Hüso rozetinin uçma gücünü kullanarak aşağı inmek istedi fakat mavi küre çok güçlü çekiyordu. Hüso bir sağ elini bir sol elini yukarıdan aşağı çapraza savurmaya başladı. Kızıl alevlerle fırladıktan sonra parlak sarıdan parlak kızıla dönen gözleri şimdi de parlak maviye dönmüştü. Açık mavi göz bebekleri de hedefleme işareti gibi bir şekil aldı. Ellerinde mavi alevler yanmaya başladı.
-Sana ben ulaşamazsam, alevlerim ulaşacak! BLAZE GUN!
Hüso her elini savurduğunda parmaklarını şıkatıyordu. Parmakları her şıklatıldıktan sonra da görülmeyecek bir hızla çocukların parmaklarını silahmış gibi tuttukları şekle dönüyor ve o anda işaret parmağının ucundan mavi küçük alev topları fırlıyordu. Her alev topu fırladığında da nefesini kontrol etmek için bağırıyordu.
-Gan gan gan gan gan gan gan...!
Neo sakinliğini koruyordu. Tam alev toplarının ilk ateş edileni ona çarpacakken elini sağa doğru savurdu. Sağ tarafında yine küçük bir mavi tai topu oluştu. Hüso'nun bütün attıkları. Bu topa doğru çarpmıştı. Bu olunca mavi alevli bir patlama olmuştu. Hüso'nun ateş topları bir an için normal bir şekilde düz bir yolda gitmişlerdi. Sonra tekrardan yeniden oluşan mavi tai topuna doğru yol izlemeye başladılar. Hüso bunların yok edilebileceğini anlamıştı. Sırtındakini yok etmek için kızıl alevli bir patlama yarattı. Tam yere inerken yeniden fakat bu sefer daha güçlü bir şekilde yukarı çekildi. Neo sakinliğini bozmamıştı.
-Bir de üstüne taini de absorbe ettim ve anında yeni ve daha güçlü "Gezegencikler" oluşturdum. Hatta hiç enerji harcamadan. Haha hahaha hah.
Hüso, Neo'nun dediklerini hiç takmadan ellerinden kızıl tai püskürterek sırtındaki Gezgenciklerin etkisinden kurtulmaya çalışıyordu. Enerjisini tasarruflu kullanmaya çalışıyordu. Neo hala ciddiyetini bozmamıştı.
-Demek bu kadar çok yere inmek istiyorsun. Acınası. Yine önceki gibi ezileceksin. Hatta daha ağır bir şekilde.
Neo aynı anda iki tane, insan boyutlarında mavi tai küreleri oluşturdu. Bir tanesini tribünün birkaç metre arkasına gönderdi. Birini de kendisinin birkaç metre arkasına gönderdi. Sonra onlardan daha büyük olan bir küre oluşturdu ve onu da Hüso'nun tam altına gönderip yere sakladı. Bir anda Hüso aşırı yüksek bir hızla yere çakıldı. Kemiklerinin çatlama sesi gelmişti. Acı içinde haykırdı. Yanağı yere yapışık bir şekilde yerde yatıyordu. İçinden düşündü.
-Hayır, hayır. Hayır.
Neo yavaşça yürüyerek Hüso'ya yaklaşıyordu. Arkasındaki küre de onu takip ediyordu. O küreyi kendi üzerindeki çekim kuvvetlerini dengelemek için oluşturmuştu. Hüso bağırdı.
-Önceki gibi olmayacak! "Mühür, Seviye 2, Açıl."
Hüso'nun etrafında mavi bir ışık patlaması oldu. Mavi bir ışık tribünlere fırladı. Tribünlerdeki tozlar dağıldı. Yere Sato fırlamıştı ve uyuyordu. Hüso tam gücünün kullanabildiği kadarını kullanabilmek için mührünü kırmıştı. Yüzüğü yere düşmüş ve altındaki siyah sargı gevşeyerek yok olmuştu. Mühür varken gücünün yüzde ellisini kullanabiliyordu. Ignis ile birlikte çalışarak yüzde yetmişini kullanabilmeyi öğrenmişti. Geri kalan yüzde otuzu da hiç zaman kaybetmeden harcıyordu. Yoksa bedeni ve zihni bunu kaldıramıyordu. Yüzde beşini Sato'yu bayıltıp, bedenine zarar vermeden tribünlere fırlatmaya harcamıştı ve mavi alevli bir patlama yaratmaya harcamıştı. Yüzde yirmi beşini de onu ayakta tutacak güçlendirici yeşil ve kırmızı alevleri sarmalamak için kullanmıştı. Bu sarmalanan alevler bütün vücudunu kaplamıyordu. İp şeklindelerdi ve ayaklarından çıkıp vücudunun etrafında dönerek yukarı çıkıyor ve orda yok oluyorlardı. İplikler bedenin etrafında dönerken aslında ona kılcal alev iplikleriyle bağlanıp içine giriyorlardı. Çok kılcal oldukları için alevin yaydığı ışığa karışıp görünmez oluyorlardı. Yeşil alev ipleri vücudunu iyileştirip rahatlatıyor böylece dengesini sağlıyorlardı. Kızıl ipleri de vücudunun hareketini hızlandırmaya yarıyordu. Bu sefer aşağıya doğru güçlü bir kuvvet olduğu için anca onu dengeleyebilmişti. Yani Hüso'yu yukarı doğru çok güçlü bir şekilde çekiyorlardı. Onu sadece ayakta tutmaya yaramışlardı. Bu alev ipleri bir büyünün eseri oldukları için çok fazla yoğunlaşmışlardı. Yani küçük olsalar bile içlerinde çok büyük alev patlamaları kadar tai vardı. Hüso gözlerini kapattı.
-"Kendi denetimim sadece bana münasıptır. Süratı de benim denetimim altındadır." PANDEMIC ROSE.
Hüso ciddiyetle uzaktaki Neo'ya baktı. Sonra kollarını zorlayarak değişik bir pozisyona soktu. Ağzını ve burnunu sol kolunun arasına, hapşuruyormuş gibi koydu. Elini de sağ omzuna koydu. Sol elini Mavi Kaos Şekline soktu. Yani işaret ve selçe parmağını ortadan ayırdı. Orta ve yüzük parmağını da bitişik tuttu. Sağ kolunu dümdüz geride tuttu. Sağ elini de Kızıl Kaos Şekline soktu. Yani orta ve yüzük parmağını ortadan ayırdı sonra işaret parmağı ile orta parmağını birleştirdi. En sonunda yüzük ve serçe parmağını birleştirdi. Sol elinde yüksek miktarda mavi alev biriktirdi. Sağ elinde de kızıl alev biriktirdi. Elleri kor haline gelmişti ve o kadar parlaklardı ki bakılmıyordu. Hüso bir anda ellerinde biriktirdiği alevlerin bir miktarını dışarı püskürttü.
-AERO C!!
Mavi ve kızıl alevler karışmamıştı. Bu şekilde alevleri püskürtünce ters bir "c" harfi gibi bir rota izleyerek saliseler içinde havada asılı durup Hüso'yu izleyen Neo'nun dibine kadar uçmuştu. O kadar hızlı ve falsolu gelmişti ki Neo'nun gözlerini ona doğru çevirdiği anı görebilmişti. O kadar hızlıydı ki püskürttüğü ve elinde topladığı alevler eline sonradan gelmişti. Tam o anda tüm alevler sağ elinde toplanmış ve saliseler içinde mor bir patlama olmuştu. Bunlar o kadar hızlı gerçekleşmişti ki Neo'nun gözlerini Hüso'ya çevirmesi daha yeni bitmişti. Bu hıza ulaşmasında vücudunun etrafında dönen büyülü kızıl alevler de etkili olmuştu. Hüso bu konumda Neo'ya ne yapmayı planlıyordu?
![](https://img.wattpad.com/cover/117568565-288-k171163.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Battland Maceraları Vol. 2
AdventureBattland Maceraları'nı okumak için: https://www.wattpad.com/story/76321977-battland-maceralar%C4%B1 Her bölüm ortalama 300 kelimedir. Bu yer beklediklerinden çok daha farklıydı. Hem her yer, hem de hiçbir yere benziyordu. Büyük güçler ve tehlikeler...