Hüso uyanan çocuğa fallı sakızlardan uzattı.
Çocuk Hüso: İstemiyorum. Ben sevmem böyle tatsız sakız.
Hüso: Öyle mi? Tombalak. Ne yüzle karşıma çıkıyorsun?
Çocuk Hüso: Senin benimle derdin ne, anlamadım.
Hüso: Salaksın amına koyayım. Şu tipine bir bak.
Hüso 2: O kadar da değil. Bir sakin ol.
Hüso: Sen sussana artık.
Hüso 2: ...
Hüso: Seni hatırladıkça böyle şurama (göğsüme) bir kaşıntı giriyor. Şöyle bir bıçak alsam kazısam geçecekmiş gibi sadece.
Çocuk Hüso: Neden ki?
Hüso: Sen neden hala ölmedin ki? Sen beni anlayamazsın daha. Hiçbir şey bilmiyorsun, hiçbir şey yaşamadın.
Çocuk Hüso: Sen ne yaşadın?
Hüso: ?!
Çocuk Hüso: Baksana haline. Bu tavırların neden?
Hüso: Tavrımda ne varmış.
Çocuk Hüso: Bak ben hep mutluyum. Sakin kalıyorum. En önemlisi, umutluyum.
Hüso: Ben de mutluyum ki. Umutsuzmuyum sanıyorsun.
Çocuk Hüso: Bu nasıl bir mutluluk hali?
Hüso: Ulan!! Size ne? Ben mutluyum böyle. Hep kahkaha mı atacağız.
Hüso 2: Bizim burada toplanma nedenimiz senin sıkıntılı olman.
Hüso: Yav şu çocuğu al gözümün önünden. Anlatmadım mı ne kadar kötü biri olduğunu. Şu tipine bak, dayanamıyorum bakmaya.
Hüso 2: Sus ulan. Ondan bir şey öğreneceksin diye çağırdım. Aslında hatırlayacaksın.
Hüso: Bak bana "Aa, gülümsemek çok iyidir." falan gibi saçma salak bir şeyle geleceksen seni de öldüreceğim.
Hüso 2: Gerizekalı! Bir bok oldum sanma hemen, iki depresyona girdin diye!! Bak bir, şu çocuğa bak. Tamam güçlendin falan da, bak bakalım, bu çocukta sende olmayan ne var.
Hüso: Onda olan her şeye sahibim. Bir göbek yok.
Hüso 2: Ah be.
Çocuk Hüso: Beni unutma.
Hüso: Unutayım be. Unutsun herkes seni.
Çocuk Hüso: ...
Karanlık Hüso: Öldür, öldür, öldür. Kimse sana karışamaz. Sen yalnız daha iyisin. Böylelikle kimseye zarar veremezsin öyle değil mi?
Hüso: Doğru. Bu hayatta sadece intikam alabildim. Asla kimseyi kurtaramadım. Kurtarılacak kimse olmasa hayatımda, kimseyi kurtarma ihtiyacı duymazdım.
Karanlık Hüso: Kimse kimseyi kurtaramaz. Sen bir de kendini de kurtaramazsın. Yalnızca benimle kal. Daha güçlü olacaksın.
Hüso: Hayır!! Yalnızsam güç neyime yarayacak!
Hüso 2: Durun! Bir şeyler hatırladı. Her şey o pembe saçlının dediği gibi değilmiş.
Hüso: Ben... Kahraman olmak istemiştim. Hiçbir sorun beni o kadar üzmezdi. Ama arkadaşlarım üzüldükçe onlar için hiçbir şey yapamamak benim içimi yiyordu. Onları kurtarmak istedim.
Hüso 2: Kimseyi zorla kurtaramazsın.
Hüso: Neden kimse kurtarılmak istemiyor?
Hüso 2: Sen neden kurtulmak istemiyorsun?
Hüso: Güçlü olmam lazım. Onları kurtarmak istiyorum.
Hüso 2: Önce kendini kurtar.
Hüso: Onlardan önce olmaz. Benim kurtuluşum onları kurtardıktan sonra başlayacak.
Hüso 2: Böyle davrandıkça onlara yük oluyorsun. Kim bilir seni böyle gördükçe nasıl hissediyorlar. Onlar senin için neler yaptı be.
Karanlık Hüso: Belki de onları üzmek için yapıyordur.
Hüso: Olmaz. Ben kendime ne zaman güçleneceğim diye yemin etsem sonuçta hiçbir şey değişmiyor.
Hüso 2: Bu çocukta sende olmayan ne var biliyor musun? O varlığıyla insanları mutlu ederdi. Senin ruhun paramparça. Kendin kurtulmamışsın. O yüzden kimin yanına gitsen onları bunaltırsın.
Hüso: Demek öyle ha. Sonunda bana bunu yaptıracaksın. Göğüsüm kaşınıyor, tam burası bak. Kalbimin üstü. Kendimi kurtarmam mı lazım illa.
Hüso ayağa kalktı. Çocuk Hüso'nun boğazını sıkmaya başladı. Hüso 2 sadece izliyordu.
Hüso: Artık sen yoksun. Senin olmadığın kanıtlandı. Bazen hatırlanıyorsun. Ama ben seni hatırlamak istemiyorum. Kimse hatırlasın istemiyorum.
Çocuk Hüso: (Öksürük) Seni asla bırakmayacağım! Hayaletim yanında gezecek.
Hüso elini Çocuk Hüso'nun göğsüne götürdü. İlk önce parmaklarını soktu. Sonra da yüreğine kadar ulaştı. Çocuk Hüso'nun gözlerinden ve burnundan kan geliyordu. Kanlar kusuyordu. Yüzünde saf bir gülümseme belirdi. Hüso onu görünce bir an karanlık odanın içi aydınlandı sandı. Sonra yüreğini söküp çıkardı.
Karanlık Hüso: Nasıl olur!? Beni nasıl bırakırsın!! Ben sana gerçekleri gösterdim. Nasıl bunu yaparsın?
Hüso 2: Benim de gitme vaktim geldi artık. Rehabilitasyonunun sonunu sana bırakıyorum. Emeklerimi, hayır, emeklerimizi boşa çıkarma, Hüso.Karanlık odadaki her şey yok olmuştu. Geriye sadece Hüso kalmıştı. Göğsünde kocaman bir delik vardı. Delikten bir iki damla kan süzüldü. Elinde bir yürek tutuyordu. Yüzündeki ifade daha önce hiç gözükmemişti. Gözlerindeki ifade biraz güler gibiydi, biraz pişmanlık vardı ama, biraz da hüzün. Geri kalanı ifadesizdi. Hüso paramparça olmuş ruhunun parçalarını toplamış, elinde tutuyordu. İyileşmeliydi artık. Bu böyle süremezdi. Yere oturdu. Yüreğini yerine koydu. Gözlerini kapattı. Göğsündeki deliğin kapanmasını bekledi. Gözünden bir damla yaş süzüldü. Yüzünde huzurlu bir gülümseme oluştu.
-Özledim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Battland Maceraları Vol. 2
مغامرةBattland Maceraları'nı okumak için: https://www.wattpad.com/story/76321977-battland-maceralar%C4%B1 Her bölüm ortalama 300 kelimedir. Bu yer beklediklerinden çok daha farklıydı. Hem her yer, hem de hiçbir yere benziyordu. Büyük güçler ve tehlikeler...