayal etmiştim ben? Hissetmem gereken duygular bunlar değildi. Şu an mutluluktan uçuyor olmalıydım.

Nikah memuru ilk önce Sertan'a benimle evlenmeyi isteyip istemediğine dair soruları sordu. Sertan'ın cevabı da sesi gibi netti:

''Evet..''

Sıra bana gelmişti. Nikah memuru, Sertan ve konuklar, benden bir cevap bekliyorlardı. Ben ise kalakalmıştım. Sertan'ın gözlerinin derinliklerinde kaybolmuştum. 

Tuğçe'nin gözünden...

Köşkte beklemeye kalbim dayanmayacaktı. Soluğu düğünün yapıldığı yerde almıştım. Nefes nefese kalmışken, Tuna Sertan'a bakıyordu. Anlamıştım ki henüz bir cevap vermemişti.

Hiçkimseye görünmeden, girişte beklemeye başladım. Zaten herkes Tuna'ya odaklanmıştı. Beni fark edecek durumda olan herhangi biri yoktu.

Ne olur 'hayır' de, dedim içimden. Heyecanla bekliyordum.

En sonunda Tuna, mikrofona eğildi ve cevabını verdi:

''Evet..''

Bu bölümümü; 100. bölüm olmasından dolayı, sürprizlerle dolu bir finale yaklaşırken, sayıları fazla olmasa da ve birçoğu oy vermeyip yorum yapmıyor olsa da, hikayemi başından beri okuyan ve sonuna kadar okuyacak olan okuyucularıma ithaf ediyorum.. :)

BÜYÜK SIRLARWhere stories live. Discover now