Aslı'nın gözünden...
Kapıyı Zafer açtı. O da bir şey demedi, biz de demedik. Onunla göz göze geldiğimizde hissettiğim şey, kırgınlıktı. Neden? Neden bir zamanlar kendi evim olan eve, yıllar sonra bir misafir olarak giriyordum? Bunu kendime yedirememiştim.
Salona doğru ilerlerken, evi inceliyordum. Birçok şey değişmiş olsa da hatıralarımın canlanmasına engel olamadım. Emine ile Simge'nin en küçük şeyler için bile ettikleri kavgaları, Çağan'ın ''Anne! Simge Ablam beni dövüyor.'' diye benden yardım istediğini duyuyordum sanki. Şu an yürüdüğüm holde, küçük Tuna'nın emekleyerek mutfaktaki çekmeceleri karıştırmaya gittiğini görüyordum.
Demek ki insan, bir zamanlar yaşadığı eve yıllar sonra girince böyle hissediyormuş.
Salona geçitk. Simge de, Emine de, Tuna da, Çağan da sessizdiler. Ben de sessizdim. Defne'nin burada ne işi vardı? Boşanmamışlar mıydı bunlar?
Zeynep Hazar'ı süzdüm. Zafer'in dediği kadar vardı. Çok yaşlanmıştı. Maneviyata önem veren bir insan olduğumdan, geldiğime pişman olmadım. İlk olarak Emine, babaannesinin elini öptü. Ardından da Çağan, Simge ve Tuna.. Zeynep Hanım'ın Çağan'ı tanıması zaten normaldi ama kızlardan da hangisinin hangisi olduğunu bilmişti. Gözleri dolmuştu. Kolay değildi tabii yıllar sonra oğlunu, torunlarını görmek.
Ben de onun karşısına geçtim ve elini öptüm. Beni baştan aşağıya süzdü.
''Yıllar seni bile değiştirmiş be Aslı..''
''Evet anne, baksana torunlarına...''
Anne, demiştim. Ağız alışkanlığı işte, ama Zeynep Hanım da ''anne'' diye hitap etmesem, eminim ki kızardı bana.
''Evet ya, kocaman olmuşlar. Şimdi onların geleceklerini bildiğim için tanıdım, dikkatli baktım biraz. Yoksa, yolda görsem tanımam hiçbirini.. Zafer'i bile zor tanırım. Baksana, suratında nur kalmamış taş kalplinin...
Gülmemek için kendimi zor tuttum. Ama Defne kendini tutmadı ve kahkahayı patlatıverdi. Zafer'in utandığı ise her halinden belli oluyordu.
Zeynep Hanım Defne'ye döndü ve ters bir bakış attı.
''Fazla gülme çırpı bacaklı, almayayım ayağımın altına..''
Defne'nin yüzü değişti ve yukarıya çıktı. Zeynep Hanım, eliyle işaret ederek, yanına oturmamı istedi. Ben de oturdum. Gözlerimin içine bakıyordu.
''Zafer sana ne yaptı da boşandınız?''
Tuhaf. Bu soruyu bu kadın mı sormuştu? Oysaki beni pek sevmezdi. Demek ki Zafer'e olan kızgınlığı, bana olan sevgisizliğinden daha fazlaydı.
Sessiz kalmayı tercih ettim. Zafer de yanımızdaydı çünkü. Onunla tartışmak istemiyordum. Ben cevap vermeyince Simge atıldı:
''Defne var ya.. Annemi o kadınla aldattı..''
Zeynep Hazar ayağa kalktı ve Zafer'in karşısına geçti.
''Aldatmak ha? Annesini unutan, hiç saymayan adam karısını mı aldatmasın? Şaşırmamak lazım.''
''Anne...''
''Kes sesini! Rahmetli baban hiç sevmezdi öyle şeyleri. Aile kavramına çok önem verirdi. Karısına, çocuklarına sadıktı. Şimdi mezarında kemikleri sızlıyordur..''
Zafer hiçbir şey söyleyemeyince, Zeynep Hanım tekrar benim yanıma oturdu. Ellerimi tutarak gözlerimin içine baktı.
''Üzülme sen... Zafer, insanlığını paraların arasında kaybetmiş, bir daha da bulamamış belli ki.. Sorun Zafer'de ki ikinci karısından da boşanmış. Ama, kadın hamile... Bu nasıl iş, ben anlayamadım..''
YOU ARE READING
BÜYÜK SIRLAR
Teen Fiction"Sana söz veriyorum; beni tekrar içten bir şekilde gülümserken göreceksin." "Gerçekten mi?" Onun gözlerinin içine baktım. O da benimkilere bakıyor, bir cevap arıyordu. Yıllardır benim yüzümden çekmediği çile kalmamıştı. Doğruluğundan benim bile emin...