-18-

107 6 0
                                    

Hem farkında olmadan büyük bir adım attığım için mutluydum, hem de kocamın katiliyle bu durumda olduğum için mutsuzdum. Mutsuzluktan ağlamak isterken mutluluktan gülümsemek zorunda olmak çok kötü bir şeydi.

Gerizekalı katil, diye geçirdim içimden. Sinan ve Sertan da benimle alay ettikleri için pişman olacaktı. Zafer artık benimdi. Zamanla, parası da benim olacaktı. Kıpkırmızı olmuş bir şekilde birbirimizi seyrederken kızımı özleyip artık kalkmak istediğimi söyledim. Bana ters bir bakış attığında ise nasıl bir aptallık ettiğimi anladım. Olan olmuştu.

"Evet, bir kızım var. Daha çok küçük. Babasının bir yıl önce bir trafik kazasında öldüğünü de bilmiyor, o zaman daha doğmamıştı bile, karnımdaydı."

"Demek öyle... Başın sağ olsun, ben yanılmışım."

Zafer masadan kalkıp gitmeye yeltenirken bir şeyler yapmam gerektiğinin farkındaydım. Onu, kolundan tutup durdurdum.

"Biz zaten boşanmak üzereydik. Çok içkici bir adamdı, ölümü de içkili bir halde araba kullanmaktan oldu zaten. Ondan nefret ediyordum."

Bunları söylerken çok canım yanmıştı. Zafer, gözlerimin içine baktı.

"Kızının ismi ne?" diye sordu.

"Mel... Şey.. Pelin. İsmi Pelin." diye cevap verdim. Biraz ileri gitmek zorunda olduğumu bildiğim için ona sarıldım. Hayatımda hiç o kadar tiksinmemiştim, ama buna mecburdum. Beni hiç bırakma, dedim sesim titreyerek. O, sesimin mutluluktan titrediğini sanmıştı; sesim ise sinirden ve üzüntüden titremişti.

"Bırakmayacağım Defne, bırakmayacağım." derken ses tonundan kendinden emin olduğunu anlamıştım.

BÜYÜK SIRLARWhere stories live. Discover now