Hüso top oynayan çocuklara baktı oturduğu banktan. İçlerinden bir tanesinin yüzündeki ifadeyi görünce gözlerini kocaman açtı. Taş çatlasa on yaşında olacak bu küçük kızın yüzündeki ifade aynı anda birçok duyguyu yansıtıyordu. Gözleri hayattan soğumuş gibi boştu fakat suratında genel olarak, bu hayatta bir umudu varmış gibi bir ifade vardı. Duruşu da kendine güvenini belirtiyordu. Ama aynı zamanda ezilmiş biri gibiydi. Hüso onun yüzündeki kaosa baka kalmıştı. Çocuklar kendi aralarında tartışmaya başladılar.
-Ee, kim alacak
-Sen alacaksın. Atan alır, senin suçun.
-Niye ki, olmaz! Onun deli olduğunu söyledi annem. Asla onun yanına gitmem.
-Korkuyorum!
O kız diğer dört çocuğun arasından hiçbir şey söylemeden çıktı ve Hüso'nun kucağından topu aldı. Hüso'yla göz göze geldiler. Hüso gülümsedi.
-Hah, küçük velet. Benden korkmuyor musun, sen?
Kız, Hüso'ya arkasını döndü.
-Korkuyorum. Ama olsun. "O kadar" korkmuyorum çünkü.
Hüso, banktan kalktı. Köy boyunca yürüdü. Köyden dışarı çıktı. Yaylaya doğru gitti. Orda çobanın gölgesinde yattığı ağacın diğer tarafına geçti. Gölgesiz olan tarafına. "Nao. Her zaman sen bana bunu söylerdin, şimdi ben sana söylüyorum, senden nefret ediyorum! Bizi düşürdüğün hallere bak. Bunu bile bile yapıyorsun hem de. Sen istemesen de seni kurtaracağım. Sen ben istemememe rağmen beni terk ettin. Ben de sen istememene rağmen seni geri alacağım. Ödeşmiş olacağız. Böyle davrandığıma bakma sen. Asla seni tekrar görmeyeceğimi düşünmedim. Kesinlikle tekrardan görüşeceğiz. O zaman geldiğinde sen de bizi özlemiş olacaksın. Bekle, Nao..."
Hüso uykuya dalmıştı. Uzun uzun uyudu. Uyandığında güneş battı batacaktı. Tüm gökyüzü turuncuya boyanmıştı. "Bekliyorsun demek. Tamam." Hüso gülümseyerek ayağa kalktı.
-Nao!!
Sesi köye kadar gitmemişti. Neyseki. Hüso anlık dopamin salgılamasıyla kendine gelmişti. "Yoksa uyku mu iyi geldi bana? Neyse. Odama çıkayım. Rahat yatakta düşünmeye devam ederim." Hüso köye girdi. İnsanlar evlerine çekiliyordu. Hana giderken Ömer'i gördü. Ömer onu gördü desek daha doğru olur.
-Hüso!
Hüso, Ömer'e baktı. Sabah karşılaştığı kız da oradaydı. Ömer onu kucağına oturtmuştu.
-Bak, bu yeğenim Asiye.
Asiye'yi öperek sevmeye başladı. Sıkıca sarılıyordu.
-Kimsesi yok bunun, anası babası öldü. Ağabeyi de şeytanlara çalışıyor, köyü ve Asiye'yi terk etti. Kötü bir adam. Değil mi, Asiye?
Asiye sevilmekten hoşlanmıyor gibiydi. Dudakları titredi. Kendini zorlayarak cevap verdi.
-E-evet. Ağabeyimi görmek istemiyorum.
-Ama ben ve teyzesi Asiye'yi sevgiyle büyütüyoruz, değil mi?
Ömer ciddiyetle Hüso'ya baktı.
-Bunun ağabeyi var ya, çok kötü bir adam. Bu kızı bıraktı gitti. Öksüz yetim kızı bıraktı gitti.
Hüso durumdan rahatsız olmuştu. "Hayır, ne düşünüyorum ben? Burası huzurlu bir köy işte. Kötü şeyler olmaz." Sonra kendini zorlayarak garipçe gülümsedi.
-Belki böylesi daha iyidir. Siz ne güzel bakıyorsunuz işte.
Ömer ilk önce şaşırdı. Sonra gülümsedi.
-Hehe. Değil mi?
Pencereden şişman bir kadın baktı. "Teyze" yani Ömer'in karısı bu kadın olmalıydı. Hüso yüzünü buruşturdu. "Gudubet." Kadın cırtlak sesiyle onları içeri çağırdı. Ömer, Hüso'ya veda edip içeri girdi. Hüso'nun içini karamsar düşünceler sarmıştı. "Hayır, olamaz. Ya da... böyle düşünerek gerçeklerden mi kaçıyorum? Şimdi bunun zamanı değil. Eğer kafamda bir şüphe varsa onu gidermeliyim." Hüso o gece evin etrafında durdu. Evden ses çıkmadı gece boyunca. Ama karanlık bir hava yayılıyordu evden. Birkaç saat sonra bir ışık yandı. Banyonun ışığıydı. Ve uzun süre açık kaldı. İki kişinin rahatlıkla duş alabileceği bir süre. "Bu hiçbir şeyi açıklamaz, gerizekalı." Böyle diyordu içindeki ses. "Haklısın." Hüso odasına çıktı. Bir yatak ve baş ucunda da bir sehpa vardı. Hancı herhalde en küçük odayı vermişti. Hüso gece tekrar uykuya daldı. Aklındaki şüphelerin bir anlamı var mıydı?

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Battland Maceraları Vol. 2
AdventureBattland Maceraları'nı okumak için: https://www.wattpad.com/story/76321977-battland-maceralar%C4%B1 Her bölüm ortalama 300 kelimedir. Bu yer beklediklerinden çok daha farklıydı. Hem her yer, hem de hiçbir yere benziyordu. Büyük güçler ve tehlikeler...