Merdivenlerden koşarak aşağıya inen Simge'ye engel olamamıştım. Soluklanarak salonun ortasındaki sehpanın yanında durduğunda, ben de merdivenlerden inmiştim. Tüm gözler Simge'nin üzerindeydi.
''Ne oldu Simge?'' diye sordu Çağan.
''Bu kadın var ya... Tuna'yı bu kaçırtmış, sonra da bizi onun öldüğüne inandırmak istemiş.''
Zafer, daha önce hiç görmediğim kadar şaşkın gözlerle bana bakıyordu.
''Ne diyorsun sen be? Yalancı! Ben neden öyle bir şey yapayım? Bu evde tek iyi anlaştığım insan Tuna, birini kaçırtacak olsam seni ya da diğer suratsız kardeşlerinden birinizi kaçırtırdım, manyak..'' dedim bağırarak.
''Defne, Simge ne diyor?'' , ''Doğru mu bu?'' , ''Allah senin cezanı versin, şeytan. Çabuk kızımı geri getir.'' gibi bağırışlar yükselmişti evden. Zafer'in sorusunu cevapladım:
''Doğru değil Zafer. doğru değil.''
''Neden böyle bir şey söylüyor o zaman?''
''Tuna'yı kaçırttığı adamıyla konuşurken duydum. Hatta birkaç gün sonra Tuna'yı geri getirtecekmiş, ama adam Tuna'yı başka birine mi ne satmış. Bu yılan da kaybetmiş onun izini.'' dedi Simge.
Zafer ''Sen kes sesini! Defne, cevap ver.'' diyerek gözlerimin içine baktı. Ben de onun gözlerinin içine baktım.
''Yalan söylüyor. Benden her zaman nefret etti zaten. O öyle bir insan ki kardeşinin ölümü gibi ciddi bir mevzuyu bile benim aleyhime çeviriyor. Gözünü kin bürümüş.''
''Bu çok ciddi bir iddia ama..''
''Sen onun babasısın diye ona inanacağını düşünüyor çünkü. Sen ona inanacaksın, benden boşanıp beni hapse attıracaksın, tekrar Aslı ile evleneceksiniz. Onun planı bu...''
''Ne planı ya, ne planı? Kulaklarımla duydum.'' diye ısrar ediyordu Simge.
''Zafer ikinci kez ''Kes sesini!'' diye bağırınca sustu. Ve, bana döndü. Ben ise kendimi savunmaya devam ettim. Ustaca rol yaptığıma emindim. Gözlerimden yaşlar süzülüyordu. Bu, içinde bulunduğum durum için iyi bir şeydi.
''Hem... Hem biz onunla arkadaşız. Bu evde senin dışında beni dışlamayan, bana yakınlık gösteren tek kişi o. Birbirimize nefretle bakmadık hiçbir zaman. Ben, üç kardeşine ve annesine rağmen beni kabullenmiş bir insana bunu nasıl yaparım Zafer?''
Zafer Simge'ye döndü. Birbirlerine öfkeyle bakarlarken araya girdim.
''Zafer...Her şeyi geçtim... Simge bana şunların cevabını versin... Ben bunu neden yapayım? Bundan ne çıkarım var?''
Zafer Simge'ye ''Evet, bunu neden yapsın?'' dedi. Simge ve diğerleri hayretler içinde Zafer'e bakıyorlardı. Simge ''Peki, ben bunu neden yapayım?'' diye sordu. Zafer'in verdiği cevap benim lehimeydi; ''Defne'den nefret ettiğin için...''
Sabrı taşan Emine lafa karıştı.
''Sen körsün baba. Bu kadın senin gözünü kör etmiş. Simge senin kızın... Defne'nin Tuna'ya ve bizlere bir tuzak kurduğundan ve Tuna'nın ölmediğinden bahsediyor. Nasıl inanmazsın? Bu kadar mı körsün?''
''Tuna öldü. Önce onu kaçırdılar, paramızı aldılar. Sonra da o kazayı ya Tuna yaptı, ya da onu denize attılar.''
''Ölmedi. Ölmedi, diyor Simge. Tuna ölmedi..''
''Kendinizi inandırın artık onun öldüğüne. Siz çok yakınınız olan birini kaybetmediniz daha önce... Ama ben kaybettim. Ölüm nedir, biliyorum. Ne yazık ki siz de öğrenme aşamasındasınız. Kardeşinizin ölümüyle tam olarak öğreneceksiniz ölümün ne olduğunu.''
Ağlayarak Emine'ye yaklaştım.
''Emine, ne olur artık bana inanın. Ben hiçbirinize karşı düşmanlık beslemiyorum.''
Bir tokat da ondan yedim.
''Az önce birini kaçırtacak olsan biz suratsızları kaçırtacağını söylüyordun ama.''
''Onu o anki öfkemle söyledim. Öyle bir şey yok.''
''Sana inanmak istiyorum ama ne yazık ki bunu başaramıyorum Defne. Artık bitti! Artık ne sen varsın hayatımda, ne de Zafer Bey..''
''Zafer Bey?''
''O artık benim babam değil.''
Emine, Aslı'yı da alıp kapıya doğru yürürken Simge'ye gelmemesini işaret eden bir el hareketi yaptı. Simge gitmedi. Kalmasının sebebinin benim huzurumu kaçırmak olduğuna emindim. Emine ve Aslı gittikten sonra evde Sertan'ın olmadığını fark ettim. Evet, o yoktu. Olanlara şahit olmamıştı. O her şeyi öğrenene kadar rahattım. Emindim ki o da Simge'ye inanacaktı.
''İkiniz de iğrenç insanlarsınız.'' dedikten sonra Simge de odasına çıktı. O da ağlıyordu.
Gözlerimi Zafer'e çevirdiğimde onun hiç iyi olmadığını gördüm. Birkaç saniye boş gözlerle etrafa bakıntıktan sonra elini kalbinin üzerine götürdü, yere yığılıverdi.
YOU ARE READING
BÜYÜK SIRLAR
Teen Fiction"Sana söz veriyorum; beni tekrar içten bir şekilde gülümserken göreceksin." "Gerçekten mi?" Onun gözlerinin içine baktım. O da benimkilere bakıyor, bir cevap arıyordu. Yıllardır benim yüzümden çekmediği çile kalmamıştı. Doğruluğundan benim bile emin...