Ersoy Bey yüz sene öncesinde neler olduğunu tekrar hatırladı. Olayları hatırlasa da o zamanlar nasıl hissettiğini hatırlayamamıştı. Fakat yüz sene önce ne hissettiyse hissetsin şu an büyük pişmanlık hissettiği su götürmez bir gerçekti. Çayından son yudumunu alıp anlatmaya başladı.
-Çocukken tek arkadaşım vardı. Onunla birlikte olmaktan çok büyük keyif alırdım. Hiçbir anlamı olmayan hayatıma bir anlam katmıştı çünkü. Onunla tanışmadan önce tek uğraşım hayatta kalmaktı. Bir gün organ mafyasına esir düştüm. İlk başta hayvani içgüdülerim yüzünden onlara karşı çıkmayı denedim. Fakat sonra hepsinin boşa olduğunu düşündüm. Zaten sonunda herkes ölecekti. Yaşayıp ölmekle yaşamadan ölmenin ikisinin de neticesi ölümdü. Ölsem ne değişecekti? Ne sevdiğim vardı ne de sevenim. Tek yapabildiğim de nefes almaktı. Bu uğraşa son verilmesi benim de işime gelmişti. Tam canımın alınmasına göz yummuşken o hayatıma girdi. Bana gülümseyerek şunları dedi:
"Bu katillerin elinde mi öleceksin? Hayatına hiç değer vermiyorsan bile burda harcanmak biraz saçma değil mi?"
Hayatımda ilk defa gerçekten güzel bir şey görmüştüm. O güçlüydü. Beni de güçlendirmesini istedim. Ama aslında o zamanlar tek istediğim onun yanında olmaktı. Onunla geçen günlerimiz başlamıştı. Onun dışında hiçbir şeye değer vermiyordum. Kendime bile. Bunun için bana hep kızardı:
"Madem kendini sevmiyorsun, benim için kendine dikkat et."
Ondan sonra hep dırdır ederdi. Karamsar olduğumu, hiçbir şeyden zevk almadığımı söylerdi. Ama bu doğru değildi. Ben onun yanındayken hayattan zevk alıyordum. Neden bana bu kadar değer verdiğini hiç anlayamamıştım. Seneler içerisinde ikimiz de çok güçlü olmuştuk. Zaman Tanrısı altında çalışan Vito isimli biri bizi En Güçlüleri Seçme Turnuvası'na çağırdıktan sonra her şey değişmişti. Ordaki son dövüş ikimiz arasındaydı. Bu beni gerçekten üzüyordu. Onu öldürmem falan gerek değildi, hayır. Ama bir şey beni yiyip bitiriyordu. Her zaman çok güçlü olmak isteyen o En Güçlü seçilemezse ne olacaktı? Ya ben seçilseydim ve o seçilmeseydi? Üzülmez miydi buna? O zamanlar aptal olduğum için buna inanmıştım. Turnuvadan çekilmek istedim, fakat aynı duruma sonradan da düşebilirdi. Onun üzülmesini istemiyordum. Ve bunun tek çözümü onun yok olmasıydı. Kendi ellerimle onu yok etmek için kendimi avutmaya çalıştım. Onun bir şeytan olduğunu düşündüm. Çünkü o bu hayatın bir anlamı olduğunu söylemişti bana. Sonuç ölüm gibi üzücü bir şey olsa da beni yaşamaya zorlamıştı. Evet, ben ölmek istiyordum ve onun yüzünden ölemiyordum. Bu yüzden onu yok edecektim. Ondan sakladığım bir sır vardı. Eski bir antika bulmuştum. Bu antika birini tüm gücünü ve ruhunu kullanana geçiriyordu. Ve onu engellemek imkansızdı. Onun üzerinde kullandım. Böylelikle birlikte ölüp sonsuza dek birlikte olacaktık. Ama hiçbir şey istediğim gibi gitmemişti. Yasaklı antikayı kullandığım için antikanın sahibi Efsuna tarafından lanetlenmiştim. Antika biriyle sonsuza dek bir olmana izin veriyordu. Sonsuza dek. Yani ölümsüzlük veriyordu. Önce tekrar doğdum. Sonra da olanları unutarak normal bir insan gibi büyüdüm ve öldüm. Bir kere daha. Ve sonra ölemediğimi fark ettim. Ben hiç ölmüyordum aslında. Yavaş yavaş olanları hatırlamaya başladım. Efsuna'nın sesini hatırladım. Bana bu lanetten kurtulmam için altı kere ölmem gerektiğini söylemişti. İşte beş kere öldüm. Uzun zamandır pişmanlık ve sabırsızlık bana işkence ediyor.
İllium hareketsiz bir şekilde olanları dinlemişti. Mavi gözlerindeki parlaklık gitmişti ve yüzünde boş bir bakış vardı. Elinde fincanı tutuyor fakat hiç içmiyordu. Yavaşça Ersoy Bey'e baktı. Ersoy Bey havada birkaç kılıç oluşturdu ve kılıçların ucu ona döndü. Hepsi bir anda Ersoy Bey'i delmek için uçtu ama sonunda paramparça oldular.
-Kendimi de öldüremiyorum. Her yolu denedim. İşte bu yüzden hayatımın tek amacını gerçekleştirmek istiyorum.
İllium elindeki fincanı masaya bıraktı ve kalktı.
-Uyumaya gidiyorum.
İllium odadan çıkar çıkmaz Sonata ve Shisha içeri daldılar. Shisha haykırdı.
-Ona ne oldu.
Ersoy Bey suçluluk hissederek cevap verdi.
-Neden ölmek istediğimi anlattım.
-Olamaz! İllium çok hassastır!
Shisha öfkelenmişti. Sonata onu sakinleştirdi.
-Bunu bilmiyordu. Boşver, tekrar iyi olur. Biraz uyusun kendine gelir.
Shisha odadan çıktı ve hızla spor yaptığı odaya girdi. Öfkesini çıkarmak için deli gibi kendini zorlamaya başladı. Sonata da Ersoy Bey'e endişelenmemesini söyleyerek onu odada yanlız bıraktı. Ersoy Bey koltukta biraz daha rahat oturdu.
-İşte iğrençliğimle birine daha zarar verdim.
Ersoy Bey kapının açılma sesiyle irkildi. İçeri giren yaşlı Vincent'di. Vincent içeri girince odanın birden havası değişmişti. Güneş bir sonraki sabaha kadar görünmemek üzere korkudan bir bulutun arkasına saklanmıştı. Vincent ağzını açtı.
-Bu doğru değil.
Yavaşça İllium'un yerine oturdu. Ve hızla konuşmaya başladı.
-İnsanlar günah işlerler. Günah işlemeyen insan yoktur. Ama kimsenin doğması günah değildir. Günahkarlar affedilebilirler. Günah işlemenin cezası ölüm olmaz her zaman. Senin günahın ölmek için öldürmekti. Ve cezasını çekiyorsun. Bu senin cehennemin. Bu cehennem daha ne kadar sürecek, sonunda cennete girebilecek misin?! Bir ay bekle, sana cenneti getireceğiz!
Ersoy Bey öfkelenmişti.
-Demek bu yüzden... Sizi sahtekarlar!!
Eline bir kılıç aldı ve Vincent'e doğrulttu.
-Demek siz de onun gibi beni yaşatmaya çalışıyorsunuz. Lanet olsun, kimseyi sevmek istemiyorum!! Ölmek istiyorum anlayın artık!!!
Vincent ona geri bağırdı.
-Yerine otur!! Bir ay sonra öleceksin!
Ersoy Bey'in kafası karışmıştı. Ter içinde koltuğa yığıldı. Zor nefes alırken Vincent'e soru sordu.
-Söylesene, neden tabutta yatıyorsun geceleri?
Vincent gömleğinin iliklerini açıp göğsünü gösterdi. Siyah bir V harfi vardı göğsünde.
-Ben de lanetliyim. Benim lanetim her an hiç işaret vermeden canımı alacak türden. Yaptıklarımın sonucunda lanetlendim ben de. O kadının ne zaman canı sıkılıp beni yanına çağıracağından habersizim. O yüzden geceleri kendimi ölüme alıştırıyorum.
Ersoy Bey memnuniyetsiz bir ifadeyle odadan ayrıldı. Vincent arkasından baktı. Bu bir ay içinde neler olacaktı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Battland Maceraları Vol. 2
PertualanganBattland Maceraları'nı okumak için: https://www.wattpad.com/story/76321977-battland-maceralar%C4%B1 Her bölüm ortalama 300 kelimedir. Bu yer beklediklerinden çok daha farklıydı. Hem her yer, hem de hiçbir yere benziyordu. Büyük güçler ve tehlikeler...