-17-

105 7 0
                                    

Kutlama yemeği için geldiğimiz lüks mekana girerken kalbimin ne kadar hızlı attığını hissedebiliyordum. Sinan'ın Zafer'i ikna etmesi zor olmamıştı.

Yemeklerimizi sipariş ettiğimizde Zafer beni tebrik ederek ve bana teşekkür ederek sohbete başladı. Kullandığım kelimelere, jest ve mimiklerime dikkat ediyor, nazik bir hanımefendi gibi gözükmeye çalışıyordum. Bir yandan da paramparça olmuş, ruhu yalnızca kinle beslenen Tuğçe'nin bağırışlarına kulak tıkamaya çalışıyordum.

Planladığımız gibi saat 9.20'de Sertan, Sinan'ı telefonla aradı. Sertan'la rol icabı kardeşiyle konuşuyor gibi yaptı Sinan.

"Zafer Bey, annem rahatsızlanmış biraz. İzninizle.."

"Neyi varmış? Ben de geleyim?"

"Yok, gelmeyin. Ciddi bir şey değilmiş ama görmezsem içim rahat etmeyecek. Siz devam edin."

Zafer de ben de geçmiş olsun diledik ve Sinan yanımızdan ayrıldı. Nihayet, Zaferle baş başa kalmıştık. Ben bir şekilde sohbet başlatmak isterken Zafer bana hiç beklemediğim bir şey sordu:

"Kimsin sen? Nereden geldin?"

"Efendim?"

"Ben her şeyin farkındayım Defne."

Çok korkmuştum. Acaba her şeyi öğrenmiş miydi?"

"Zafer Bey, anlamadım ne demek istediğinizi?"

"Geçen akşam, benim evimde... Sana koruyu gezdirmesi için hizmetçime emir verdiğimde nasıl öfkelendiğini gördüm."

"Şey... Ben.. Yok öyle bir şey, siz.."

"Ben de onu bilerek yaptım zaten. Duygularımın karşılıksız olup olmadığını anlayabilmek için. Galiba değilmiş?"

BÜYÜK SIRLARWhere stories live. Discover now