Kaldırımda oturmuş, gözlerimi açık tutabilmek için direniyordum. Gelen geçen bana acıyan gözlerle bakıyordu. Acınmayacak gibi de değildim. Tuna Hazar ne hallere düşmüştü...
Biraz para toplayınca karşı kaldırımdan o kadın bana onun yanına gitmemi işaret etti. Paraları da alıp onun yanına gittim.
"Yürü bakalım, dönüyoruz."
Hiçbir şey demeden kaldığımız eski gecekonduya doğru yürüdük. İçeri girdiğimizde Ezgi yerde yatıyordu, Deniz de onun yanındaydı.
Ezgi bir şeyler sayıklıyordu. Yüzüne baktığımda onun hasta olduğunu fark ettim. Deniz'e döndüm.
"Neyi var bunun?"
"Bilmiyorum ki. Ateşi var, hasta."
"Ne yapacağız?"
"Adamlardan biri şurup içirdi. Bekleyelim bakalım."
Ezgi sayıklıyordu. "Anne... Abi... Kurtarın beni.." gibi bir şeyler söylüyordu.
Yarım saat kadar sonra gözlerini açtı.
"İyi misin?" diye sordum.
"Değilim... Hiç iyi değilim." dedi. Gözlerini tavana dikti
Ezgi'nin gözünden...
Cayır cayır yandığımı hissediyordum. Bu kadar şanssız olmak zorunda mıydım? Babam evlatlıktan reddetmişti beni, annem de onun sözünü dinlemek mecburiyetinde hissetmişti kendini. Abimin ise umrunda değildim. Abimin İzmir'de okumasını sağlamışlar, beni ise evde oturtmuşlardı. Belki ben de onun gibi okuyup şu an İzmir'de çalışıyor olabilirdim. Londra'ya da babamla annem gibi ben de kendi paramla, kendi imkanlarımla gidebilirdim.
Annemden de, babamdan da nefret ediyordum. Abimden daha da çok nefret ediyordum. Resmen benim kaçırıldığıma inanmamış, bana yardım etmeye tenezzül etmemişti.
Yanımdaki şu iki kız bile bana onlardan daha merhametli davranıyorlardı.
"Ne yapacağız?" dedim. Kendimi zorlayarak da olsa konuşabilmiştim.
"Sen iyileş. Sonra bir plan yapıp kaçacağız buradan."
"Bunu başarabilecek miyiz?"
"Başarmak zorundayız. Başka çaremiz yok."
Bana bunu reva gören kayınpederime, hiçbir evladın hak etmeyeceği bir muameleyi bana eden babam Kadir Ağa'ya ve benim için kılını bile kıpırdatmayan abim Sertan'a bunların hesabını soracaktım...
YOU ARE READING
BÜYÜK SIRLAR
Teen Fiction"Sana söz veriyorum; beni tekrar içten bir şekilde gülümserken göreceksin." "Gerçekten mi?" Onun gözlerinin içine baktım. O da benimkilere bakıyor, bir cevap arıyordu. Yıllardır benim yüzümden çekmediği çile kalmamıştı. Doğruluğundan benim bile emin...