Sertan'ın evine gelene kadar hem Zafer'i yatıştırıp vazgeçirmeye uğraşıyordum, hem de gerçekler ortaya çıkarsa ne yapacağımı düşünüyordum. Kaderim, Sertan'ın iki dudağının arasındaydı.
Sertan kapıyı açtığında Zafer öfkeyle içeri girdi. Ben de Sertan'a yalvaran gözlerle bakarak içeri geçtim. Sertan da kapıyı kapatıp yanımıza geldi.
''Zafer Bey, Defne... Hoşgeldiniz..''
''Kes!'' diye bağırarak Sertan'ın üzerine yürüdü Zafer. Onun boğazına yapıştı ve hesap sormaya başladı.
''Sen nasıl bir insansın? Şirketin gelirlerini nasıl üzerine geçirirsin?''
Sertanla göz göze geldik. Çaresizce ona bakıyordum. Sertan'ı Zafer'in elinden kurtarmam gerektiğinin farkına varınca Zafer'e engel olmaya çalıştım. Zor da olsa Zafer'i ondan ayırdım. Zafer, hızlı hızlı soluklanıyordu. Sertan da, boğazı çok acımış olacak ki öksürüyordu.
''Neden yaptın bunu Sertan? Neden paraları çaldın?''
''Ben... Ben para falan çalmadım. Neyden bahsediyorsunuz?''
O sırada içimden Sinan'a ileniyordum. Nereden aklına gelmişti Sertan'ın para çaldığı yalanını atmak.. Yalan değildi, ama Sinan, bilmediği için bunu bir yalan niyetiyle Zafer'e söylemişti. Onu ikaz etmeye fırsat bulamamıştım. Sertan her şeyi itiraf ederse ben mahvolurdum.
Sertan derin derin nefes aldı.
''Zafer Bey, ben para falan çalmadım. İftira atmışlar.''
''Bu nasıl bir iftira? Bu iftirayı atanlar bilmiyorlar mı ben bunun bir iftira olduğunu öğrendiğimde onları geberteceğimi?''
''O kadarını ben bilemem Zafer Bey. Ama, bana inanın. Bu bir iftira.''
Derin bir nefes aldım. Sertan gerçekleri anlatmamış, beni ele vermemişti. Benim yolumda önüme çıkan oldukça büyük bir taşı kaldırmıştı.
Zafer ise öfkeliydi.
''Olsun. Bu bir iftira da olsa artık şirketin mali müşaviri değilsin. İşten çıkarıyorum seni.''
''Fırsatını buldunuz, işten çıkartıyorsunuz. Para çalmak falan bahane, sizin niyetiniz beni Tuna'dan uzaklaştırmak. Ama, bunu başaramayacaksınız.''
''İyi ki hatırlattın. Tuna falan yok.
''Biz, birbirimizi seviyoruz.''
''Seni öldürürüm!''
''Ona ne şüphe.. Adam öldürmek sizin için çocuk oyuncağı.
''Ne diyorsun sen? Kendine gel!''
Sertan'ın o lafı bana kocamı, Murat'ı, hatırlatmıştı. Gözlerim dolmuştu. Ama, hemen gözlerimi sildim Zafer fark etmeden.Sertan işten atılmamalıydı. Şirketin servetini hiçkimse fark etmeden benim önüme serebilecek tek kişi Sertan'dı.
''İftira, diyorsa iftiradır. Kaç yıldır çalışanın o senin. Güven biraz. Mali müşavir, bizim holdingimiz için oldukça önemli bir pozisyon. Herkese emanet edemeyiz.'' dedim. Sertan da ''İster inanaın, ister inanmayın; ben para falan çalmadım, çalmam.'' dedi.
''Aa..Aman ca..canım, ne önemi var bunların? Yarın herkes işinin başında olsun.'' diyebildim kekeleyerek. Zafer, giderken Sertan'a döndü.
''Yarın işinin başında ol, ama Tuna'yı unut.'' dedi. Sertan ise sinsice gülümseyerek arkamızdan kapıyı kapattı.
YOU ARE READING
BÜYÜK SIRLAR
Teen Fiction"Sana söz veriyorum; beni tekrar içten bir şekilde gülümserken göreceksin." "Gerçekten mi?" Onun gözlerinin içine baktım. O da benimkilere bakıyor, bir cevap arıyordu. Yıllardır benim yüzümden çekmediği çile kalmamıştı. Doğruluğundan benim bile emin...