-15-

112 8 4
                                    

Sinan'ın arabasından Hazarlar'ın devasa villalarının önünde indiğimizde gözlerim kamaşmıştı. Durup bir süre bu saray yavrusunu süzdüm. Büyük bahçenin taşlığında, evin giriş kapısına varmak üzere yürümeye başladık. Sol tarafımızda çeşit çeşit meyve ağaçları vardı. Sinan, arka bahçede yapay bir gölet ve piknik alanı olduğunu söyleyince büyülenmiştim. Kapıyı bir hizmetçi açtı. İçeri girdik. Benim evimin salonunun en az beş katı büyüklüğündeki salonun tamamını inceleyemeden Zafer ve karısı yanımıza geldi.

"Hoşgeldiniz, şöyle geçin." diyerek krem rengi oturma grubunu işaret etti Aslı denen o süslü kadın. O koltuğa oturmaya kıyamamıştım, o kadar muhteşemdi.

Biraz görmemişlik olacağını bilsem de evin ne kadar güzel olduğunu dile getirdim. Zafer Bey, dekorasyonun karısına ait olduğunu söyledi.

"Zafer, bizi tanıştırır mısın bu hoş hanımefendiyle?" dedi Aslı. Ben onu tanıyordum ama o beni tanımıyordu.

"Elbette." diyerek bana döndü Zafer ve bizi tanıştırdı. Çok geçmeden fransız misafirler de geldiler. Güzel bir yemek yedik. En iyi şekilde tercümanlık yapıp Zafer'in gözüne girmek için çok çabalıyordum. Akşam yemeğinden sonra ortama bir kokteyl havası hakim olmuştu. Herkes kendi çapında vakit geçiriyordu. Cesaretimi toplayıp, içkisini yudumlamakta olan, bir yandan da Fransızlardan biriyle elinden geldiğince sohbet etmeye çalışan Zafer'in yanına gittim.

"Zafer Bey, Sinan Bey arka bahçeden bahsetti biraz, çok güzelmiş. Beni oraya götürür müsünüz?"

Zafer boş gözlerle bana bir bakış attıktan sonra etrafını kolaçan etti. Hizmetçilerden birini gözüne kestirdiğini fark ettiğimde ona seslendi:

"Kızım, bir bakar mısın?"

"Buyurun efendim?"

"Defne Hanım'a koruyu gezdirir misin? Göletin oraları falan..."

"Elbette.. Defne Hanım, gelin benimle."

Hizmetçinin peşinden giderken öfkeden çıldırmak üzereydim. Bir adam bu kadar öküz olmamalıydı...

BÜYÜK SIRLARWhere stories live. Discover now