"Kızım, bu araba, ehliyetini aldığın için sana hediyem. İyi günlerde kullan." diyerek arabanın anahtarını uzattı babam. Araba çok güzeldi. Kırmızıydı. Oldukça konforluydu.
"Çok teşekkür ederim." deyip babama sarıldım. Artık abim ve ablamlar gibi benim de kendime ait bir arabam vardı.
İçeri geçtiğimizde, babama Sertan mevzusunu açtım.
''Baba.. Sertan..''
Babam, eliyle ''sus'' işareti yaptı.
''Sertan falan yok, kesinlikle izin vermiyorum. Bir an önce bitir bu saçmalığı.''
''Ama baba...''
''Ben ne diyorsam onu yapacaksın.''
''Neden Sertan'dan bu kadar nefret ediyorsun? O sana ne yaptı?''
''Orası seni ilgilendirmez. Sen, sadece dediğimi yap.''
Babam, üzerimde hakimiyet kurmaya çalışıyordu. Ancak, hayatımda ilk kez onun sözünün üzerine söz söyleyecektim.
''Yapmayacağım baba. Senin karşında eskisi gibi küçük Tuna yok. Ben, kendi kararlarımı verebilecek yaştayım.''
''70 yaşında da olsan, ben sağ isem sizinle ilgili kararları ben veririm. Bunu o küçük beynine sok.''
''Veremezsin, böyle bir hakkın yok. Sertanla aramıza girmene asla izin vermeyeceğim. Ne istersek alıyorsun, araba bile almışsın bana ama bunlar yetmez baba. Sen bize hiçbir zaman sevgi göstermedin. Hep maddi açıdan rahat ettirdin, ama manevi açıdan biz çok fakiriz. Şimdi de aynı şeyi yapıyorsun.''
''Odana git! Bir daha da Sertan mevzusunu sakın açma!''
''Senden nefret ediyorum.''
Babam bu sözüm karşısında bana şaşkınlıkla bakmıştı.
''Ne? Ne dedin sen?''
''Duydun işte, senden nefret ediyorum! Anladın mı?
Bu söylediğim doğruydu. Bana saygı duymayan birine, babam da olsa ben de saygı duymazdım. Artık ondan nefret ediyordum.
Tuğçe'nin gözünden...
Tuna ve Zafer'in kavgasını gizlice seyrettikten sonra Sertan'a telefon ettim.
''Sertan...''
''Efendim Tuğçe?''
''Zafer ve Tuna senin hakkında tartıştılar. Zafer ilişkinize kesinlikle müsade etmiyor. Ne yapalım?''
''Ne yapalım, mı? Bunu sen mi söylüyorsun?''
''Evet, ben de sizin mutluluğunuzu istiyorum.''
''Kes şaka yapmayı da ne diyeceksen de.''
''Bunu diyecektim işte. Başlarda sana kızdım ama sonra düşündüm ki benim kızlara zarar vermeme gerek yok, zaten onlar tavırlarıyla Zafer'e yeterince zarar veriyorlar. Hem sen bana o kadar yardım ettin, sırrıma ortak oldun. Sana bunu yapamam.''
''Emin misin sen bu söylediklerinde?''
''Evet.''
''Tuğçe, şimdi kapatmam lazım.''
Sertan telefonu kapatınca, umarım dediklerime inanmışsındır da Tuna'nın başına geleceklerin arkasında benim olduğumu düşünmezsin, dedim içimden.
Sertan beni şirketin gelirlerinin bir miktarını çalma konusunda Zafer'e deşifre etmemiş, bana sadık kalmıştı. İşten atılmayı, benim ismimi vermeye tercih etmişti. Bu yüzden biraz vicdanım sızlamıştı, ama buna da mecburdum.
Hazır aklıma gelmişken, yeni yardımcım Hüseyin'e telefon ettim.
"Hüseyin, hazır mısın?"
"Hazırım."
"Güzel... Benden haber bekle."
YOU ARE READING
BÜYÜK SIRLAR
Teen Fiction"Sana söz veriyorum; beni tekrar içten bir şekilde gülümserken göreceksin." "Gerçekten mi?" Onun gözlerinin içine baktım. O da benimkilere bakıyor, bir cevap arıyordu. Yıllardır benim yüzümden çekmediği çile kalmamıştı. Doğruluğundan benim bile emin...