Tuna'nın gözünden...
Televizyon seyretmekten sıkılmıştım. Biraz da ders çalışmam gerektiğinin farkındaydım.
Ne kadar talihsiz bir kızdım ben... 24 yaşındaydım ama daha okumam gereken bir üniversite vardı. Allah o Defne'yi kahretsin! Yıllarımı çöpe atmıştı.
Yıllar geçse de matematik konularını çok unutmamıştım. Bu konuda biraz şanslıydım.
Ders çalışmaya biraz ara verdim ve mutfağa gittim. Annem yemek yapıyordu, Emine Ablam da kahvaltıdan kalan bulaşıkları yıkıyordu... Emine Ablamı düşündüm. Eskiden beri içimizde en hırslımız oydu. Çok ders çalışırdı. Hedefindeki mesleğe ulaştı da. Şimdi de kariyer yapayım derken birini bulup evlenmeyi falan aklına getirmiyordu.
Annem beni fark edince kısa bir süre gözlerimin içine baktı.
"Senin gözlerin kızarık?"
"Öyle mi? Önce televizyon seyrettim, sonra da test çözdüm, ondandır... Simge Ablam gelmeyecek mi bugün?"
"Gelmeyecek. Hastanede çok işi varmış."
Emine Ablam da bana döndü. Bir şey diyeceği çok belliydi.
"Tuna, düğünü Nisan'da yapmakta kararlı mısınız?"
"Bilmem ki..."
"Nisan olur mu hiç? Hava soğuk oluyor daha. Ceketle mi geleceğiz düğüne?"
"Haklısın abla ya.. Ben de aynı fikirdeyim. Benim hayalimde de deniz kenarında, açık havada bir düğün var."
"Sen o zaman sabırsız Sertan'ı ikna et. Hem yeni gelin evi de anca düzülür. Haziran'da olmalı."
"Sertan'ı ikna etmek kolay, ben hallederim."
Ablamla ben gülüşürken kapı çalındı.
"Ben bakıyorum.." dedim ve kapıyı açmaya gittim.
"Ezgi, hoşgeldin."
"Bomba bir havadis getirdim sizlere."
Ezgi oturma odasına geçti. Ben de arkasından gittim.
"Aslı Teyze yok mu?"
"Emine Ablamla birlikte mutfaktalar."
"O zaman mutfağa gidelim."
Mutfağa giderken Ezgi'ye söyleniyordum.
"Ezgi! Anlatacak mısın artık?"
Mutfağa geldik. Annemle ablam da Ezgi'nin telaşlı haline bir anlam vermeye çalışıyorlardı.
"Hastaneden geliyorum, baş ağrısı için gitmiştim. Orada kimi gördüğümü tahmin edin?"
"Kimi gördün?"
"Defne'yi. Hem de jinekologda."
"Jinekolog mu?"
"Evet. Sonrasını tahmin bile edemezsiniz."
"Anlat, çatladım meraktan."
"Zafer Hazar geldi oraya. Defne'yi saçlarından tuttuğu gibi yerlerde sürükledi."
Hayretle Ezgi'ya bakakalmıştık.
"Neden yapmış böyle bir şeyi?"
"Sen benim çocuğumu benden habersiz nasıl aldırmaya kalkarsın, diye bağırıyordu."
Afallamıştım. Defne hamile miydi? Boşanmışlardı ama. Ama imkansız değildi ki, daha yeni boşanmışlardı.
Annem ve ablam da en az benim kadar şaşırmışlardı.
"Hamile miymiş?"
"Herhalde öyle."
"Allah uzun ömür versin, ne diyelim.."
Kendimi tuhaf hissediyordum. Yarı öz bir kardeşim olacaktı; annesi benim hayatımı mahvetmiş olan bir kardeş...
Tuğçe'nin gözünden...
Odaya tıkılalı bir saat anca olmuş olsa da sıkıntıdan patlamıştım. Aklım Melisa'daydı.
Kapı açıldı ve elinde büyük bir tepsiyle Zafer, odaya girdi. Tepside üç dilim ekmek, birkaç zeytin, bir tabak yoğurtlu makarna ve bir şişe de su vardı.
Kaçmaya çalışmadım. Zafer'in güçlü kollarının bana engel olacağını biliyordum.
"Pelin iyi mi? Nerede?" diye sordum.
"İyi."
"Nerede?"
Sesimi biraz yükseltmiştim.
"Bağırma! Pelin odasında."
"Onun sesini duymak istiyorum."
"Bekle.."
Zafer odadan çıktı ve kapıyı kilitledi. Bir dakika bile geçmeden Melisa'nın sesini duydum.
"Anne?"
"Kızım... Zafer orada mı?"
"Değil. Salona indi."
"Sakın korkma bir tanem. O, senin baban. Sana bir şey yapmaz. Sen sakın bir şey belli etme ama, benim için ona eskisi gibi davran kızım."
"Ne zaman çıkacaksın buradan?"
"Bilmiyorum ama en fazla iki ya da üç hafta kalırım."
"Neden oradasın peki?"
Ona söyleyip söylememekte bir an tereddüt ettim ama söylemeye karar verdim. Er ya da geç öğrenecekti. Zafer beni asla çıkarmazdı buradan. Çocuğu doğuracağım kesindi.
"Melisa... Ben... Ben hamileyim.."
Bir cevap bekledim ama cevap gelmedi. Karşıdaki oda onun odasıydı ve odanın kapısının kapandığını duydum. Zavallı kızım benim yüzümden daha kaç şok yaşayacaktı? Şimdi de kardeş geliyordu ona.
Kardeş... Babasının katilinden olan bir kardeş...
Ablamın söylediği şey aklıma geldi. "Babası kim olursa olsun, annesi sensin."
Evet, annesi bendim. Sanırım hiç istemiyor olsam da onunla aramda koparamayacağım bir bağ oluşmaya başlamıştı.
YOU ARE READING
BÜYÜK SIRLAR
Teen Fiction"Sana söz veriyorum; beni tekrar içten bir şekilde gülümserken göreceksin." "Gerçekten mi?" Onun gözlerinin içine baktım. O da benimkilere bakıyor, bir cevap arıyordu. Yıllardır benim yüzümden çekmediği çile kalmamıştı. Doğruluğundan benim bile emin...