Hüso uyanmıştı. Yanıbaşında hakemlerden biri oturuyordu.
-Gözlerini açtın mı, Helio Draconix?
Hüso sesinden yanındaki hakemin bir kadın olduğunu anlamıştı.
-Evet.
Hüso biraz doğruldu fakat hakem onu sertçe itip geri yatırdı.
-Ne yaptığının farkında mısın sen?! Daha dövüşün iki dakika önce bitti. Yat geri!
Hüso şaşırdı. Hakemler çok çabuk iyileştirebiliyorlardı. Hüso tavana baktı. İlk defa bir insan öldürmüştü. Kötü hissetti. Hakeme baktı.
-Hakem abla, Neo ölmeden önce bana endişeyle bakıyordu. Bir nedeni var mı?
-Hakem abla değilim ben! Erinos. Adım bu.
Hüso bir anda şaşkınlıkla Erinos'a baktı.
-Evet, Draco yada Hüso diyim, Fervos'un babaannesiyle aynı isim. Neo'nun de neden öyle endişeli baktığını anlatacağım.
Erinos her hakemin taktığı kaskı çıkardı. Kaskın içinden sarışın gür saçlar çıktı. Saçlarının rengi çok açıktı. Açık kahverengi gözleri vardı. Erinos, Hüso'ya istemeden gülümsedi. Yirmili yaşlarında gözüküyordu fakat yirmi beş yaşından büyük olamazdı. Erinos bir anda öfkeyle Hüso'ya baktı.
-Gerizekalı mısın sen, ha?! Kendini neden yasaklı teknikle o kadar zorladın!? O teknik, Genkai senin gibi veletlerin kullanabileceği bir şey değil! Salak, her saniyesinde ömrünü ne kadar kısalttığının farkında mısın?! Senin gibi veletler ayarında kullanamadığı için Kızıl Monarch'ın yönetimi altındaki yerlerde yasaklı!
Hüso sinirlendi.
-Bir saattir bana laf atıyorsun! Hala sorularımı cevaplamadın. Neden Neo kadar kötü bir hain terörist ben kendimi biraz fazla zorladım diye endişeyle ölsün ki?!
Erinos bunları duyunca göz yaşlarını tutamadı. Hüso'nun hiçbir şeyin farkında olmaması onu bir anda çok üzmüştü. Hüso bağırdı.
-Neden bir şöyle bir böylesin?! Ergen misin, sen?!
Erinos sakinleşti. Hüso'ya acıyarak baktı.
-Ağlayan biriyle nasıl konuşman gerektiğini bilmiyorsun herhalde. Gerizekalı, anca yirmi yaşına kadar yaşayabilceksin!!!!
Hüso bir anda korkuyla tavana baktı. Düşünmeye başladı. Üç sene sonra ölmek onun için sıkıntı olur mu düşündü. Dünya'daki ailesine durumu anlatma işini abisi Eren halledebilirdi. Battland'deki arkadaşlarının da yaşlanmalarını görecek kadar bir Dünya'ya bir Battland'e gidip zamanı ayarlayabilirdi. Fakat Battland'deki zaman gerçekten böyle mi çalışıyordu? Pechvogels ve abisi nasıl hem Dünya ve Battle Dome'da hem de Battland'de iş yapmışlardı? Zaman değişiyor olmalıydı? Keşke daha fazlasını abisinden öğrenseydi. Sonra Battland'de onun ömrünü uzatabilecek bir büyücüyle karşılaşabileceğini düşündü. Ama burdaki hakemler çok üst seviye şifacı büyücülerdi. Belki bu hakemlerden iyisi olmayabilirdi. Fakat denemeye değerdi. Gençlik ve ölümsüzlük iksirlerine prensip olarak karşıydı ve onlarla üç sene içinde karşılaşamazdı bile. Gerçi ölmek onun için sıkıntı olmazdı. Şu an en büyük amacını gerçekleştirmişti. Pechvogels'i tamamen yok etmişti! Peki arkadaşlarına bu durumu nasıl anlatacaktı? Büyük ihtimalle hepsini çok üzecekti. Nao bile her zaman onunla kavga etse bile en çok üzülecek kişi o olabilirdi. Hatta onun durumu ölümden daha farklıydı. Ölen birinin arkasından üzülenlerin acısı birkaç ay içinde geçebilirdi fakat ne zaman öleceği bilinen kişiyi her gördükleri zaman üzülebilirlerdi. Bu arkadaşlarına bir işkence gibi olacaktı. Belki hiç onların yanına geri dönmemeliydi. Hüso bunları düşünürken Erinos bilerek öksürdü. Hüso endişeyle Erinos'a baktı.
-P-peki, Neo neden o kadar endişeyle bana bakıyordu? Kötü adam değil mi o?
Erinos, Hüso'ya acıyarak baktı
-Bu senin için bir şok olmalı, Hüso. Herkes ne zaman öleceğini öğrenemez. Neyse, artık sorunu cevaplıyım. Neo aslında Pechvogels'in başı değil. Pechvogels'in esas başındaki kişi 0 Numara.
Hüso şaşkınlıkla baktı fakat konuşmadı. Erinos devam etti.
-0 Numara ile Neo arasındaki ilişkiyi bilemem fakat Neo terörist falan değil. Aynı zamanda 5 Büyük Ordu ile birlikte çalışıyor. Kızıl Monarch'ın değişik görevleri verdiği kişi. Senin onu gördüğün zaman da o şehirdeki insanları karantina altına almıştı. Siz nasıl olduysa onun haberi olmadan şehre girmiştiniz. O seni kendisini Nao ve Leo'ya göstermeden kovmaya çalıştı fakat sen gitmedin. O da görevini sizin gözleriniz önünde yapmak zorunda kaldı.
Hüso şaşkınlıkla yutkundu.
-Peki görevi neydi?
-O şehirde "çılgın" bir doktor vardı. Şehre salgın bir hastalık yaymıştı. Detayları bilmiyoruz fakat çok tehlikeli bir hastalık. Amacı bir gece şehri kundaklayıp insanları Battland'de başka yerlere göndererek hastalığı yaymaktı. Neo da hastalığa sahip o insanları ve doktoru öldürecekti. Kurtarılamaz bir hastalıktı. Başka yerlere yayılmadan yok edilmeliydi. Kızıl Monarch işlerini böyle hallediyor desene. Neo senin bir tehdit oluşturamayacağını düşünmüştü fakat oluşturdun. Evet, Neo bu şekilde yaşadı. Nao ve Leo'yu koruduktan sonra kaybolmuştu ya, ondan sonra Kızıl Monarch'a çalışmaya başladı. Kızıl Monarch da bu gibi değişik olayları Neo'ya temizletti. Burası F Şehri de Pechvogels tarafından ona verilmiş bir şehir. 0 Numara neden böyle bir yöntemi ve örgütün başına geçmesi için Neo'yu seçti hiç bilmiyorum. İşte, Neo'nun hikayesi bu kadar. Senin için çifte şok olmalı.
Erinos, Hüso'nun suçluluk ve üzüntü ile bakan suratına baktı. Tabureden kalkıp pencereye gitti. Ağladığını Hüso görsün istemiyordu. Ağlamaklı bir ses tonuyla konuştu.
-Üzülme Hüso. Hiçbir şeyi bilmiyordun zaten. Neo hak ettiğini buldu. Git bak bakalım şehirde neler oluyor.
Hüso kalktı ve kapıya gitti. Kapı kolunu açmadan önce Erinos'la son kez konuştu.
-Son bir sorum olacak. Bütün hakemler Neo'ya lakabı Moons ile hitap ediyordu. Peki sen neden onun hakkında bu kadar şey biliyor ve onunla bu kadar samimisin?
Erinos bir anda kızardı.
-H-hiç, hiç samimi değilim ki! Sadece bana bunları anlattı çünkü sana anlatmamı istiyordu. Evet evet, sana anlatmam için bunları anlattı. Onunla hiçbir ilişkim yok sadece burdaki baş şifacıyım! Anladın mı, git şimdi şehre bak!
Hüso neler olduğunu anlamıştı. Erinos'un yüzünün yansımasını camdan görüyordu. Daha fazla üzüldü. Eli hala kapı kolundaydı. Erinos bağırdı.
-Hadi, ne duruyorsun!
Hüso tam kapıyı açacakken kapı dışardan açıldı. Açan kişi İbo'ydu.
-Vaay kahraman!! Nasılsın? Görmeyeli hiç değişmemişsin?! Muhuhahahaha! Şaka tabi!
Arkadan çok tiz bir ses daha geldi.
-Aa, Hüso bey çıkmış mı?! Çok iyi. Hadi İbo ona misafirini gösterelim!
Sesin sahibi Yume'ydi. Arkasında Blast vardı. Blast, Hüso'yu görünce yalamaya başladı. Hüso önündeki insanları ve Blast'i görünce mutlu olmuştu. Blast'in uzun boynuna sarıldı. İbo gülümsedi ve yavaşça büyük adımlar atarak Hüso'nun çıktığı odaya girmeye başladı.
-Fervos diye bir arkadaş varmış. Tek isteği köyünün daha fazla turist alması ve babaannesinin iyileşmesi için bir doktor bulmakmış. Ama ne yazık ki doktor bulma yolunda vefat etmiş. Son isteğini bir arkadaşına söylemiş. Ben de buralarda onun babaannesini iyileştirebilecek bir doktor var mı diye bakıyordum. Buralarda öyle bir doktor gördünüz mü, camın kenarındaki ablacığım?
Erinos hemen gözyaşlarını sildi ve arkasına döndü.
-Veletlerden de rahat yok ha. Beni mi aradın?
İbo gülümsedi.
-Muhuhahahahah, hadi bizimle gel! İlk işimiz Fervos'un babaannesini iyileştirmek. Sonra Zen'in olan şehri yenileyip bir karnaval şehrine dönüştüreceğiz. Mimarımııız, Yume!!
Yume gülümsüyerek çığlık attı.
-Yaaa, öyle deme utanıyorum!!
-Neden ki, mimar hanım!
-Ay İbo ay!
Hüso ve İbolar ayrılmadan önceki son konuşmalarını yaptılar. Zen artık F şehrinin yeni sahibiydi. İbolar birkaç gün Erinos ile birlikte Voyvollah'daki Erinos Hatun'u iyileştirip geri dönecek sonra burayı bir karnaval şehrine dönüştürecekti. Bu süre boyunca şehir kapalı kalacak sadece hakemler burada nöbette duracaklardı. Hüso, insana mutluluk veren bu insan grubuyla vedalaştıktan sonra Blast ile birlikte Nao, Leo ve Yuki'yi bıraktığı yere geri dönecekti. İçinden düşündü.
-F Şehri, Festival şehri olsa gerek.
İbo, Hüso'nun arkasından bağırdı.
-Ne düşündüğünü duyabiliyorum!
Sonra Zen, İbo ve Yume bir ağızdan bağırdılar.
-Kendine iyi bak!!
Erinos da el salladı. İçinden düşündü.
-Kardeşlerin iyi bir arkadaş bulmuş... Neo. Rahatça dinlen, sevgilim...
Hüso, Blast ile birlikte yükseldi, yükseldi ve gözden kayboldu. Acaba arkadaşlarının durumu nasıldı?

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Battland Maceraları Vol. 2
AventuraBattland Maceraları'nı okumak için: https://www.wattpad.com/story/76321977-battland-maceralar%C4%B1 Her bölüm ortalama 300 kelimedir. Bu yer beklediklerinden çok daha farklıydı. Hem her yer, hem de hiçbir yere benziyordu. Büyük güçler ve tehlikeler...