İbo, Hüso'ya baktı. Gözlerini kocaman açtı.
-Hadi, yapalım!!
-Evet!
Hüso ilk olarak Sato'yu serbest bıraktı. Gücünün birazını kullanarak onu hapsetmek için bir büyü kullandı. Sadece kontrol edebileceği kadar gücü vardı şu an. Sato bu işe alışmıştı. Hüso elini İbo'nun omzuna koydu. İbo da elini Hüso'nun omzuna koydu. Etraflarında hafif bir rüzgar esmeye başladı. Hüso konuştu.
-Dediklerimi tekrarla.
İbo ve Hüso büyülü sözcükleri söylediler.
-Ey Ateşlerin Kralı, yörüngeden çıksa da bu dünya, yerimiz burasıdır. Pandemic Double Lotus!
Hüso ve İbo'nun arkasında sarı taiden devasa bir çiçek oluştu. Bu seferki çiçek daha büyük, daha parlak ve daha gözalıcıydı! Bu çiçek saldırılarının geri tepmesini durduracaktı. Hüso elini İbo'nun omzundan çekti ve ellerini Pandemonik Kaos Dizilimi'ne soktu. İbo da ellerini Hüso'nun ellerinin üstüne koydu. İzleyen herkes İbo ve Hüso'nun parlamasının güzelliğinden etkilenmişti. Çok yüksek seviyede tai biriktiriyorlardı. Tai rahatsız edici değildi. Çok güzel hissettiriyordu. Ama aynı zamanda çok korkunçtu. Kaos'u yayıyordu. İbo ve Hüso görülmeyecek kadar parlaklardı. Mavi ve kırmızı renkleri bazı yerlerde karışıyor bazı yerlerde de karışmıyorlardı. Polis ordusunun robotu ışını ateşlemeye hazırdı. Sülo ve yoldaşları ise her şeyi unutmuş renk cümbüşünü izliyorlardı. Polis ordusu mor tai ışınını ateşledi.
-OVERDISCIPLINE, DISCIPLINE IS OVER!!!
Hüso ve İbo hazırlardı. Sato sırıtmıştı. Bütün saldıkları taiyi sadece ellerinde toplayıp hep bir ağızdan bağırdılar.
-PANDEMONIUM DOUBLE IGNITER!!!!!
Ellerinden mavi, kırmızı ve mor alevler püskürmüştü. Renkler o kadar parlak ve güzeldi ki polis ordusu bile hayretler içindeydi. İki ışın birbirlerine çarptı. Çarpışma noktası bir robota daha yakın oluyor bir de Hüso ve İbo'ya. Hüso bağırdı.
-Sakın bırakma arkadaşım! Bizim Çifte Pandemonium Ateşleyicimiz asla onların ışınından güçsüz değil!
-Asla. Bu anı kaç gündür bekliyordum, bilmiyor musun?! Tüm gücümü buna vereceğim!!
İki arkadaş hep bir ağızdan bağırdılar. Işınların kesişim noktası polislerin robotuna çok yakındı artık! Polislerin patronu artık kabullenmişti. Yere baktı ve gülümsedi.
-Kaos'unuzun disiplinimizi yeneceğini düşünemezdim bile.
Patron elini kaldırdı. Polislere emir verdi. Hüso ve İbo tüm güçlerini kullanarak ışınlarını güçlendirdiler. Ortalık aynı anda hem sıcak hem de soğuktu. Yıldırımlar çarpıyordu fakat hiç de korkunç yıldırımlar değillerdi. Sadece Çifte Pandemonium Ateşleyicisi'nin güzelliğini rütuşluyorlardı. Polislerin ışını dayanamadı ve Çifte Pandemonium Ateşleyicisi robotu yok etti. Polis ordusu başkomiserin emriyle kaçmasalardı ölmüş olurlardı. Hüso'nun ayakta duracak enerjisi kalmamıştı. Yere oturdu. Sarı taiden olan çiçek dağılmıştı. İbo garip bir şekilde hala yorulmamış gibi görünüyordu. İbo sevinçle bağırdı.
-Harikaydık!
Sato, Hüso'nun büyüyle yaptığı kafesi kırmıştı. Artık bunu yapabiliyordu. Durdurulamazdı. Ama aynı zamanda Hüso ve arkadaşlarını kabul ettiği için onlara karşı zararsızdı. Yüzünde bir sırıtmayla alkışlayarak Hüso'nun yanına geldi.
-Tam da sizden beklendiği gibi. Aferin, güçlü bok böcekleri.
Sato, Hüso'ya dokundu. Ve onun içine geri mühürlendi. Artık bunu da yapabiliyordu. Hüso'nun içindeyken onu sınırlamak zorundaydı. Bu yüzden Hüso'nun ayık kalacak enerjisi kalmamıştı. Hüso, Sato'ya küfrederek bayıldı. İbo hala heyecanlıydı. Asker Ordusu'nun mekası içinde de herkes sevinçliydi. Şarkılar söylerlerken bir tehlikeyle karşılaştılar. Tehlike neydi?

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Battland Maceraları Vol. 2
AventuraBattland Maceraları'nı okumak için: https://www.wattpad.com/story/76321977-battland-maceralar%C4%B1 Her bölüm ortalama 300 kelimedir. Bu yer beklediklerinden çok daha farklıydı. Hem her yer, hem de hiçbir yere benziyordu. Büyük güçler ve tehlikeler...