Hüso, Nao geri döndükten sonra daha içine kapanmıştı. Aklında hep bir şey vardı, sadece bir gün mutlu olabilmişti. O gün bu mutluluğun uçup gideceğini biliyordu. Fakat bu olunca düşündüğünden daha beter hissettirmişti. Nao'ya bakamıyordu artık. Arkadaşlarının yüzüne bakamıyordu. "Kaçıp gitsem buralardan. Uzun süre gelmesem." Yine içinden ağladığı bir geceydi, her gece gibi. Bu gece de o rüyayı görecekti herhalde. Göğsü kaşınmaya başlamıştı. Uykuya dalmak için çok çaba göstermişti. Rüyasında göğüsünde bir yara oluşuyordu. O yaradan akan iki damla kan her şeyi düzeltiyordu. Bu rüyadan sonra bir başkasını gördü. Bu seferki yeni bir rüyaydı. Daha önceden gördüğü ama tam çıkaramadığı gotik lolita elbiseli bir kızı görmüştü. Arkasında da Marquis'in o sessiz koruma robotlarından vardı.
-Uyan Hüso. Hatırladın mı beni? Faye. Kısaca açıklamama izin ver. Şimdi şu Pechvogels vardı ya. Heh, işte onun 12 üyesi vardı. Ben 10 Numara'ydım. Sonra sen 12 Numara'yı öldürdün. Ama bir baktın aslında 13 üye varmış. 0 Numara Mahmut da sana demişti ki "Bir ekip daha toplayacağım, onları da yen.". İşte geldik. Arkamdaki DaTa ile seni bir odaya alacağız. Hack Room. Burada yenmen gereken biri var. Onu yenebilirsen çıkabilirsin. Yoksa sonsuza dek uyuyacaksın, kapiş?
-Ah.
Hüso kapkaranlık bir odadaydı. Duvarları yok gibiydi ama oda gibi hissediyordu insan. Yerler çok iyi cilalanmıştı, üzerindeki cisimleri güzel yansıtıyordu. Hüso burada kimi yenmek zorundaydı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Battland Maceraları Vol. 2
AdventureBattland Maceraları'nı okumak için: https://www.wattpad.com/story/76321977-battland-maceralar%C4%B1 Her bölüm ortalama 300 kelimedir. Bu yer beklediklerinden çok daha farklıydı. Hem her yer, hem de hiçbir yere benziyordu. Büyük güçler ve tehlikeler...
