-76-

93 6 0
                                    

Eve döndüğümde kapıyı çaldım. Kapıyı Ezgi'nin açmasını beklerken, Çağan açtı.

Şaşırmıştım. Bunun burada ne işi vardı?

Hemen içeriye girdim. Gözüm Ezgi'yi aradı. Çağan'a "Ezgi nerede?" diye sormuştum ki Ezgi koridorun başında belirdi.

"Hoşgeldin abi. Aslı Teyze aradı, bu akşam Simge Abla'nın evinde yemeğe davetliyiz. Kocası birkaç günlüğüne Ankara'ya gitmiş. Çağan Abi de beni almaya geldi. Seni de birazdan arayacaktım zaten."

Çağan'a döndüm.

"Zahmet etmişsin.." dedim.

"Zahmet mi olur hiç?" dedi.

Ezgi'ye döndüm ve koyu mavi pantolonumu bulamadığım yalanını atarak onu odama götürdüm.

Odaya girdiğimizde Ezgi'yi kolundan tuttum ve kendime doğru çevirdim.

"Bunun burada ne işi var?"

"Kimin?"

"Saf mısın kızım sen? Çağan'ı kastediyorum herhalde."

"Dedim ya abi, beni almaya geldi. Aslı Teyze göndermiş."

"Konuştunuz mu?"

"Hatırını sordum, o da aynı şekilde..."

"Sormayacaksın!"

"Saçmalama abi. Hem sana ne ki? Sen ne zamandan beri beni düşünüyorsun?"

Doğal olarak Ezgi'nin bu lafının üzerine hiçbir şey söyleyemedim. Haklıydı.

İkimiz de odadan çıktık. Çağan bizi bekliyordu.

"Buraya kadar zahmet etmişsin ama Ezgi ile ben benim arabamla geliyoruz, sen de kendi arabanla gidersin herhalde." dedim.

"Önemi yok. Gidelim."

Evden çıktık. Şehrin trafiği yüzünden yarım saatte anca varabildik.

Bize kapıyı Simge açtı, salona geçtik. Güzel bir sofra kurulmuştu.

"Kuş sütü de var mı?" diye sordum sofraya hayranlıkla bakarken.

"Yok ama inek sütü var dolapta." dedi Simge.

Birkaç dakika sonra Emine de gelince sofraya oturduk. Çorbalarımızı içerken Emine'nin bana gözleriyle bir şey sormak istediğini fark ettim. Kısa bir an düşündüm ve neyi kastettiğini anladım.

"Şaşırtıcı bir haber vereyim mi size?" diye yüksek sesle sordum. Herkes meraklı gözlerle bana bakınca da söyleyiverdim:

"Zafer Hazar ile Defne Hazar boşanıyorlarmış."

İçtiği çorba, Aslı Teyze'nin boğazında kalmıştı. Birkaç kez öksürdükten sonra bir bardak su içti ve kendine geldi.

"Demek ki Zafer bu yüzden başka bir evde kalıyor." dedi.

Simge de "Neden boşanıyorlarmış ki?" diye sorunca "Defne'nin Tuna'ya yaptıkları yüzünden..." dedim. Oysaki, bu bir yalandı. Zafer Hazar da böyle söylemişti ama ben anlamıştım gerçek olmadığını. Emindim ki boşanmayı Tuğçe istemişti.

"Bir şey daha var.."

"Neymiş o?"

"Yeniden, Hazar Holding'in mali müşaviriyim."

Bu, olumsuz karşılanmadı ama herkes çok şaşırmıştı.

Tuna'ya baktığımda onun dalmış, bir şeyler düşünüyor olduğunu fark ettim.

"Tuna, iyi misin?"

"İyiyim, yok bir şeyim. Hayırlı olsun."

Ezgi'ye baktığımda ise Çağanla bakıştıklarını fark ettim. Masadaki bıçağı ikisine de saplamamak için kendimi zor tutuyordum.

"Çağan..." dedim sakin bir ses tonuyla.

Ezgi ile bakışmayı kesip bana döndü.

"Efendim?"

"Sen neler yapıyorsun?"

"Hiç. Gördüğün gibi işte."

O sırada Aslı Teyze lafa atıldı.

"Gelinim nasıl? Torunum kız mı olacak, erkek mi?"

Az önce Aslı Teyze'nin başına gelen öksürük krizini şimdi de Ezgi yaşıyordu.

Ezgi'nin gözünden...

Öksürmem geçince hiçkimseye bir şey belli etmemeye çalıştım.

Çağanla göz göze geldik. Çağan'ın utandığını fark etmiştim.

Bunu bana neden yapmıştı? Neden bana umut vermişti? Ben ne zaman gözlerimi ondan kaçırsam, o bana daha çok bakmıştı. Beni kendisine bağlamak için gösterdiği gayreti görmemem için kör olmam lazımdı. Öyle bir bakıyordu ki gözlerime... Saf, masum, sevecen bakışlarının ardında usta bir yalancı yatıyormuş meğer.

Evliymiş, yakında da bir çocuğu olacakmış... O an anlamıştım ki benim kaderimde yazılı olan, daima karşıma çıkacak olan bir şey vardı:

Hayal kırıklığı..

BÜYÜK SIRLARWhere stories live. Discover now