Arkamı döndüğümde, altı senedir görmediğim, sesini bile duymadığım komşum, arkadaşım, sırdaşım olan Esma'yı gördüm. Hemen ayağa kalktım ve koşarak ona sarıldım. Yıllar, beni değiştirdiği gibi onu da değiştirmişti. Her ne kadar pislikten oturulacak gibi olmasa da koltuklardan birine oturduk. Esma'nın yüzüne baktım. Onu ne kadar çok özlediğimi o an anlamıştım.
''Nerelerdeydin Tuğçe?''
Ona gerçekleri anlatamazdım. Ona Sinan kadar güveniyor olsam da yıllardır esareti altında olduğum sır, büyük bir sırdı. Belki intikam oyunum tamamen bitince anlatırdım, şimdi anlatmamam gerekiyordu.
''Ben hep İzmir'deydim. Bir adamla evlendim.''
''Evlendin mi?''
''Evet. Evliydim ama boşandım.''
''Boşandın?''
''Evet.''
''Bir adres bile bırakmadın. Telefon numaranı da değiştirmişsin.''
''Uzun bir süre buralardan tamamen kopmak istedim. Seni çok özlemişim ama.''
''Ben de seni çok özledim. Yıllardır hep bekliyorum belki gelirsin diye. Çöp atmaya çıkmıştım da kapıyı açık görünce girdim.''
''İyi etmişsin. Yıllar sonra görüşmüş olduk.'' dedikten sonra ''Zaten bu evden çıkınca sana da uğrayacaktım.'' diye de yalan attım. Esma'yı gerçekten çok seviyordum ama onu unutmuştum.
''Melisa nasıl? Büyümüştür çok..''
''Büyüdü tabii. Okula bile gidiyor. Senin eşin ve oğlun nasıllar?''
''Biz hep aynıyız, bıraktığın gibi.''
Artık Zaferle aynı evde kalmadığıma göre benden uzaktı. Bu yüzden, rahatlıkla Esma'ya telefon numaramı verdim. Uzun uzun sohbet ettik. Sohbete o kadar dalmıştık ki havanın kararmaya başladığını ikimiz de geç fark ettik. Vedalaştık ve evden çıktık.
Arabama biner binmez ağlamaya başladım. Eski evimi görüp, bir de eski bir dostumu görmüş olmam beni çok etkilemişti.
O evde, kocamla ve kızımla birlikte mutluluk ve huzur dolu bir hayatı yaşamak varken ne haldeydim şimdi? Zafer'e bir kez daha beddua ettim.
Tuna'nın gözünden...
Artık benim için hayat normale dönmüştü. Yaşadığım kabus dolu yılların ardından evimdeydim, ailemin ve sevdiğim adamın yanındaydım. Her ne kadar hemen hemen her gece kabuslarla uyanıyor olsam da hayat devam ediyordu.
Bitirmem gereken bir okulum vardı. Beş senedir elime ne bir kitap almıştım, ne de bir kalem. Yazmayı hatırlıyor olduğumdan bile şüpheliydim. Sanırım biraz ders çalışmam gerekiyordu. Hatırladım ki kitaplarım dahil tüm okul malzemelerim köşkteydi. Ne yapacaktım şimdi?
Nefret ettiğim babam artık köşkte kalmıyordu. Ama, Defne oradaydı; bana onca acıyı yaşatan ve hayatımın dört yılını çalan kadın... Ne olursa olsun, o köşke gitmem gerekiyordu.
Emine Ablamı ve Simge Ablamı aradım. Tek başıma gitmek istemiyordum. Ablamların ikisi de benimle gelmeyi kabul ettiler. Köşkün önünde buluşacaktık.
''Anne, ben köşke gidiyorum. Kitaplarımı alacağım.''
''Yalnız gitme, ben de geleyim.''
''Ablamlarla gidiyoruz. Senin gelmene gerek yok. O kadını görme, muhattap olma.''
''Tamam o zaman. Siz gidin. Siz de fazla muhattap olmayın onunla.''
''Olmayız, merak etme.''
Evden çıktım ve otobüse bindim. Kısa süren yolculuğun ardından köşkün önündeydim. Emine Ablam benden önce gelmişti. Birkaç dakika Simge Ablamı bekledik. O da gelince köşkün bahçe kapısından içeriye girdik. Bahçeden geçtik ve iç kapının önüne geldik.
Emine Ablam ''Ne olursa olsun sakin olacağız..'' diyerek kapıyı çaldı. Kısa bir süre sonra kapıyı hizmetçi açtı. Hiçbir şey söylemeden içeriye geçtik.
''Durun, Defne Hanım'a sormam lazım..'' diyen hizmetçinin sesini de Simge Ablam, kötü bakışlarıyla kesti. Defne'nin evde olup olmadığını kontrol etmek için salona gittik. Defne, oradaydı. Bizim geldiğimizi fark edince şaşırmıştı.
''Sizin ne işiniz var burada?''
''Seni çok özledik. Görmezsek içimiz rahat etmeyecekti.'' dedi Emine Ablam.
Simge Ablam ise onu korkutmak amacıyla üzerine yürürken ''Seni öldüresiye dövmek için geldik, bir sorun mu var?'' dedi.
Defne, Simge Ablam'dan korkmuş olacak ki geri geri yürüyerek ondan uzaklaşmaya çalışıyordu.
''Çıkın evimden! Yoksa polis çağırırım.''
Simge Ablam ''O ellerini kırarsam polisi nasıl arayacaksın?'' dedikten sonra olayın daha fazla uzamamasını istediğim için müdahale ettim ve kitaplarımı almak için geldiğimizi söyledim. Bu cevabım karşısında Defne'nin rahatlamış olduğu her halinden belli oluyordu.
''Neden üçünüz birden geldiniz?''
''Seninle yalnız kalmak istemedim. Bana yaptıkların malum...'' dedim ve üst kata çıktım. Defne de arkamdan geldi. Ona döndüm ve en kötü bakışımı attım.
''Neden peşimden geliyorsunuz?''
''Sizin ailenize güvenmiyorum çünkü. Bir şeyler çalarsınız falan...''
''Defne, bir şey soracağım.''
''Sor?''
''Babamdan ne zaman boşanıyorsun? Bu köşkten ne zaman gideceksin?''
''Biz boşandık ki.''
''Neden hala daha buradasın?''
''Çünkü, burası benim evim.''
''Ne?''
''Kıymetli babacığınız bu köşkü benim üzerime geçirmişti.''
''Babamın başka bir evde yaşadığını biliyordum ama sen gidene kadar orada kalacağını zannetmiştim.''
''Öyle değil. Ben gitmedim, o gitti. Sen de acele et, eşyalarını al ve git. Burası babanın evi değil, istediğin kadar kalamazsın.''
Kitaplarımı aldım. Merdivenlerden inecektim ki Pelin'i fark ettim. Göz göze geldik. Bana ve ablamlara saf bakışlarıyla bakıyordu.
Emine Ablam ''Bu kızcağıza da yazık.. Bir cadıyla aynı evde yaşıyor.'' dedi Defne'ye bakarak. Defne de ona ters bir bakış attı.
''Artık gider misiniz?''
Defne'nin ısrarı üzerine evden çıktık. Simge Ablam'ın arabasıyla eve döndük. Annem bizi bekliyordu. Ona, köşkün Defne'ye ait olduğunu söyledik. Bizim kadar şaşırmıştı. Böyle bir şeye şaşırmamak tuhaf olurdu zaten.
Şu Defne ne akıllı kadınmış meğer. Para için yapmadığı şey yoktu.
Akşam yemeğinde annemle ikimiz kalmıştık. Yemek yerken telefonum çaldı. Arayan Sertan'dı.
"Alo, Sertan?"
"Tuna... Ne yapıyorsun?"
"Annemle birlikte yemek yiyoruz. Sen?"
"Biz de birazdan Ezgi ile yemek yiyeceğiz. O, sofrayı hazırlıyor. Ben sana bir şey sormak istiyorum."
"Sorabilirsin?"
"Benimle evlenir misin? Cevap vermen için son on saniye...On...Dokuz..."
Ne kadar deli bir insandı bu.. Böyle evlilik teklifi mi olurdu? Çok şaşkındım. Ama, mutluydum.
"Aklına yaratıcı bir şey gelmedi değil mi akılsız?"
"Ne yalan söyleyeyim, gelmedi. Ben de böyle soruverdim işte. Beğenmediysen reddedebilirsin."
"Cevap veriyorum o zaman...Evet...Hiçkimsede görülmemiş olan bu romantik evlilik teklifini onaylıyorum."
Annem hayretle bana bakıyordu. Ben ise ona aldırmadım ve Sertan'ı dinlemeye devam ettim.
"O zaman hazırlığınızı yapın, yarın seni istemeye geliyoruz. Babamlar isterlerse düğüne gelirler. Seni annenden Ezgi isteyecek."
"Tamam, bekliyoruz." dedikten sonra istemsizce güldüm.
YOU ARE READING
BÜYÜK SIRLAR
Teen Fiction"Sana söz veriyorum; beni tekrar içten bir şekilde gülümserken göreceksin." "Gerçekten mi?" Onun gözlerinin içine baktım. O da benimkilere bakıyor, bir cevap arıyordu. Yıllardır benim yüzümden çekmediği çile kalmamıştı. Doğruluğundan benim bile emin...